DEMET İLCE / MUHABİR

Taş Devri'nde yapıştırıcı olarak kullanılan üç parça çiğnenmiş huş ağacı zifti, ilk olarak 1990'larda Huseby Klev adlı bir bölgede keşfedildi. Araştırmacılar, numunelerin bulunduğu çökeltinin yaşına dayanarak bunların 9.540 ila 9.890 yaşları arasında olduğunu tahmin ediyor.

Örneklerin gerçekten de insanlar tarafından çiğnendiğini doğrulamak için çalışmanın yazarları, reçinede bulunan mikrobiyal DNA dizilerini hem modern hem de antik tükürük mikrobiyomlarıyla karşılaştırdılar. Bunu yaparken,  Treponema denticola, Streptococcus anginosus ve Slackia exigua gibi periodontitis (diş eti hastalığı) ile ilişkili yüksek düzeyde bakteri tespit ettiler.

Her ikisi de diş çürümesinin göstergesi olan Streptococcus sobrinus ve Parascardovia denticolens gibi diğer bakteri türlerinin de antik sakızlarda bol miktarda bulunduğu ortaya çıktı. Bu bulguları bir açıklamasında yorumlayan çalışma yazarı Dr. Emrah Kırdök, şunları söyledi:

"Huseby-Klev'in çiğnenmiş sakızında DNA dizilimleri açısından zenginlik var ve içinde hem periodontit ile ilişkili olduğunu bildiğimiz bakterileri hem de DNA'yı buluyoruz."

Bosna Hersek'te Türkiye'nin desteğiyle yeniden yapılan Arnaudiye Camii törenle ibadete açıldı Bosna Hersek'te Türkiye'nin desteğiyle yeniden yapılan Arnaudiye Camii törenle ibadete açıldı

Aslında, Mezolitik İskandinavyalıların kötü ağız sağlığına dikkat çekmenin yanı sıra, sakızdan elde edilen genetik bilgi, sakızı kemirmeden kısa bir süre önce çiğneyenlerin dudaklarının arasından geçen, çeşitli, farklı bitki ve hayvan türlerini de ortaya çıkardı. Bunlara fındık, elma, kahverengi alabalık, kızıl geyik ve deniz salyangozu gibi besin kaynakları dahildir.

Yeşilbaş, püsküllü ördek ve kızılgerdan gibi kuş türlerinin de tespit edilmesi, Taş Devri İskandinavlarının dişlerini bu canlıları yemenin yanı sıra kemiklerini alet haline getirmek için de kullanmış olabileceklerini gösteriyor.

Araştırmacılar ayrıca kızıl tilki, kutup tilkisi ve kurt dahil olmak üzere çeşitli köpekgillerin DNA'sını da belirlediler. Yazarlara göre bu hayvanlar muhtemelen kürkleri için avlanıyorlardı ve insanlar bu postların hazırlanmasında bir noktada dişlerini kullanmış olabilirler.

Sakızda tespit edilen diğer bitkiler arasında araştırmacıların söylediğine göre tıbbi olarak veya ok uçları için zehir üretmek amacıyla kullanılmış olabilecek ökse otu da vardı.

Ekibin bulgularını özetleyen çalışma yazarı Profesör Anders Götherström, antik sakızdaki DNA'nın "İskandinav'ın batı kıyısındaki küçük bir avcı-toplayıcı grubunun yaşamının anlık görüntüsünü sağladığını" söyledi.

"Bu gençlerin 9 bin 700 yıl önce İskandinavya'nın batı kıyısında geyik, alabalık ve fındık yediklerini, en az birinin dişlerinde ciddi sorunlar yaşadığını biliyoruz" dedi.

Muhabir: Demet İlce