Son dönemde birçok sektörde farklı konularda çeşitli problemlerle karşı karşıya kalan şirketler son derece zor bir dönemi atlatmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar.

Özellikle finansman maliyetlerindeki yükselme şirketlerin bütün departmanlarına nüfuz etmekte, bu durum da birçok sorunu beraberinde getirmektedir.

Her bir sektörün kendine has sorunları bulunmakta fakat özelikle geçtiğimiz ayda konkordato ilan eden sektörler sıralamasında en üstte yer alan hazır giyim ve tekstil sektörlerine yoğunlaşmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.

İstihdam anlamında oldukça büyük bir hacme sahip olan bu iki sektörde yaşanan daralmalarla ortaya çıkan sorunlar yumağından kurtulmak çok da kolay değildir.

Ayrıca bu sektörler konkordato riski taşıyan sektörler listesinde de toplamda sorunlu 195 şirket ile tüm sektörler arasında ikinci sırada yer almaktadır.

Geçen yıl oldukça üst düzeyde yaşanan kapanmalarla birlikte ortaya çıkan istihdam problemleri sonrasında aynı durum bu yılda da devam etmiştir.

Öyle ki 2024 yılının ilk çeyreğinde ülkemizde konkordato ilan eden şirketlerin yüzde 10’u tekstil sektöründe yer almaktadır ki bu çok ama çok yüksek bir orandır.

2023 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre tekstil sektöründe toplamda 646 şirket kapanarak faaliyetine son vermiştir.

Bu faaliyet sonlanmaları ile yaklaşık 87 bin kişi civarında bir çalışan işlerini kaybetmiştir.

Giyim sektöründe ise kapanan şirket sayısı 2 binin üzerine çıkarken bu sektörde yaşanan istihdam kaybı 111 bin kişi civarında gerçekleşmiştir.

Yani toplamda her iki sektörde işini kaybeden çalışan sayısı yaklaşık 200 bin civarındadır ki bu 200 bin aile demektir.

Her bir ailede ortalama dört kişi olduğunu düşündüğümüzde toplamda 800 bin kişi bir anlamda ekmeğinden olmuştur.

Bu da yaklaşık Türkiye nüfusunun yüzde 10’una tekabül etmektedir ve bu rakam son derece korkutucudur.

Diğer taraftan kapasite kullanım oranları da dipleri görmüş, sonrasında biraz toparlanmaya başlamıştır.

Kapasite kullanım oranları dip yaptığında tekstilde kullanılan kapasite oranı yüzde 69,5 seviyelerinde iken hazır giyimde ise yüzde 74,7 seviyelerinde gerçekleşerek son dönemlerin en kötü rakamlarına inmiştir.

Mart ayında kapasite kullanım oranları biraz toparlanmaya başlayarak tekstilde yüzde 71,8, hazır giyimde ise yüzde 75,4 olarak ölçülmüştür.

Bunların yanında konfeksiyon ihracatında bu yılın beklenilen ihracat oranları 2023 yılının yüzde 7 ila 12 altında olacak gibi durmaktadır.

Özellikle finans anlamında gücü yerinde olmayan şirketlerin bu sektörlerde ayakta durmaları neredeyse imkânsız hâle gelecektir.

Bu yılın ikinci yarısında, belki de son çeyreğinde bu sektörlerde biraz bir toparlanma bekliyoruz fakat bu toparlanmanın çok kolay olmayacağının da ayrıca altını çizmek istiyorum.

Çünkü dip görüldüğü için dipten sonra bir toparlanma olacak ve yön yukarı doğru hareket edecektir.

Fakat faiz artışlarının devam edeceği gerçeğinden hareket ederek finansman maliyetlerinin daha da artacağını bilmek ve şirketlerin de bu gerçekler çerçevesinde hareket etmesini sağlamak son derece hayati öneme sahiptir.

Her iki sektörde bulunan şirketlerin yapması gereken en önemli hareket, katma değeri yüksek ürünler üreterek daha butik işler yapma yolunda ilerlemek olacaktır.

Daha basit ürünlerin üretimlerinin daha ucuza üreten ülkelere kaydığı gerçeği hiçbir zaman göz ardı edilmemeli ve bu konuda ısrarcı olunmamalıdır.

Neden tekstilde İtalyan markaları ön plandadır sorusunun cevabı; İtalyanların katma değeri yüksek, kaliteli ürünler üretmesinden başkası değildir.