ABD’nin İsrail’e desteği sonsuza dek sürecek mi?

Abone Ol

Bu konu ile alakalı haklı olarak insanlar çok fazla soru soruyor. İnsan ister istemez merak ediyor. Kim kime sonsuz destek verir. Bu insanın doğasına aykırı. İnsanoğlu ve devletler varolduğundan beri kendi çıkarları için mücadele ediyor.

Konuyu açarak anlatalım.

Birleşik Devletler ve İsrail, ortak değerlere dayanan onlarca yıllık askeri, ekonomik ve istihbarat iş birliğiyle pekiştirilen dünyanın en sağlam ittifaklarından birine sahiptir.

ABD, İsrail'in 1948'deki kuruluşundan bu yana, çoğunluğu askeri olmak üzere 300 milyar doların üzerinde yardım sağlayarak, İsrail'i toplamda en büyük yardım alan ülke haline getirmiştir.

Bu destek bir hayırseverlik değil, stratejik bir yatırımdır. İsrail, ABD silahlarını gerçek çatışmalarda test eder, Demir Kubbe gibi son teknoloji ürünleri paylaşır. İran-Hizbullah vb. gibi tehditler hakkında paha biçilmez istihbarat sağlayarak ABD'nin olası çatışmalarda milyarlarca dolar tasarruf etmesini sağlar.

Buna karşılık ABD, İsrail'in hayatta kalmasını sağlamak için BM'de veto yetkisi, diplomatik koruma ve “nitelikli bir askeri üstünlük” sunar.

1945-1953 arası başkanlık koltuğuna oturan Truman'dan Trump'a kadar birçok başkan, İsrail'in yıkılmaz olduğunu söyledi. Biden da bir keresinde, “İsrail olmasaydı, Amerika'nın bir İsrail icat etmesi gerekirdi” demişti.

Peki ABD’nin İsrail’e desteği sonsuza dek sürecek mi?

Tarih, hiçbir ittifakın değişime karşı bağışık olmadığını gösteriyor ve mevcut eğilimler, ABD'nin bir gün koşulsuz desteğini azaltabileceğini veya “terk edebileceğini” gösteriyor. Terk etme hali bir nefretten değil, pragmatizmden.

Peki bu ittifak neden dağılabilir?

ABD'de kamuoyu, özellikle 7 Ekim 2023 ve Gazze Savaşı'ndan sonra hızla değişiyor. Anketler, kuşaklar arası bir uçurum olduğunu gösteriyor. 2025 Gallup anketine göre, 65 yaş üstü Amerikalıların %70'i İsrail'e olumlu bakarken, 30 yaş altındakilerin yalnızca %36'sı olumlu bakıyor.

Demokratlar arasında Filistinlilere duyulan sempati, savaş öncesi neredeyse eşit olan İsrail'i geride bırakıyor (%44'e karşı %15). Bu geçici bir durum değil. Sosyal medyadaki filtresiz Gazze görüntüleri, kampüs protestoları ve New York Times'daki tarihçi (İsrail ve ABD vatandaşı) olan tarihçi Omer Bartov gibi isimlerin desteği İsrail’i ABD ve Batı Kamuoyunun önün de zor durumda bırakıyor.

Her iki partideki yükselen yıldızlar da dahil olmak üzere genç seçmenler, İsrail'i bir yük olarak görüyor. Arap müttefiklerini yabancılaştırıyor, Müslüman dünyasında ABD karşıtı duyguları körüklüyor ve tüm bunlar iç siyasi sermayeye mal oluyor.

Orta Doğu, bir zamanlar olduğu gibi Soğuk Savaş satranç tahtası değil. Çin'in nüfuzunun artması ve ABD'nin enerji bağımsızlığının petrol çıkarlarını azaltmasıyla, İsrail'in Sovyet tarzı tehditlere karşı bir “koruma” rolü modası geçmiş görünüyor.

Trump'ın 2025'teki dönüşü, izolasyonist havayı güçlendirdi. Orta Doğu gezisi İsrail'i atlayarak Suudi Arabistan ve BAE anlaşmalarına öncelik verdi. Her ne kadar barış sürecine girilmiş olsa da Netanyahu’nun Gazze operasyonlarını uzatması MAGA “Önce Amerika" politikasını baltalıyor. Bu da İsrail’e yardımın kesilmesi anlamına gelecek.

Her ne kadar Venezuella meselesi masada olsa da, Marco Rubio gibi şahinler bile dış müdahalelere karşı çıkıyor. Tekrar çok cepheli bir savaş (İran, Hizbullah, Husiler, Hamas) patlak verirse, ABD, Reagan'ın 1982'de İsrail'e Lübnan işgalini durdurması için yaptığı baskıyı tekrarlayarak, sonsuz destek yerine gerilimi azaltmayı önceliklendirebilir.

Tel Aviv merkezli bir düşünce kuruluşunun 2025 tarihli raporu, İsrail'e verilen desteğin “uzun vadeli düşüşe” girdiğini ve anketlerin Amerikalıların yalnızca %27'sinin Netanyahu'yu onayladığını gösterdiğini savunuyor.

El Cezire analistleri, demografik yapı değiştikçe koşulsuz yardımın “on yıllar içinde değil, yıllar içinde” sona ereceğini öngörüyor. Ayrıca Z ve Y Kuşağı 2040 yılına kadar hakim olacak.

Bununla birlikte, tamamen terk edilme - tüm bağların kesilmesi - öngörülebilir gelecekte olası değil. İttifak iki partili bir temele dayanıyor. Cumhuriyetçilerin %80'i hala İsrail'i güçlü bir şekilde destekliyor ve Evanjelikler bunu İncil'de geçen bir kehanet olarak görüyor.

AIPAC gibi lobiler, İsrail yanlısı adaylara yılda 100 milyon dolar aktarırken, teknoloji bağlantıları ve askeri bir boşanmayı maliyetli hale getiriyor.

Bloomberg'den Andreas Kluth, Trump'ın sert konuştuğunu ancak silah dağıttığını belirterek, tam çekilmeyi “saçma” olarak nitelendiriyor. Ayrıca İsrail F-35'lerinden gelen savaş alanı verileri Amerikan jetlerini geliştiriyor. Rusya ve Çin'e karşı ortak siber operasyonlar yürütüyor.