Adres sokak, hedef kaos

Abone Ol

Ülkemizde son dönem gündemini çokça işgal eden ve tartışma konusu olan bir konu yeni nesil çeteler.

Kendilerine taktıkları, sözüm ona sevimli çizgi film kökenli markaları ile dolandırıcılıktan siber suçlara, uyuşturucu ticaretinden kaçakçılığa geniş bir yelpazede suç eylemlerine girişirken sokakları kan gölüne çevirecek cinayetler işliyorlar.

Bu yeni nesil çete üyelerinin bazı ortak karakteristik özellikleri var. Çoğunluğu sosyal medyada aktif olan ve bu sosyal medya ağları vasıtasıyla örgütlere üye oluyorlar. Birçoğunun yaşı 18’in altında ve hiçbir ahlaki ya da insani sınır olmaksızın, örgüt hiyerarşisi ile kendilerine verilen emirleri yerine getiriyorlar.

Geçtiğimiz hafta Avukat Serdar Öktem cinayeti ile tekrar gündeme gelen bu örgütler, Ahmet Minguzzi'nin hunharca katledilmesinde de faillerin aidiyet bağı ile karşımıza çıkmış ve 'suça sürüklenen çocuk' kavramının, masum çocukların yaşam hakkını elinden alan bir vasıtaya evrilmesine karşı oluşan toplumsal reaksiyon, yasamanın bu konuyu detaylıca ele alarak bu konuda yeni kanun çalışmaları başlatmasına neden olmuştu.

Her ne kadar bu çetelerin Kolombiya patentli, 'raconu' olmayan suç örgütleri olarak, ülkeyi bir karteller cehennemine dönüştürecekleri iddia edilse de meselenin bu kadar basit olmadığı ve çok daha derin olduğu, bu çetelere biçilen rolün, kontrolsüz mafya çetesi olmaktan ötesi olduğu ve bunun da dünyanın ve ülkemizin yaşadığı süreç ve olaylardan da bağımsız analiz edilemeyeceği açık. Jeopolitiğin değişmez unsurları ortadayken Türkiye'nin giderek değişen, gelişen ve güçlenen diplomatik durumu ile dünyada ve bölgesindeki duruşu, gizli servisler kontrolündeki etki ajanlarını kullanışlı aparat hâline getiren uluslararası aktörlerin 'devekuşu misali' yaptıkları iç hamlelerle, Türkiye'ye ayar verme çabalarına neden oldu. Yargı ve emniyet içindeki elemanları ile operasyonel darbe girişimi, ordudaki uzantıları ile askerî darbe girişimi bir yana, Türkiye'yi dizayn etmeyi hedef alan bu aktörlerin geçmişten beri kullanmayı alışkanlık hâline getirdikleri yer sokaklardı. Türkiye ne zaman kalbinden hedef alınsa bu hedefin sahipleri zımnen ya da açık açık sokağı adres gösterdiler. Recep Tayyip Erdoğan'ın 26 Mayıs 2013'te gerçekleştirdiği ABD gezisinde ortaya koyduğu argümanlardan sonra gelen Gezi Kalkışması’nda adres sokak, hedef kaostu. Aradan yıllar geçti, Kurucu Anayasa'da tanımlanan hukuk devleti ilkesinin tavizsiz uygulandığı, hiçbir ünvanın ya da siyasi imtiyazın, kanuna aykırı eylemler için artık dokunulmazlık teşkil edemeyeceği bir döneme girdiğimizi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı yolsuzluk operasyonları ile gördük. Hukuk devletinden, temiz ellerden, tarafsız yargıdan korkan sözüm ona siyasiler, yukarıda bahsolunan uluslararası güçlere duydukları güvenle yine sokağı adres gösterdiler ve Saraçhane Kalkışması ile başarısız kaos senaryosunu ortaya koydular. Dedik ya hedef kaos diye. İşte bu kaosun yaratılması için gizli servisler tarafından yapılan çalışmaların, son dönemde tüm Türkiye'de faaliyet gösterme çabası içinde olan ve giderek suni olarak güçlendirildiği görülen sokak örgütlerinin birebir bağlantısını görmemek için kör olmak gerekli. Ahmet Minguzzi'nin katillerine sahip çıkan açıklaması, tarihine kara bir leke süren İstanbul Barosu'nun başkanı İbrahim Kaboğlu'nun eski CHP milletvekili olduğunu da dipnot olarak belirtelim. Bu cinayetlere Türk toplumu çok ciddi bir reaksiyon göstermeseydi, çoktan bu kimin suça sürüklediği belli olmayan çocuklardan kahramanlar yaratacaktı bu minik ama sesi çok çıkan cenah. Hiç şüpheniz olmasın çünkü bu konuda çok mahirler. Geçmişte sokağı karıştırdılar, kaosu yarattılar ve kendi katillerini toplum hafızasına kahraman diye kazıdılar. Mahir Çayan isimli katile şiirler, destanlar yazıldı. Onun katlettiği canları anan kimse olmadı. Mesela taksici Mesut Erdinç… Ekmek parası peşinde bir emekçiydi. Küvette günlerce işkence ile bekletilip daha sonra Çayan isimli katil tarafından boğuldu. Tanıyan var mı Mesut'u?

Erdal Eren isimli teröriste şarkılar yazanlar? Siz o katilin katlettiği Er Zekeriya Önge'nin adını duydunuz mu hiç? Şebinkarahisar'daki ana babasının hâlini soran oldu mu yıllarca?

Böyle daha çok örnek var. Aynı güruhun yetiştirdiği kahraman adayları da var.

Ama artık ne dünya o eski dünya ne de Türkiye o eski Türkiye.

Benden söylemesi...