AK Parti 5. Olağan Kongresi bugün Ankara’da yapılıyor.
AK Parti’nin herkes için önemi, çevre’yi temsil ettiği halde 13 yıldır siyasetin merkezinde inisiyatif sağlamaya çalışmasındandır.
Kurulduğundan bu yana ‘3 Y’ ile yani ‘yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar’ ile mücadele edecek ‘muhafazakar-demokrat’ ya da ‘milli dindar’ bir kimlikle yürüyen AK Parti iktidarına Batı-dışı toplumlarda ve ümmet coğrafyasında model olarak bakıldı. Bu yaklaşım, küresel kapitalist baronları oldukça tedirgin etti.
‘Türkiye Modeli’ işbirlikçi rejimler altında ezilen Müslüman halkların ve müstezafların özlemini duyduğu hukukileşen açık bir rejim yönelimi ifade etti. AK Parti’nin takdir toplayan bu başarısı da 3 Y istikametinde finale ulaşmaktan ziyade; ekonomik kalkınma ve istikrarı yakalama, yasakları ve işkenceyi engelleme; ayrıca yerel ve küresel vesayetten kurtulma hamlelerine dayanıyordu.
Evrensel İslami ölçüleri hakem belirlemenin yasak olduğu rejimlerde, reel siyaset alanıyla irtibatımızı, tabii ki Resulullah’ın vahyin rehberliğinde gösterdiği hat istikametini gözeterek kurmalıyız.
İslam’a düşman olmayan; yasaların yükümlülüğü dışında Müslim olanlarla, ümmetin maslahatı ile savaşmayan hatta dostça davranmaya çalışan AK Parti tüzel kişiliğine de Rabbimizin işareti gereği (60/8) adil davranmak zorundayız.
Bu bağlamdaki insani ve İslami diyalog dilini kullanamayan veya kullanma yeti ve niteliğini geliştiremeyenlerin öncelikle din algılarını kavramsal ve metodik planda gözden geçirmeleri veya öncelikle şura temelli özgüvenlerini inşa etmeleri gerekir.
Organik bir parçası olmayanlardan da, ümmetin maslahatı, yerel ve küresel vesayetin giderilmesi için fiili veya duygusal destekler kazanan bu partinin bir araç olarak tabii ki daha imkânlı olmasını, Mısır’dan Arakan’a, Şam’dan Diyarıbekir’e kadar fıtrat ve adaletten yana olan hangi fıtratı bozulmamış insan, hangi Müslüman istemez ki?
Kongre arifesinde Kemal Öztürk, Etyen Mahçupyan, Mahmut Övür gibi kalemler AK Parti’nin değişen şartlar karşısında kendisini hem dayatmaları aşacak doğru bir kimlik ve strateji ile, hem dirayetli kadrolar bağlamında yenilemesi gerekliliği üzerinde durdular.
AK Parti Türkiye’yi vesayetten kurtarmak isteyen sosyolojinin ve ‘Dünya beşten büyüktür’ haykırışındaki özgürlük arayışının mevziidir.
Fıtrat ve adaletten yana bu mevziinin önemini kavrayamayan ve sadece kendi çıkarlarını, menfaatlerini ön planda tutan cemaatler, lobiler, yöneticiler ve mebuslar 5 Haziran 2015 seçimlerindeki mağlubiyetin gerçek müsebbipleridirler.
AK Parti kurulduğunda iktidara yürüyen mozaik kimlikli bir kitle partisiydi. ‘Eski Türkiye’ denilen kirlerden kurtulamayan çıkarcı lobileri; Fethullahçı, sol-liberal veya demokrat görünümlü birçok arızalı insanı bünyesinde taşıdı. Vesayetten kurtulabilmek için bu zaaflı kişi ve yapıların elini bırakmadı.
Ancak AK Parti artık Türkiye’de resmi ideolojinin sindirdiği ve ötelediği çevre’nin gözünde de; dünya ezilenlerinin ve ümmet coğrafyasındaki sosyolojinin gözünde de bir öznedir.
İki alan hayati:
Özneleşen AK Parti, ‘Dünya beşten büyük’ dese de, ‘3 Y’yi yeniden ön plana almadan gençlerin muhalif duygularına hitap edemez.Bu özne, Kürt sorununda ortak birleştirici payda olan İslami aidiyetleri ve güvenliği ön plana çıkartmadığı sürece hizmet politikalarıyla kimliksel yabancılaşmayı durduramaz.
Yeni AK Parti, Erdoğan-Davutoğlu çizgisinin çok iyi bildiği ‘fıtri özellikler’ ile buluşan ve ‘adil bir dünya’ arayışının kalbine dokunan tercihleri ön plana çıkartmalıdır.
Yoksa ‘Kürt ve demokrat oylar mı, milliyetçi/devletçi refleksler mi öncelikli’ arayışları geleceğin cevabı değildir.