Akılları Kapananlar, Delileri Suçlar

Abone Ol

“Ve mâ sâhibukum bi-mecnûn.”

“Arkadaşınız (Muhammed), asla deli değildir.” (Tekvîr, 81/22)

O’na deli dediler. Çünkü akılları yetmedi.

O’na sihirbaz dediler. Çünkü sözleri büyü gibiydi.

O’na kâhin dediler. Çünkü geleceği görür gibi konuşuyordu.

Ama âyet geldi ve hepsini susturdu: Arkadaşınız deli değildir.

Tarihin kaderidir bu: Hakikati söyleyenler, hep delilikle suçlanır.

Zekeriya (a.s.) testereyle kesilir, Yahya (a.s.) iffetin sesi olduğu için katledilir, İsa (a.s.) çarmıha gerilmek istenir. Ve Resûlullah’a (s.a.v.) deli denir.

Neden mi? Çünkü hakikat, çıkarlarını delirtir. Vicdanı kuruyan her çağ, peygamberlerini taşlar.

Bugün de değişen bir şey yok. İnançla konuşan, “gerici.” Vicdanla direnen, “romantik.” Ahlâktan bahseden, “çağ dışı.” Hakkı savunan, “fanatik.”

Ama herkesin aklı yerindeyse, neden dünya bu kadar hasta?

Asıl delilik, hakikati bilip susmaktır. Asıl cinnet, yanlışı bilip alkışlamaktır. Asıl hastalık, doğruyu duyup gülmektir.

Ve asıl akıl, delilere benzemeyi göze almaktır.

Onlar peygamberlerine “deli” dediler, ama akıllarını o “deliler”e borçlular.

Bugün de iman edenleri küçümseyenler, yarın o “deliler”in duasıyla huzur isterler.

Çünkü hakikat, hâlâ aklını kaybetmeyenlerin sığınağıdır.

Selam ve duayla

Fî emânillah