Akıncı, KKTC halkına çıkışmalı, Türkiye’nin idarecilerine değil

Abone Ol

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda oyların yüzde 60’ını alarak KKTC’nin yeni cumhurbaşkanı olan Mustafa Akıncı, Türkiye-KKTC ilişkilerindeki “ana vatan-yavru vatan” söylemine karşı çıkarak, “iki eşit kardeş ülke olmayı” öneriyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tarihsel süreçte Kıbrıs için bedel ödemiş Türkiye’nin, bugün de uluslararası hukuk bağlamında bedel ödemeye devam ettiğini hatırlatarak, Türkiye’nin “ana vatan-yavru vatan” bakışını muhafaza edeceğini belirtti.

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, “Kıbrıs Türk toplumu artık kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmeli” yaklaşımı, ne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ne de son 50 yıldır Türkiye’yi yöneten herhangi bir idarecinin itiraz ettiği/edeceği bir şey. Aksine, yine Akıncı’nın belirttiği üzere, Türkiye’nin sonuna kadar desteklediği/destekleyeceği bir söylem bu.

Aynı şekilde, “İtfaiye müdürümüz bile Ankara’dan atanıyor” şikayetinde bulunan Akıncı’ya katılmayacak Türkiyeli herhangi bir yetkili de yoktur sanırım.

Fakat, KKTC Cumhurbaşkanı’nın bu çıkışları, iddiasının aksine, altı doldurulmamış, retorik düzeyde, hatta yer yer sadece farklılık arz etmek üzere ifade edilen şeyler gibi duruyor. Nitekim, öbür türlü olsa, Akıncı bunları Türkiye yönetimiyle polemiğe girecek bir düzlemde değil, KKTC halkını motive edecek şekilde dile getirirdi.

Diğer deyişle, bu ifadelerin muhatabı Kıbrıs Türk halkı değil de, Türkiye Cumhuriyeti gibi görünüyor. Yani halkına dönüp, “Bizim için yaptıklarından ötürü Türkiye’den Allah razı olsun; ama artık biz de toparlanalım, kendimize gelelim, çalışalım, üretelim, inisiyatif alalım, her şeyi Türkiye’den beklemekle olmaz” demiyor Akıncı; “KKTC’nin üzerinde Türkiye gölgesini görmek istemiyoruz” demeye getiriyor (ki, bunun bir adım ötesi “Türkiye! KKTC’den elini çek”tir, Allah muhafaza.) “Ekonomik anlamda Türkiye’ye mutlak bağımlılıktan kurtulalım” yerine, “Türkiye’nin de KKTC’den çıkarı var” diyor. “Bu yavru hiç emeklemeyecek mi, büyümeyecek mi, delikanlı olmayacak mı?” diye kendi halkına değil, Türkiye’ye soruyor.

Bu yüzden ifadelerin altı doldurulmamış gibi görünüyor, bu yüzden aynı konuda son tahlilde aynı şeyleri düşünen iki devletin yöneticileri birbirlerine zıt düşüyorlar.

Dünyanın her yerinde ve her zaman olduğu gibi, bugünün KKTC’sinde de Akıncı silkelenip üzerinden ölü toprağını atmak üzere halkına telkinlerde bulunursa, yahut halk Akıncı’yı bu yola sevk ederse, KKTC güçlü bir devlet olarak uluslararası sahnede yerini alır ve Türkiye buna ancak sevinir. Diğer türlü, jeopolitik konumuyla şişinip duran, egemenliğini sıradan bir pasaport memurunun kibriyle özdeşleştiren, ulus devlet fikriyle zehirlenmiş küçük bir devlet halinegelir KKTC.

Biz de bir zamanlar öyleydik ve çok sıkıcıydı.

***

Hala Sultan’ın ve şehitlerimizin aziz hatıraları hürmetine, Cenab-ı Allah, Kıbrıs’ımızı tüm şerlerden korusun.