Malumdur ki dünyamız gün geçtikçe küçülüyor. Bu cümle fizikî bir gerçekliği ifade etmese de gerek iletişim ve haberleşme araçları gerekse ulaşım araçları dolayısıyla bir yerden başka bir yere gitme veya bir mesaj iletme 50-60 yıl öncesine göre bin kat hızlanmış durumdadır. Yani ortalama bir nesil devretmeden dünya değişmiş durumdadır. Her şeye ve her yere daha kolay ulaşılabilir olmuştur. Özellikle dünyanın farklı bölgelerini gezip görme, çalışma, farklı dillerde/kültürlerde ve ülkelerde eğitim görme gibi birçok alanda bu nimetten istifade edilmektedir. Bu minval üzere dünyanın birçok ülkesinden Türkiyemiz’e eğitim amaçlı gelen pırıl pırıl gençler var. Yakın zamana kadar bu gençleri tanımlarken yabancılaştıran, ötekileştiren ve iletişimde ciddi bir mesafe koyan “yabancı öğrenci” kelime grubu kullanılmaktaydı. Geçtiğimiz yıllarda güzel bir gelişmeyle “Uluslararası Öğrenci” şeklinde bir tanımlama resmi dile ve evraklara geçmiş oldu. Ülkemizde uluslararası öğrencilere hem devlet kurumları hem de birçok sivil toplum kuruluşu kucak açıyor ve onlara hizmet vermeye çalışıyor. Bir devlet kurumu olarak YTB (Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı) bu kurumların başında geliyor. Konunun devlet tarafındaki en fazla muhatabı olan kuruluş olarak dahi toplam misafir öğrenci sayısının yaklaşık olarak %25’lik bir kesimi ile muhatap olabiliyor. Bu çerçevede %100’ü ile ilgilenme imkanına sahip STK’ların oynadığı fonksiyon ciddi bir öneme arz ediyor.
Konuyla ilgili ülkemizde ilk ve en büyük STK olan kendisine bağlı 41 dernek ve 20’den fazla il bazlı temsilcisiyle UDEF (Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu), mezkur fonksiyonu layıkıyla yerine getirmeye çalışan bir kuruluş. Başkanı Mehmet Ali Bolat ile yaptığım küçük bir görüşmede maalesef ki bu konuda çözülmesi çok kolay ancak bürokratik bir takım engellerden dolayı aşılamayan problemlerden bahsetti. İşin aslı bu yazıya da buradan gerek duyuldu.
Kendisi; “Uluslararası öğrenciye sahip çıkma meselesinin ülkemizin milli seferberlik ilan etmesi gerektiği bir mesele olduğunu” ifade ederek konunun önemine değiniyor. Amaçlarının misafir öğrencilere inancımız gereği kucak açmak, ensar olmak, barınmasından eğitimine, sosyal imkanlarından toplumsal uyumuna kadar her yönüyle tam kardeş şefkatiyle ağırlamak, ülkelerine döndüklerinde ve ülkemizde kaldıklarında ümmet bilinci ile faydalı bir birey olabilmelerine katkı sağlamak olduğunu belirtiyor. Ülkemizde eğitim gören tüm Türkiye vatandaşı olmayan öğrenciler için ise bakış açılarına uygun bir tanımlama getirerek “Misafir Öğrenci” diyor. Yabancı değil onlar bizim için misafir öğrenci.
Bürokratik engeller ve çalışma alanının öncüsü bir STK olarak dikkate alınmamak muzdarip oldukları bir durum. Çalışma alanlarının izahı, misafir öğrencilerin problemleri, ülkemizin bu konudaki temsili hakkındaki bir sunum için konuyla ilgili Başbakan Yrd. Sn. Numan Kurtulmuş’tan aylardır bir randevu alamadıklarını, çalışma alanlarının en büyük STK’sı olarak YTB’nin düzenlediği birçok programa davet bile edilmeyişlerini üzüntüyle ifade ediyor. Kanımca devlet kurumları özellikle sosyal faaliyetlerde gönüllü toplumsal oluşumlarla birlikte hareket etme kabiliyetini ne kadar gösterebilirse o kadar başarı elde eder. Ortadaki iş ümmet bilincinin yükselmesi, toplumların huzur ve refah seviyelerine Müslümanca katkı sağlamak adına yapılan bir iştir. Çalışanlarının çoğu gönüllü bu kuruluşlardaki yüksek gayretleri daha fazla dikkate almalarını istirham ediyoruz. Bu köşe vesilesiyle tüm STK’larımızın yaptığı muazzam faaliyetlerin hatırına yetkililerimizin bu çağrıları duymaları mecramız adına da mutluluk verecektir. Allah (c.c.)’a emanet olunuz…