Allah’tan utanmadınız mı?

Abone Ol

Yine de “Evet” deyip dememek size kalmış. En çok beni yanlış tanıyor olmanız yüzünden mahzun olurum, ses etmem. Susarım.

Şimdi daha zor bir soru sorayım:

Allah “Kadını dövün” der mi? Derse de, “Özellikle eşiniz, yakınınız, mahreminiz, sevdiğiniz olan kadını dövün” der mi? Nisa Suresi’nin 34. ayetine meal veren Diyanet İşleri Kurulu’na kalırsa,“Evet…” Anlı şanlı hocalarımıza göre “Evet…” Nadirattan bazı mealcilerimiz ise, belli ki Allah’a yakıştıramamış bu emri, hafifletmek istemişler. Bir parantez eklemişler cümleye: “…(hafifçe) dövün!”

Merakımı bağışlayın. Kadına şiddetten bahsettiğimiz şu günlerde dövmenin “hafifçe”si nasıl olur? Hele de Allah emretmişken… Ancak parantez içine kaçamak sokabildiğimiz bu ölçü kaç kadının gözünü morarmaktan, yüzünü dağılmaktan kurtardı?

Hayır; sadece kadınların itibarı değil meselem. Rahman ve Rahim Allah’ın sözünü anlama niyetimizi dert ediniyorum. Her işinde incitmesiz ve latif olan Allah böyle kaba saba bir emir verir mi? Sonsuz kudretini sınırsız merhametinin emrine veren Allah’ın muradı nasıl olur da güçlü erkeğe zayıf kadını dövdürmek olur? O Allah değil midir soran? “Hiç düşünmez misiniz?”, “Hiç akletmez misiniz?”

Sahi, hiç acımadı mı içiniz, o ayeti öylesine kaba bir meale mahkûm ederken? Eliniz vicdanınıza gitmedi bir an da olsa, Allah’ın adına kadını darp etmeye izin verirken?

Söyleyin ey sarıklı hocalar… Allah’ın kelamını anlarken ve anlatırken, üstelik bu yetkiyi kendi üzerinize almış sayarken, bu özensizlik niye? Kur’ân’ın birinci muhatabı, Nisa Suresi 34. ayetinin de ilk ve en çok yaşayanı olan Allah Resulü[asm] sizin anladığınız/anlattığınız anlama uyarak, kaç kadını dövmüş, merak etmediniz mi?

Yok, öyle olmamalı bu… “Ayetin bizim anladığımız anlamı ile Resulullah’ın uygulaması arasında bir çelişki var; niye ki?” diye sormadınız mı? Aklınıza gelmedi mi Allah’ın başka bir muradı olabileceği? Dövmek gibi bir eylemden utandırıp da önüne parantez içi ‘hafifçe’ ile kurtarmaya niye mecbur bıraksın ki sizi Allah? Az da olsa tereddüt etmediniz mi? Nasıl bu kadar emin oldunuz?

Ayetin nasıl anlaşılması gerektiğine girmek değil niyetim. En azından bu makalenin hacmini aşıyor. Şimdilik iki hatırlatma yapacağım.

Öncelikle, o ayetin meali “erkekleri kadınlar üzerine…” demiyor; “adamları” diyor. (Meraklısına not: “reculûn” kelimesi geçiyor ayette.) Her erkek, adam değildir. Zira ‘erkek’ olmak doğuştan bellidir ama ‘adam’ olmak emek ister, çaba ister. Sonra, “adamları kadınlar üzerine hâkim/reis yaptık…” demiyor ayet; “kavvam” yaptık diyor. “Koruyup kollayıcı yaptık” anlamına gelir “kavvâm” kelimesi “Himaye edici yaptık” demeye gelir. “Kıvamlandırıcı yaptık.”demeye gelir. Yani kadınların kırılganlığını bilerek, incinebilirliğini görerek, kas kuvvetini onları incitmekte değil onarmakta kullanan, gücünü yıkmakta değil yapmakta kullananlar yaptık/yapmak istiyoruz sizi…” demek istiyor. Tıpkı avuçtaki narin kelebek gibi. Bir çırpıda ölebilir olanı, el üstünde tutmak kavvâm olmak… İsterse ezip geçebileceğini yaşatmaya çaba göstermektir. Ki budur “adamlık”, öbür türlüsü “erkeklik” bile değil…

Ayete bu anlamla başlayan Allah, en sonunda, sözüm ona “hafifçe de olsa- dövün, vurun!” der mi? Yok, demez… Vallahi demez, billahi demez. Diyenlerin hepsini de yalancı çıkarır…

Ola ki makalenin devamını merak eden “adamlar” vardır… Meraklıları bekliyorum. Ta ki bir ayetin üzerindeki karartmayı kaldıralım…