Anneler değersizdir!

Abone Ol

‘Çikolata alacağım, bana 3 Lira ver’ dedi çocuk.

Aslında ona daima 3 Lira veren anne, karşılık olarak “Ablana söylediğimi duymadın mı? Yoksuluz biz, şimdi git” diye çıkıştı.

Çocuk aklı pratiktir:

“Bana 3 Lira vermezsen, zengin olur muyuz?”

Yoksulluğun utancını, yalnızca yoksullar anlayabilir; bir de anne olanlar.

* * *

Yaşanabilecek bütün imkânsızlıkları, felaketleri bir şekilde göğüsleyerek hayatını olağan şekilde devam ettirenler; ancak kadınlar ve dahi annelerdir. Dünyanın çocuklar için özel ışıkları vardır, sevinç hissettirir. Bazı sesler de onlar için sihirlidir. Oğluna ‘3 Lira’ veremeyen annenin de sesi, işte böyledir. ‘Mutluluk’ bir karşılık vermeden onlar için de vardır. Her şeyin karşılığı ödenir; ancak bir anne ile çocukları arasındaki mutluluğun hiçbir maddi karşılığı yoktur.

* * *

Yarın anneler günü… Annesi hayatta olmayanlar için de özel bir gün. Hatıralar; çikolatalar ve elbiselerden daha önemlidir. ‘3 Lira’ veremeyen annelerin bıraktığı hatıralar da değersizdir, yani paha biçilemez. İnsanların iç özlemlerini doyurmasından bahsediyorum; anlıyorsun değil mi? Pişmanlık, “minnet” duygusundan daha güçlü olduğu için ölenler hep yaşayanlardan daha çok çiçek alırken; toprağın altındaki anneler de üstündekilerden daha fazla çocuklarına yardım eder zannederim. Yoksa sorunları ile dibe vurmuş olan gençler, her zaman yaş almış olan annelerden daha yalnızdır. Söz konusu kimsesizlik, annelerin hayatta olması, olmaması ile değiştirilemez.

* * *

Marie Curie’nin öyküsünde de ‘derin yokluk’ biliniyor mesela. 1867’de Varşova’da doğduğunda annesi Bronislawa Sklodowski okul müdürü; babası matematik ve fizik öğretmenliği yapıyordu. 9 yaşında annesini kaybettiğinde, kendisine dualar eden ve koruyan bir ruhu da kaybetmişti. Ancak yaşamı farklı seyretti. Eksikliğine rağmen; ‘fizik’ dalında doktora alabilen ilk kadın oldu. “Nobel Ödülü” alan ilk kadın oldu. Hem fizik hem kimya üzerine Nobel Ödülü alan ‘tek kadın’ oldu. Sadece ‘kadın’ olduğu için birçok üniversiteye kabul edilmezken; Avrupa’nın en üst düzey üniversiteleri arasında kabul edilen bir üniversite için ders veren ilk kadın oldu. Ders verdiği üniversite, kendisine ‘profesör’ unvanı verdiğinde buna layık görülen ilk kadın oldu.

“Röntgen” cihazının kâşifi Madam Curie, yıllarca X ışını teknolojisi üzerinde çalışma yaparken maruz kaldığı radyasyon yüzünden 1934’te kan kanserinden vefat etti. Kendisine ‘bilim için ölen’ kadın denildi. Ancak 9 yaşında annesini, evliliğinin 12’nci yılında da eşini kaybetmiş, hayatı zorluklar içinde geçmiş; Irene ve Eve’nin annesi bir kadındı.

* * *

Hayatın ne getireceğini kimse öngöremez. Demir kapı, tıkırtılı sesler ile üzerine kapanmayanlar, anneleri henüz hayatta olanlar, sizler için “her şeyin ölçüsü” olanlara, her vakit sığınınız zamanınız varken…

Anneler… Hoşunuza gitmeyen bir şey olduğunda ve siz “başarısızlığa uğrayacağını” söyleyip ‘gözdağı’ verdiğinizde, düşüncelerinize duyduğu derin saygı ile çocukların başarısızlığı, belki ileri bir tarihte bile olsa, eninde sonunda kaçınılmaz olacaktır.

Dolayısıyla tek ihtiyaç, belki de ufak bir cesaretlendirme ve arkadaşlıktır; engeller koymak değil. Bu yüzden 3 Lira için hiçbir çocuk, ‘çikolata’ gibi tadını bildiği zevklerden mahrum bırakılmamalı…