Atatürk’süz 29 Ekim kutlanmaz!

Abone Ol

AK Parti’nin 29 Ekim kutlama filminde Atatürk görsellerine yer verilmesi bazı çevreleri rahatsız etmiş.

Ne tuhaf! Cumhuriyet’in kurucusunun fotoğrafını 29 Ekim’de görmek bile birilerini huzursuz ediyor.

Oysa bu millet, Atatürk’ü ne putlaştırır ne de unutur. O, bu toprakların bağımsızlık mücadelesinin simgesidir.

Cumhuriyet’i kuran iradeye saygı göstermek geçmişe değil, milletin ortak hafızasına sahip çıkmaktır.

AK Parti’nin tanıtım ekibi doğru bir iş yapmıştır. Çünkü Atatürk’süz Cumhuriyet Bayramı düşünülemez.

Cumhuriyet’i kuran iradeye saygı duymak, bu millete sadakat borcudur.

Helal olsun başta AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Faruk Acar olmak üzere tüm AK Parti tanıtım ve medya ekibine; Cumhuriyet’i milletin bütün renkleriyle, bütün değerleriyle kutlamayı bildiniz.

Bölücülüğe değil, birleştirici bir Cumhuriyet anlayışına sahip çıktınız.

////

HAKEM FORMASI ALTINDA BAHİS OYNAYAN, MİLLETİN EMANETİNE İHANET ETMİŞTİR

Sporun namusu şaibedir.

Hakem düdüğü adaleti temsil eder; ama o düdükten kirli bahis kokusu yükseliyorsa orada sadece oyun değil, vicdan da bitmiştir.

Futbol, milyonların duygusudur; bir hakemin cebine giren kirli para, o duyguyu çalmaktır.

Bahis şebekeleriyle el ele veren hakemler sadece kuralları değil, milletin güvenini de ihlal etmiştir.

Bu rezalet birkaç kişinin değil, Türk sporunun onuruna saplanan hançerdir.

Artık kimse “birkaç çürük elma” diyerek bu işi geçiştiremez.

Yıllardır “temiz lig”, “adil yönetim” diyenlerin gözü önünde bu düzen kirlenmiştir.

Federasyonun da yargının da görevi nettir:

Temizleyin!

Bu milletin emeğini, tutkusunu, alın terini kirleten kim varsa sahadan da meslekten de silinmelidir.

Adaletin sesi yeniden o düdükten duyulana kadar, bu utanç örtülmemelidir.

//////

ARTIK KİMSEYE MUHTAÇ DEĞİLİZ!

Türkiye artık kendi tankını, kendi mühendisinin alın teriyle, kendi toprağında üretiyor. ALTAY tankı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterine girdi ve bu sadece bir savunma başarısı değil, tarihî bir hesaplaşmadır.

Bu millet bir zamanlar dışa bağımlılığın ne demek olduğunu acı tecrübelerle öğrendi. 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra ABD ambargo koyduğunda, Mehmetçik’in elindeki topa mermi bulamıyorduk. Müttefik dediklerimiz bize değil, düşmanımıza cephane taşıyordu. İşte o utanç günleri bu ülkenin hafızasında hâlâ canlıdır.

Bugün ALTAY tankı sahaya çıkarken o yılların aşağılanmasına verilmiş en gür cevap yükseliyor:

“Kendi silahını yapamayan, kendi kaderini savunamaz.”

Yıllarca kapı kapı dolaşıp parası ödenmiş sistemlerin teslim edilmesini bekleyen bir Türkiye vardı; şimdi o Türkiye yok. Artık tankını, tüfeğini, İHA’sını, füzesini kendi üreten bir Türkiye var.

Bu sadece sanayi değil, irade meselesidir.

ALTAY’ın her zırhında Türk çeliği, her vidasında Türk mühendisliği, her atışında istiklalin sesi var.

Bu milletin alın teriyle büyüyen savunma sanayisi, artık kimsenin iznine, kimsenin onayına bakmadan ilerleyecektir.

Türkiye artık ne Washington’a, ne Berlin’e, ne de Paris’e muhtaç.

Kendi gövdesiyle, kendi bileğiyle, kendi tankıyla güçlü bir ülke var bu topraklarda.

Ve bu topraklarda bir daha kimse bize ambargo koyamayacak!

//////