Atlantik Okyanusu’nun ortasında, Mid-Atlantik Sırtı’nın batısında, su altındaki bir dağın zirvesine yakın noktada “Kayıp Şehir” adı verilen gizemli bir alan uzanıyor. 2000 yılında keşfedilen bu bölge, okyanus tabanındaki en uzun ömürlü hidrotermal saha olarak kabul ediliyor.
Yüzeyin 700 metre altında yer alan Kayıp Şehir Hidrotermal Alanı, neredeyse 120 bin yıldır faaliyet gösteriyor. Deniz suyunun yer kabuğunun derinliklerinden gelen manto kayasıyla tepkimeye girmesi sonucu hidrojen, metan ve diğer gazlar açığa çıkıyor. Bu gazlar, oksijen olmadan bile yaşayan yeni mikroorganizmaların geliştiği bir ekosistem yaratıyor.
KALSİT BACALAR DİKKAT ÇEKTİ
Bu benzersiz ortam, 60 metreye kadar yükselen kalsit bacaları, bakteri kolonileri ve bazı kabuklu deniz canlılarına ev sahipliği yapıyor. Isı 40°C’ye kadar çıkabiliyor. Alanda Poseidon adını taşıyan dev bir baca da bulunuyor.
2024 yılında araştırmacılar, buradan şimdiye kadar çıkarılan en uzun manto kaya örneğini aldı: 1.268 metre uzunluğundaki çekirdek örneği, Dünya’da yaşamın nasıl başladığına dair önemli ipuçları barındırıyor olabilir.
Bilim insanlarına göre bu türden ekosistemler yalnızca Dünya'da değil, Satürn'ün uydusu Enceladus ve Jüpiter'in uydusu Europa gibi gökcisimlerinde de bulunabilir. Çünkü bu ortamda oluşan hidrokarbonlar, yaşamın yapı taşlarını oluşturuyor.
KORUNMASINI TALEP ETTİLER
Ancak bu olağanüstü alan tehdit altında. 2018’de Polonya, Kayıp Şehir çevresinde derin deniz madenciliği yapma hakkını aldı. Her ne kadar doğrudan termal alanda değerli maden bulunmasa da, yapılacak kazılarla oluşabilecek kirlilik, bu hassas ekosistemi yok edebilir.
Bu nedenle bilim insanları, Kayıp Şehir’in UNESCO Dünya Mirası listesine alınarak korunmasını talep ediyor. Binlerce yıldır ayakta duran bu eşsiz doğa harikasının insan eliyle yok edilmemesi gerektiğini vurguluyorlar.