Amerikan başkanlık seçimi hız kazanırken Donald Trump'ın ikinci kez başkanlık koltuğuna oturması ihtimali, Avrupa’da pek çok ülkeyi tedirgin ediyor. Endişelerin odağında ittifak uyumu, NATO ve Ukrayna'daki savaş konusu var.
Eski kıtanın politik arenası temkinli bir sessizlik içinde. Çoğu Avrupa hükûmeti için bu konunun, kamuoyu önünde tartışılması şöyle dursun, sonuçlarının hesap edilmesi bile tedirgin edici. Ancak kulislerde bir hareketlilik göze çarpıyor. Trump'ın, Cumhuriyetçilerin başkan adaylığını kazanması ve Beyaz Saray'a geri dönmesi ihtimali, bugünlerde tartışmaların başlıca konusunu oluşturuyor.
Avrupa Birliği Güvenlik Çalışmaları Enstitüsünün direktörü olacağına kesin gözle bakılan AB diplomatı Steven Everts, bu ihtimal karşısında "Biraz ürkütücü olduğunu söylemek doğru olur." ifadesini kullanırken “Şimdi Trump sorunuyla yeniden yüzleşmek zorunda kalıyoruz." dedi.
Trump, 6 Ocak 2021'de Kongre Binası'na yapılan saldırıya, 2020 seçimlerinin sonuçlarını tersine çevirme girişimi suçlamasına ve hakkındaki diğer iddianamelere rağmen Cumhuriyetçi başkan adaylığı için kamuoyu yoklamalarında rakiplerinin çok önünde koşuyor. İlk kamuoyu yoklamalarına göre yarışın Başkan Biden ile başa baş devam ettiği görüldükçe Avrupa’da “Trump tedirginliği” tartışmaları yoğunlaşıyor.
Genel olarak Orta Avrupalılar, ikinci bir Trump başkanlığının üstesinden gelebileceklerine daha fazla inanırken Batı Avrupalılar; özellikle de Trump'ın ciddi bir antipati beslediği bilinen Almanya, bu ihtimalden korkuyor.
Bu tedirginliğin arkasında yatan bazı gerekçeler var. Bilindiği gibi Trump, başkanlığı sırasında NATO'dan çekilme tehdidinde bulunmuş ve Rusya destekli bir isyanla mücadele eden Ukrayna'ya yardımı kesmişti. Trump bununla da kalmamış, binlerce Amerikan askerinin Almanya'dan çekilmesi emrini vermişti. Gerçi bu karar, daha sonra başkan Biden tarafından iptal edildi. Ancak savaşın başladığı ilk anlarda Trump’ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir V. Putin'den hayranlıkla bahsettiğini de hatırlıyoruz. Amerikan dış politikasında ortak söylem ve tavrın neredeyse kutsandığı bir siyasi atmosferde iki başkan arasındaki tavır ve üslup farkı, tam bir ters köşe mantığı sergiliyor.
Bugün Avrupa ve Rusya'nın, Ukrayna konusunda anlaşmazlığa düştüğü ve Putin'in nükleer silahlar ve daha geniş çaplı bir savaş konusunda üstü kapalı tehditler savurduğu bir ortamda, Amerika'nın Ukrayna’ya yönelik desteği konusu, daha da büyük bir önem kazanıyor. Ancak Trump, bu konuda sert manevralar yaparak meseleyi daha gergin bir noktaya taşıyor. Bundan kısa bir süre önce eski Başkan bir konuşmasında, Ukrayna'yı toprak tavizleri vermeye zorlayarak savaşı bir günde bitireceğini söyledi.
Eski bir Alman hükûmet yetkilisi olan Thomas Kleine-Brockhoff, ikinci bir Trump döneminin "ilkinden farklı ve çok daha kötü olacağını" söylüyor. "Trump, artık deneyim sahibi; hangi kolları çekeceğini biliyor ve de öfkeli" diyen Kleine-Brockhoff bu sözleriyle, Trump’ın öngörülemezliği üzerinden giden tartışmaları daha spesifik bir zemine taşıyor.
NATO ittifakının bir antlaşma taahhüdünden çok bir güven taahhüdü olduğu düşünüldüğünde, Avrupa’nın muhtemel Trump dönemine endişeyle bakması yersiz değil. Trump'ın ilk döneminde sebep olduğu krizler göz önüne alındığında başkan olarak geri dönmesi, Avrupa birliği siyasetini "ittifakın sonu anlamına gelebilir." gerçeği ile yüz yüze bırakıyor.
Hem Çin'in hem de Rusya'nın Avrupalıları bölmek üzere hamle yaptıkları bir dönemde, kendilerine sırtını dönen bir ABD'nin, Avrupa için "varoluşsal bir sorun" oluşturacağını söyleyenler var.
Eski Alman Savunma yetkilisi olan Jan Techau, Amerika'nın ittifaka aktif katılımı olmadığı takdirde, "Yıkıcı bir nüfuz mücadelesi yaşanacaktır." öngörüsünde bulunuyor.
NATO ve Avrupa’nın iç dengesine etkileri bir yana, Trump'ın muhtemel ikinci zaferinin Avrupa'daki anti-demokratik güçlere yeni bir soluk getirmesinden de endişe ediliyor.
Trump'ın 2016'daki zaferi, hatırlanacağı üzere Avrupa'daki popülist siyasete büyük bir ivme kazandırmıştı. Daha bilenmiş ve çatışarak güçlenen ikinci bir Trump döneminin de aynı etkiyi yapacağına kesin gözüyle bakılıyor. Bu durum, özellikle Fransa’da aşırı sağın lideri Le Pen'in, Macron'un yerine geçebileceği düşünüldüğünde daha da büyüyen bir endişe haline geliyor.
Hakkındaki iddiaların sayısı arttıkça kamuoyundaki desteği de artan Trump’ın her geçen gün parlayan yıldızı, Avrupa için yaklaşan bir meteor çarpması tedirginliği ile izleniyor. Alman yetkili Michal Baranowski, "Trump, herkes için rahatsız edici derecede öngörülemez biri." diyerek Avrupa’nın konuya bakışını tek cümlede özetliyor. Eski kıtanın tedirgin bekleyişi, Kasım 2024 seçimlerine dek sürecek gibi görünüyor. Avrupa’da kartlar yeniden dağıtılırken Trump ise masada eli gün geçtikçe artırıyor.