Aydın Doğan’ı sahneye süren kim?

Abone Ol

Aydın Doğan’ın Cumhurbaşkanı’na yazdığı mektup tartışılmaya devam ediyor.

Meseleleri, özellikle vülgarize etmeyi amaçlamış ve özensiz bir dille yazılmış mezkur metni, mektup diye yayımlayan Doğan, bana kalırsa, seçimden önce stratejik (?) bir hamle yaptı.

Bu hamlenin arka planında, işlerin kötü gitmesinin, diğer bir deyişle planlanan senaryonun vücut bulmamasının rolü bir hayli fazla.

Zira 7 Haziran seçiminden önce Doğan medyasının HDP/PKK’ya verdiği açık desteğin ardından bu örgütün masayı devirmesi ve teröre geri dönmesi, ister istemez bu grubun elini zayıflattı.

Fakat HDP/PKK üzerinden Türkiye’deki sistemi dizayn etmek isteyen güçler, aynı kartı oynamakta ısrarlı… Bu yüzden ellerindeki en kullanışlı enstrüman olan ‘Doğan Medyası’nın seçime çeyrek kala yeniden sahne almasını istiyorlar.

Efendilerinden gelen bu kesin emri uygulamaktan başka çaresi olmayan Doğan, prim yapacak en dikkat çekici işin Cumhurbaşkanı’nı doğrudan hedef alan bir açıklama olduğu bilinciyle bahse konu hamleyi mecburen yapmak durumunda kaldı.

Yeni bir imaj çalışmasının peşrevi de diyebileceğimiz bu hamlenin amacı, HDP’nin, PKK’dan ayrıştırılması/farklılaştırılması…

HDP/PKK’nın, gerek bölgede ve gerekse tüm Türkiye’de masayı deviren ve terörü hortlatarak, ülkeyi bir anda kaosa sürükleyen taraf olarak algılandığı gerçeği, sözünü ettiğimiz bu yeni yüz çalışmasını mecbur kılmıştır.

Zira Doğan medyasının, olanca gücüyle HDP’yi desteklemeye eli mahkum!

Bunun için de yıpranan, “yere izmarit atmayan cici çocuk” tipini unutturup, PKK’dan bağımsız yeni bir HDP imajı üretmek peşindeler.

Buna, bir tür makyaj yenileme operasyonu da diyebiliriz tabii.

Nitekim, geçtiğimiz gün Demirtaş; “PKK bizi temsil etmez” diyerek, bahsini ettiğimiz operasyonun ikinci ve en önemli adımını attı.

“Peki, sizi kim temsil eder?” sorusuna verecekleri bir cevap elbette ki, yoktur.

Şimdi tek hedef, bu algı yönetiminin başarıya ulaşmasını sağlamaktır ve Doğan medyanın bundan sonraki yegane işi budur!

Yoksa Doğan, bilmez mi ki, söylediği her şey yalan oğlu yalandır!

Arşivlerin, bizzat kendisinin ve medya organlarının siyasetçilere yönelen tehditlerle ve rant kapkaççılığı ile lebalep dolu olduğunu, domuzuna bilir Doğan…

Bilir bilmesine de şu an yapması gereken “masumu” oynamaktır ve uzun bir süreden beridir sistematik bir şekilde işlenen “olumsuzluk öznesi Erdoğan” portesi üzerinden, bu yeni amaca yönelik alan açmaktır.

Halk nezdinde oluşan kanaatle doğru orantılı bir biçimde terörün kaynağı olan PKK’yı şeytanlaştırıp HDP’yi gözlerden kaçırmak ise sözünü ettiğimiz bu amacın ta kendisidir.

Yani mektubun ana fikri “siyasetçilerle dalaşmak” değil, “Biz aslında PKK’dan nefret ederiz”dir. Ardından gelecek olan ise; “HDP’yi severiz çünkü PKK, HDP’yi temsil etmez”dir.

Tabii yerseniz…

Aydın Doğan’ın efendilerinden aldığı rapor (ve dolayısıyla emir) doğrultusunda giriştiği bu işten hangi oranda başarıyla çıkacağı, biraz da, 7 Haziran seçim sürecinde tatbik edilen ve sonuç da alınan ‘Toplum Mühendisliği’ operasyonun bir kez daha tutup tutmayacağına bağlı…