Hazırlayan: Ayvalı Şehit Salim Maraş İmam Hatip Ortaokulu Genç Yazarları
Ayet-i Kerimelerden inciler:
“Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız -bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.” (el-Bakara 2-183-184.)
“O (sayılı günler), doğruyu eğriden ayırma, gidilecek yolu bulma konusunda açıklamalar ve insanlara rehber olarak Kur’an’ın indirildiği Ramazan ayıdır. Artık içinizden kim bu aya yetişirse onu oruçlu geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, başka günlerden sayısınca tutar. Allah sizin için kolaylık istiyor, güçlük çekmenizi istemiyor. Sayıyı tamamlamanız, size doğru yolu göstermesinden ötürü Allah’ı tazimle anmanız için ve şükredesiniz diye (uygun hükümler gönderiyor)” (el-Bakara 2/185.)
Hadis-i Şeriflerden damlalar:
“İslâm, beş şey üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna şehâdet etmek; namaz kılmak, zekât vermek, Kâbe’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.”
“Oruç tutunuz, sıhhat bulunuz.”
“Sahura kalkmak berekettir. Bir yudum su içseniz bile onu terk etmeyiniz. Çünkü Allah sahura kalkanlara rahmet eder.”
“Oruç tutun. Şüphesiz oruç cehennem ateşine ve dünyanın kötülük ve musibetlerine karşı korur.”
“Kim Allah yolunda bir gün oruç tutarsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar.”
“Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.”
“Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevinci, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir.”
“Oruç sabrın yarısıdır.”
Sevda ÖZTÜRK / Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni
...
Ayvalı Şehit Salim Maraş İmam Hatip ortaokulu olarak Ramazan ayını coşkuyla kutluyoruz. Ramazan ayına öğrencilerimizle birçok hazırlık yaparak hazırlandık. Her sınıfımızda Ramazan ayına özel panolar hazırladık, ellerimizle Ramazan davulları yapıp maniler söyledik, tekne oruçları tuttuk…
...
هو ب ح ص س
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Ramazan orucu, Hicretin ikinci yılı Şaban ayının onunda kıble Kâbe’ye döndürüldükten bir buçuk sene sonra farz kılınmıştır.
Ramazan üç ayların sonuncusu ve farz olan orucun tutulduğu aydır.
Ramazan orucu dinin farz hükümlerinden biri olduğu için farz olduğunu inkâr eden küfre girer.
Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Müslümanların günahlarının bağışlanıp cehennemden azat olduğu umumi af vakti olarak değerlendirilmiştir.
Ramazan ayı ilahi rahmet ve nimet ayıdır. Allah (c.c.) bu ayda bereketini bolca ikram eder.
Peygamberimiz’e (s.a.v) Kur'an ayetlerinin gelmeye başladığı ay olan Ramazan, müminler için oruç tutup, nefislerin terbiye edilmesine büyük bir vesiledir.
Nitekim Bakara Suresi, 183. ayet-i kerimede Hak Teala Hazretleri şöyle buyurmuştur;
“Yâ eyyühellezîne âmenû kütibe aleykümü’s-sıyâmü kemâ kütibe alellezîne min kabliküm lealleküm tettekûn”
"Ey iman etmiş olan kimseler! Sizden önce geçen peygamberlerin ümmetleri üzerine farz olarak yazılmış olduğu gibi, sizin üzerinize de o Ramazan ayındaki oruç farz olarak yazılmıştır. Ta ki siz hakkıyla sakınabilesiniz".
Ramazan ayı kendisine verilen önem ve değerden ötürü on bir ayın sultanı ismini almıştır çünkü bu ay bolluk ve bereketin arttığı, insanların hoşgörü ve muhabbet içinde olduğu mübarek bir aydır.
Müminlerin şefkatinin ve merhametinin daha çok arttığı bu mübarek Ramazan ayında müminler birbirlerini görüp gözetirler, bol hayır ve hasenatta bulunurlar.
Bu mübarek ayda müminler birbirlerine sırf Allah rızası için yardıma ihtiyacı olanlara, fakirlere, yetimlere maddi ve manevi anlamda yardımda bulunurlar.
Ramazan, eski zamanlardan günümüze kadar coşku ve büyük heyecanla karşılanan bir aydır. Aynı zamanda bu ayda saygı ve sevginin arttığı gözlemlenmiştir. İftarlar ve sahurlar birlik ve beraberliklerle süslenir.
Örf ve adetlerimizde baş köşeye geçer, herkes birbiriyle güzel geçim sağlar.
Mevlâna Celaleddin-i Rumi (k.s.) şöyle buyurmuştur;
İnsan oruç ayı olan Ramazan ayına neşeli olarak girmeli ve ona kavuştuğu için Cenâb-ı Hakk’a şükredip sevinmelidir.
Oruç, ibadetlerin en büyüğüdür.
Hadis-i Şerifte buyrulduğu üzere; "Oruç kalkandır."
Beden aç kalırken kişinin ruhuna zarar verecek şeylerden kendini geri tutması gerekir.
Haramlardan kaçınmalı, dilini yalan ve gıybetten sakınıp çokça tövbe ve istiğfarda bulunmalıdır ki Ramazan’ı Şerifin feyzinden yararlanabilsin.
İbadetler yalnızca Allah için yapılmalıdır. Bu yüzden ibadetler yapılırken gösterişe girilmemelidir.
*Resulullah (s.a.v) buyuruyor ki; “Eğer ümmetim, Ramazan ayındaki feyiz ve bereketi bilmiş olsalardı, mutlaka bütün senenin Ramazan ayı olmasını temenni ederlerdi."
Nitekim Resulullah (s.a.v) buyuruyor ki; “Ramazan ayı girince, cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur; yani bağlanır."
Yani kişi günah işleyip günahında ısrarda bulunmadıkça Allah Azze ve Celle amel defterine günah olarak yazmaz. Hatta kişi günahı için tövbede bulunursa o günahı silinir.
Hz. Ömer (r.a) buyuruyor ki; Ramazan çok hayırlı ve mübarek bir aydır. Gündüz tutulan oruca, gece kılınan namaza, bu ayda verilen sadakaya, Allah Teala (c.c) kat kat sevap verir.
Ve bu mübarek Ramazan ayında Kadir Gecesi saklıdır. Kadir gecesinde Kur'an'ı Kerim Peygamber Efendimize indirilmiştir. Bu yüzden bu ayın bereketi ve hikmeti artmıştır.
İmsakla başlayıp, iftarla devam edip, Teravih Namazı ile bedenlerimizin ve ruhlarımızın feraha kavuşması duası ile...
Yâ Şehri Ramazan, biz seninle iftar ederken, sen bizimle iftihar et. (Âmin)
Not: Kudema, kâğıdın yere atılması endişesiyle mektuplarında Allah Teala'yı " هو" zamiri, besmeleyi "ب", hamdeleyi "ح", efendimize salatı "ص", selamı ise "س" harfleri ile remz (işaret) ederdi.
Bu yüzden yazımıza bu harflerle başladık.
Hilal KESKİN
...
Ramazan ayı ile ilgili temel kavramlar
SAHUR: Oruç ibadeti için gecenin bir bölümünde yemek yenilen vakit.
İMSAK: Oruca başlama vakti.
İFTAR: Orucun bitiş vakti.
TERAVİH NAMAZI: Ramazan ayı içerisinde 20 rekât olarak kılınan sünnet bir namazdır.
FİTRE / FITIR SADAKASI: Ramazan ayı içinde yapılan vacip olan bir yardımlaşmadır.
MUKÂBELE: Karşılıklı Kur’ân-ı Kerîm’i okumak anlamına gelen mukâbele, bir kişinin Kur’ân okuyup diğerlerinin dinlemesine veya takip etmesi anlamına da gelir.
MAHYA: Cami minareleri arasına asılan ışıklı yazılara verilen isimdir.
TEKNE ORUCU: Çocukların orucu sevmeleri ve alışmaları için tuttukları yarım günlük oruçtur.
DİŞ KİRASI: Ramazan ayında iftara giden misafirlere ev sahibinin hazırladığı küçük hediyeliklerdir.
Yaren Su TOK
...
Osmanlı döneminde kandil kutlamaları
Hicri takvime göre Şaban ayının on beşine denk gelen gece, Berat Kandili olarak kutlanmaktadır. Berat kelimesi Arapça “berâ’et” kelimesinden gelmekte olup borçtan kurtulma, temize çıkıp aklanma, cezadan kurtulma gibi anlamlara gelir. Berat Gecesi’nde Allah’ın mağfiret ve bağışlamasının neredeyse sonsuz olduğu rivayet edilmektedir.
Hz. Peygamber’in, (s.a.v.) “Allah Teâlâ rahmetiyle Şâban’ın on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar.” buyurduğu rivayet edilmiştir (Tirmizî, “Ṣavm”, 39)
Yine Hz. Peygamberimizden rivayet olunduğuna göre: “Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünde oruç tutun. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ dünyaya en yakın göğe inerek (o andan) fecir oluncaya kadar: “Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. (Bir bela ile) müptela olan yok mu, ona kurtuluş vereyim buyurur.” (İbn Mâce, H. no: 1388)
Berat Kandil’inin gündüzünü oruçla, gecesini ibadetle geçirmek ve günahlarımız için af dilemek çok faziletlidir. Tarihimiz boyunca da büyük bir şevkle kutlanan bu mübarek gecelere Osmanlı Devleti’nde II. Selim döneminde minarelerde kandil yakılmaya başlanmasından sonra kandil denmiştir. Osmanlı Devleti zamanında halk camilerde toplanarak kandil gecelerini idrak etmekteydi. Padişahla birlikte diğer devlet erkanı da İstanbul’da önceleri Ayasofya’da, 17. yüzyılda Sultan Ahmed Camisi yapıldıktan sonra ise burada kandil programlarına hep birlikte resmi kıyafetleriyle katılırlardı. Buhurlar yakılarak camilerde güzel kokular salınır, cemaate şeker dağıtılırdı. Kılınan namazın ardından cemaate vaaz u nasihat edilir, Kur’an-ı Kerim okunurdu. Cami ve mescitlerde mevlit ve mirâciye okunması bir gelenek olmuştur. Kandil gecelerinde özellikle başkent İstanbul’da halk geceyi camilerde geçirir, neredeyse sabah namazına kadar ibadete devam ederdi.
Kandil akşamlarının gündüzünde sokaklarda temiz ve tatlı su dağıtmak güzel geleneklerden biriydi. Tatlıcılar, simitçiler ve börekçiler diğer günlerden daha fazla alışveriş yapılan yerlerdi. Bu günlere özel olarak fırınlarda kandil çörekleri ve simitleri yapılır, beyaz önlük giymiş çıraklar tarafından satılırdı.
Kandil gecelerinin geçmişteki kadar ihtişamlı olmasa da hâlâ benzer geleneklerle günümüzde de kutlanıyor olması, halkın önemli kısmının bu mübarek gecelere olan rağbeti ve coşkusu, tarihimizin pırıltılı sayfalarıyla aramızda bir köprü olmaya devam etmektedir. Ramazan ayımız mübarek olsun.
Sibel PAK / Sosyal Bilgiler Öğretmeni
Kaynakça
1. https://islamansiklopedisi.org.tr/berat-gecesi
2. https://www.fikriyat.com/galeri/tarih/osmanlida-mubarek-gun-ve-geceler-nasil-kutlanirdi-osmanlida-kandil-kutlamalari
...
Ayvalı Şehit Salim Maraş İmam Hatip Ortaokulunda Ramazan bir başka güzel…