Güncel

Bakan Göktaş: Aile yılı kapsamında bin 925 kurum ile iş birliği yaptık

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Aile Yılı kapsamında bin 925 kurumla iş birliği yapıldığını hatırlatarak, "İhtiyaçları erken dönemde tespit ederek koruyucu ve önleyici hizmetleri etkin şekilde sunuyoruz." dedi.

Abone Ol

Göktaş, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkan Vekili İskender Pala ve kamu kurumları temsilcilerinin katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Aile ve Kültür-Sanat Sempozyumu"nun açılışına katıldı.

Burada konuşan Bakan Göktaş, sempozyumda aileyi kültürel varlığın asli unsuru olarak ele alacaklarını, nüfus politikalarının kentleşme ve mimarinin aile yapısındaki dönüşümünü, sanatın birleştirici gücünü tüm boyutlarıyla değerlendireceklerini söyledi.

Temennilerinin, bu birlikteliğin aileyi güçlendiren kalıcı kültür ve değer hareketine dönüşmesi olduğunu dile getiren Göktaş, insanın ilk öğretmeninin annesi ve babası olduğunu hatırlattı.

Göktaş, bu anlamda ailenin mimariden müziğe, edebiyattan günlük hayata kadar varlığını her yerde hissettiren bir ruh olduğuna işaret ederek, "Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirleriyle ilan ettiğimiz 2025 Aile Yılı'nın temelinde bu anlayış vardır. Bu nedenle bugün aileyi konuşurken, esasında küresel ölçekte sarsılan bir dengeyi, hızla değişen bir toplumsal dokuyu, derinleşen bir kırılganlığı da konuşuyoruz." dedi.

Modern dünyanın dayattığı yeni yaşam ritminin, insanlara ekranları, algoritmaları, hız ve tüketim kültürünü dayattığına dikkati çeken Göktaş, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bu düzen, en çok da aileyi hedef alıyor. Bir yanda yalnızlaşmayı normalleştiren dijital kültür, diğer yanda aidiyet duygusunu aşındıran bireycilik. Bir yanda doğum oranları düşerken, diğer yanda aile içi iletişimi ve kuşaklar arası bağları zayıflatan teknoloji bağımlılıkları... Bir yanda geleneksel değerleri görünmez kılan küresel popüler kültür, diğer yanda mahremiyeti tehdit eden dijital mecralar. Anne ve baba rollerini belirsizleştiren, genç kuşakları evlilikten uzaklaştıran modern yaşam pratikleri, aile kurumunun geleceğini derinden etkiliyor."

"Bütün ülkeler benzer sorularla karşılaşıyor"
Göktaş, demografik dönüşümün izlerinin hanelerde belirginleştiğini, bugün ortalama hane halkı büyüklüğünün 3,11'e gerilediğini söyledi.

İnsanın yaradılış hakikatini gölgeleyen, kadın ve erkek kimliğini belirsizleştiren cinsiyetsizleştirme söylemlerinin aile yapısının en temel dayanaklarını hedef aldığını vurgulayan Göktaş, "Tüm bu dinamikler sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da ortak meselesi olan bir aile erozyonuna işaret ediyor. Bugün bütün ülkeler benzer sorularla karşılaşıyor. Aileyi geleceğe nasıl taşıyacağız? Toplumu ayakta tutan aileyi, küresel kırılganlıklar karşısında nasıl daha dirençli kılacağız? Ve dinamik nüfus yapımızı nasıl güvence altına alacağız? İşte bu soruların cevabı, aile değerlerimizi merkeze alan ve dinamik nüfus yapısını koruyan politikalar geliştirmekten geçiyor." diye konuştu.

Göktaş, Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı'nın, bu amacın stratejik yönünü ve önceliklerini belirleyen temel çerçeve olduğunu, bununla aileyi ve dinamik nüfus yapısını koruma, dijital güvenliği sağlama, küresel risklere karşı aileyi dirençli kılma, kuşaklar arası dayanışmayı güçlendirme gibi hedefler ortaya konulduğunu anımsattı.