“Barış” Ödülü

Abone Ol

Nobel Komitesi, bu seneki Nobel Barış Ödülü’nü “Venezuela halkının demokratik haklarını teşvik etme konusundaki yorulmak bilmez çalışmaları ve bir diktatörlükten demokrasiye adil ve barışçıl bir geçiş sağlama mücadelesi nedeniyle” María Corina Machado’ya vermiş.

Bu gerekçeye bakınca, ödülü alan kişinin insan hakları, adalet ve demokrasi uğruna kendini paralayan bir isim olduğunu düşünebilirsiniz.

Halbuki Machado, emperyalizmin Batı dışındaki birçok ülkeyi kontrol etmek için yetiştirip kullandığı klasik bir devşirme örneği.

Bütün bu tumturaklı gerekçelerin ve sözde insan hakları ile demokrasi aktivizminin arka planında keskin bir emperyalizm ve vahşi kapitalizm savunuculuğu yatmakta.

Machado’nun, Venezuela’nın petrol kaynaklarının özelleştirilmesini savunduğunu belirtmek bile burada yeterli olacaktır.

Diğer taraftan, Machado’nun uluslararası bağlantıları ve geliştirdiği ilişkiler de, nasıl bir isme barış ödülü verildiğini gözler önüne sermektedir.

Bu sözde insan hakları aktivisti ve demokrasi şampiyonu, Gazze kasabı ve soykırımcı Netanyahu ve partisiyle geliştirdiği yakın ve derin ilişkilerle tanınmaktadır.

Machado’nun seçim vaatlerinden biri de İsrail ile Venezuela ilişkilerini normalleştirmek ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyıp orada Venezuela Büyükelçiliği açmak.

Machado’nun diğer uluslararası bağlantıları ise çok daha dikkat çekici. Bu sözde insan hakları şampiyonu, özellikle Avrupa’da Geert Wilders ve Marine Le Pen gibi isimlerle geliştirdiği ilişkilerle biliniyor.

Geçtiğimiz yıl Avrupa’da “yeni bir Reconquista” çağrısı yapan aşırı sağcı ve faşistler tarafından düzenlenen bir konferansta Machado’nun da yer alması, nasıl bir “insan hakları savunucusu” ile karşı karşıya olduğumuzu açıkça gösteriyor.

Fakat en ilginç olanı, Machado’nun Netanyahu’ya bir mektup yazarak Maduro’nun devrilmesi konusunda destek talep etmiş olması.

Nobel Komitesi’nin geçmişte de Srebrenitsa soykırımını inkâr eden Peter Handke’ye, tüm itirazlara kulak tıkayarak Nobel Edebiyat Ödülü’nü verdiğini hatırlamamız lazım.

Bütün bunlara bakınca, bazı şartlara sahip olan isimlerin Nobel Ödülü almak konusunda daha avantajlı oldukları ve ödülün siyasi boyutunun çok net bir şekilde görüldüğü ortada.

Örneğin, eğer Batı emperyalizminin ülkenizdeki bir temsilcisiyseniz, ülkenize Batı’nın askerî, siyasi ve ekonomik müdahalesini savunuyor ve talep ediyorsanız, siyonizm yanlısı ve İslam düşmanı bir çizgideyseniz, Nobel Barış Ödülü almaya herkesten daha yakınsınız demektir.