Elif Kuşağı

Bitmeyen hazine; Sadaka-i Câriye

Öldükten sonra da sevap olarak hanemize yazılmaya devam edecek olan sadaka türüne Sadaka-i Cariye denir. Bu Rabbimizin bizlere vermiş olduğu mal ve serveti iyiliğe çevirmek, diğer bir ifadeyle mal ve serveti ibadete dönüştürmektir. Benciliği ve cimriliği bir kenara bırakmanın, iyiliğin ve cömertliğin adıdır.

Abone Ol

Hazırlayan: Ayvalı Şehit Salim Maraş  İmam Hatip Ortaokulu Genç Yazarları

Bencilliği ve cimriliği bir kenara bırakmanın, iyiliğin ve cömertliğin adıdır Sadaka-i Cariye. Zirâ Peygamberimiz (sav) bu hususta şöyle buyurmuştur: “İnsan öldüğü zaman amel defteri kapanır. Ancak üç grubun amelleri kesilmez. Bu üç grup; Sadaka-i cariye, kendisinden faydalanılan bir ilim ve kendisine dua eden hayırlı bir evlât yetiştiren anne ve babanın” buyurmuştur. Cami yaptırmaya yardım etmek, çeşme veya su kuyusu açtırmak, meyvesinden ve gölgesinden faydalanacak bir ağaç dikmek birer sadaka-i cariye örneğidir.

Bilal Yüksel

***
Yardımlaşma ve dayanışma ile ilgili Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerifler

• “Mallarınızı Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever” (el-Bakara 2/159)

• “Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz, Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.” (el- Bakara 2/1487)

• “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.” (Âl-i İmran 3/134)

• “Onlar, korkarak ve ümit ederek Rabbine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar”. (Secde 32/16)

• “Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma” (el-İsra17/26). HADIS-I ŞERIFLER

• “Her iyilik bir sadakadır.

• “Resulullah (s.a.v.) kendisinden bir şey istendiğinde asla “Hayır demezdi.”

• “Kimin yanında iki kişilik yemek varsa üçüncü bir kişiyi, dört kişilik yiyeceği olan beşinci ya da altıncı kişiyi misafir etsin!”

• “Mümin mümin için, parçaları birbirini destekleyen bir bina gibidir.”

• “Veren el üstündür. Vermeye, geçimini sağlamakla yükümlü olduğun kimselerden başla. Annene, babana, kız ve erkek kardeşlerine yardım et, sonra yakınlık durumuna göre devam et.”

• Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir.

Basel MUHAMMED

***
Yardımlaş herkesle

Yardım sever olması,
İyi insana özel.
İyilik edersen eğer,
Herkesi mutlu eder.
Yardımlaşma herkes içindir,
Sakın bunu unutma,
Ben yapamam deyip,
Yardımlaşmayı bırakma.
En düşünceli insan,
Herkese yararı dokunan
Uzat sende elini,
Yardımlaş herkesle.

Zeynep ARISOY

***
Yardımlaşma

Paylaşan cömert, paylaşmayan cimridir. Paylaşan sevap kazanır, paylaşamayan günaha girer. Peygamberimiz (s.a.v) “komşusu açken tok yatan bizden değildir” buyurmaktadır. Paylaşmak insanların güzel bir şekilde kaynaşmasını sağlar. Akıllı kimse nefsine yenik düşmeyen ve nefsini yenendir. Aciz kimse ise nefsine yenik düşer ve Allah’ın affedici olmasını bahane ederek ibadetleri yapmayandır. Akıllı kimse paylaşarak ve yardımlaşarak maddi olarak kaybetmiş gözükse de gerçekte kazanan kişidir. Aciz kimse ise maddi olarak kaybetmeyen ama gerçekte kaybeden kişidir. İşte Resulullah (sav) bunu ashabına göstermek için babasına bir avuç hurma getiren küçük kızın hurmalarını bir örtü üzerine koydu. Bu bir avuç hurma oradaki sahabelere yettiği gibi üstelik de arttı. Yardımlaşmayla ilgili beni çok etkileyen bir de kıssa paylaşmak istiyorum. Eski zamanlarda padişahın biri tebdil-i kıyafet ile gezerken bir ihtiyarın hurma ağacı diktiğini görür, ihtiyarın yanına yaklaşarak “ne yapıyorsun ihtiyar?” der. İhtiyar “hurma ağacı dikiyorum” der. Bunun üzerine padişah “sen bu hurma ağacının meyvesini görebilecek misin?” Diye sorar. İhtiyar da “ben göremesem bile benden sonrakiler meyvesini yerler” demiş. İhtiyarın bu cevabı padişahın çok hoşuna gider, ihtiyara bir kese altın verir.

Mehmet Akif ÇINAR

***
Yardımlaşma ibadeti olarak zekât

Dinimiz bizlere birçok yardımlaşma yolu öğretmiştir. Bu yardımlaşma çeşitlerinden biri de hiç kuşkusuz zekât ibadetidir. Zekât, sözlükte temizlenme, çoğalma, bereket, gelişme gibi anlamlara gelir. İslam’ın beş şartından biri olan zekât, dinen zengin Müslümanların yılda bir kez mallarının belli miktarını ihtiyaç sahiplerine vermelerine denir. Ayrıca zekât ibadeti İslam dinini ibadetler açısından diğer dinlerden ayıran temel farklardan birini ifade etmektedir.

PEKI KIMLER ZEKÂT VERMELIDIR?

Zekât; akıllı, ergenlik çağına girmiş zengin Müslümanlara ilâhî bir emridir. Bu şartlar altında olan herkesin bu ibadeti yerine getirmesi zorunludur. Kur’an’da Yüce Allah, Bakara 110. âyetinde “Namazı dosdoğru kılın, zekât verin. Kendiniz için her ne iyilik işlemiş olursanız, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür.” buyurmaktadır. Bir başka ayette de Müslümanların temel özellikleri anlatılırken “Onları, ticaret de alışveriş de Allah’ı (c. c) anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.” buyurarak zekât ibadetinin önemine dikkat çekmiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.) ise; “İslam beş esas üzerine kurulmuştur Allah’tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed’in (s.a.v) Allah’ın Resulü olduğuna şahitlik etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak” buyurarak zekâtın İslâm’ın beş esasından biri olduğuna işaret etmiştir.

Elif Nur ALTINORDU

***
Ne güzel bir değer: Zimem defteri

Zimem defteri borçların yazılı olduğu, başka bir deyişle veresiye defteri demektir. Peygamber Efendimiz’in (sav) şöyle bir sözü vardır: “Kıyamet günü arşın gölgesinde gölgelenecek olan yedi sınıf insandan biri, sağ elinin verdiğini sol elinin duymayacağı şekilde sadaka veren kişidir.” Daha çok Ramazan ayında duymaya alışık olduğumuz olan bu geleneği kısaca şu şekilde açıklayabiliriz: Kişi kendini tanıtmadan hiç tanımağı bir dükkâna gider ve zimem defterinin başından, ortasından veya sonundan borcunu ödeyemeyen birisinin veya tüm kişilerin borcunu kapatır. Gösterişten uzak bu güzel gelenek sayesinde darda kalanlar rahat bir nefes alır ve böylece toplumumuzda yardımlaşma ve dayanışma artar.

Davut DAVARCI

***
Bir nezaket örneği: Sadaka taşları

Hz. Muhammed (s.a.v.)’in “Sağ elin verdiğini sol el bilmemeli” hadis-i şerifinde anlatılmak istenen mesajı en güzel şekilde anlayan ecdadımız tarihte bunun en naif ve en köklü örneklerinden birini hayata geçirmiştir. Osmanlı döneminde yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örneklerinden birisi olan “Sadaka Taşları”, insan onurunun incinmeden yardım almasını sağlayan eski yardımlaşma sistemlerinden biri olarak tarihteki yerini almıştır. Sadaka taşı; daha çok cami, çarşı, hastane gibi yerlerde ihtiyaç sahiplerinin alabilmeleri için para veya kıyafetlerin bırakıldığı özel alanlar, özel taşlardır. Bu taşlar üzerinde yer alan oyuk kısma genelde kimsenin olmadığı, sabah ve yatsı namazına giderken veya gelirken yani karanlıkta, madeni paralar bırakılırdı. Dolayısıyla ne yardım yapan bilinirdi ne de yardım alan.

Ömer AHMED

***
İslam'ın paylaşma ve dayanışmaya verdiği önem

İnsanoğlu toplumsal bir varlıktır. İnsan her zaman bir başkasına ihtiyaç duymuş bu nedenle birbirleri ile yardımlaşmaya ve paylaşmaya her zaman önem vermişlerdir. Nitekim Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de yardımlaşmanın ve dayanışmanın önemini birçok ayette vurgulamıştır. Bakara sûresinde “Sana ne harcayacaklarını soruyorlar de ki: Maldan harcadığınız şey; ebeveyn, yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular için olmalıdır. Şüphesiz Allah yapacağınız her hayrı bilir…’’ buyurmuştur. Bu ilâhî beyanla Yaratan maddi durumu iyi olanların muhtaç olanlara yardım etmeleri gerektiğini vurgulamıştır. Bununla beraber Hz. Peygamber’in (sav) “Müminler birbirine merhamet etmekte, birbirlerini sevmekte ve birbirlerini korumakta bir vücudun organları gibidirler. Vücudun herhangi bir organı ağrıdığında tüm vücut bundan nasıl rahatsız olursa bir müminde sıkıntı içinde bulunduğunda, diğer müminler onun sıkıntısını paylaşırlar, derdiyle dertlenirler, üzüntüsüyle üzülürler.’’ buyurmuştur. Sonuç olarak Yüce Allah insanlık için birçok nimet vermiştir. Allah’ın bize verdiği nimetleri yoksullarla paylaşıp onlarla ilgilenmeliyiz. Hem bu sayede yardımlaşma ve dayanışmayı arttırırız hem de Allah’ın rızasını kazanmış oluruz.

Elif Bilge ÇİÇEK