Biz Kimiz?

Abone Ol

İnsanın kendi kendisini anlatması ya da anlatmak zorunda kalması kadar zor bir şey yoktur herhalde. Ancak kendisiyle ilgili en doğru bilgi yine kendisindedir. Bundan dolayı ilk ağızdan kim olduğumuzu, nerden geldiğimizi nereye gitmek istediğimizi izah edelim istiyorum.

Twitter, Facebook gibi sosyal medya haberleri ile yola çıkmak, oradaki çarpık, asılsız, hakaretâmiz hatta hak gaspının had safhada bulunduğu yazılarla insan onurunu fütursuzca ayaklar altına almak, günümüz Müslümanlarının düştüğü en büyük yanlışlardan birisidir. Bu yanlışa maalesef Diriliş Postası Gazetesi için de düşülmüş, haksız itham/karalama yapılmıştır.

Bunların hiçbirisini önemsemiyoruz. Zira biz hiçbir kimseye veya kuruma bağlı, bağımlı veya güdümlü değiliz. Hiç kimsenin parasını pulunu almadık, hortumundan beslenmedik.

Ben şahsen bu kurumda Genel Müdür sıfatıyla sermayenin temsilcisi konumundayım. Aynı zamanda haftada iki kez bu köşede siz değerli okuyucularımızla fikirlerimi paylaşmaya çalışıyorum. Kurumun tüzel temsilcisi olmam hasebiyle kafalardaki soru işaretlerini ortadan kaldırmak, bu köşeye ve bendenize düştü. Aslında tanıtım videomuzun ilk cümlesinde gazetemizin sermaye ve kaynağını ilan etmiştik. Diriliş Postası Gazetesi’nin neşvünemâ özeti: Türkiye’nin ekonomi omurgası olan KOBİ’lerden birisi denilebilecek ebatta bir işletme (Akyıldız Gazetecilik Matbaacılık) kendi gücü nispetinde çok da abartılmayacak bir işe girdi.

Zira Ayrıntılı Haber isimli İstanbul Bölgesi kapsamında dağıtım yapan bir gazetemiz zaten vardı. 38 yıldır yayın hayatında olan bu gazetenin son 26 yılı bizim kurumumuzda yayın hayatına devam etti. Temeli olan, kökü sağlam bir yayın organı iken dağıtım alanını genişletelim, ulusal boyutta yayın yapan bir gazete olalım, diye karar aldık. Bu kararı alışımızın ardından yaklaşık 3 yıl geçti. Ancak bir türlü cesaret edemiyorduk. Zira bizi destekleyen, bize paralar akıtan güçlü bir sermaye yoktu. Olsun da istemiyorduk. Biz böyle olduğumuz için de bizim gibi düşünen, hayatı bizim gördüğümüz taraftan gören birisiyle yayın hayatında olmamız gerekiyordu. Bu kişiyi bulana kadar da cesaret edemedik işin aslı. Hakan Albayrak ağabeyim serbest kalınca onunla çalışalım dedik. İkna etmek için elimden gelenin fazlasını yapmam gereken birisiydi. Zor ikna ettim.

Ayrıca iki yerel gazetesinden (Ayrıntılı Haber ve Türkiye’de Vakit) birisini ulusal yapan sermaye sahibinin bizden tek arzusu; ‘Bu gazetede İslam’a muhalif bir şey yayınlanmaması’ idi. Bu, işe bakışımızdaki mihenk noktasını ifade eder.

Ulusal bir gazete için 140 kişilik bir kadro olmazsa olmaz, çıkaramazsınız denildi. Bu iş için milyon dolarlar yatırmak gerekli, dünyaca reklam yapmak gerekli denildi. 10-15 kişiyle yola çıktık, her birimiz 10 kişilik çalıştık. Ekipteki samimiyet ve heyecan Seyit Onbaşı’nın motivasyonunu idrakimize vesile oldu. Köşemizde alanımız kısıtlı. Daha detaylı bilgi almak isteyen olursa mütevazı ofisimize buyursun gelsin, çayımızı, kahvemizi yudumlarken kendisine merak ettiği tüm detayları, işin nasıl yapılacağını aktaralım.

Yayında gayemiz ve misyonumuz; sadece ve sadece düşündüğümüzü kimseyi kırmadan, halisane bir üslup ile ifade etmek. Temel derdimiz ve kaygı noktamız, ümmetin birlik, dirliğidir. Çatışmalardan nemalanmak bize göre değil. Bizler alnı secdeye değen her müslümanın bir diğeri hakkındaki ileri geri konuşmalarının tamamında geri durduk. Oralardan paparazzi haberler çıkarmadık. “Bir yanlışımı görürseniz beni kılıcınızla doğrultun” diyen Hz. Ömer’in arkadaşları gibi olmaya çalıştık. Bizler sevgimizi dosdoğru ifade ettik. Böyle de devam edeceğiz. Allah’a emanet olun.