Böyle bir dünyada yaşadığım için utanıyorum

Abone Ol

İnsanlık büyük bir imtihandan geçiyor.

Gazze’de insanların bombalar altında ölmesi, sevdiklerini kaybetmesi az gelmiş olacak ki, yaşlıları, kadınları, çocukları, masumları bir de açlıktan ölüme mahkum ettiler.

Bugün, insanlık, utanç verici bir tabloyla yüzleşiyor.

Bir yanda modern çağın tüm imkânları varken, diğer yanda göz göre göre insanlar açlıktan ölüyor.

Bilgiye anında erişebildiğimiz, mesafelerin anlamını yitirdiği bir çağda, bu acının tüm dünyanın gözü önünde yaşanması akıl ve vicdanla bağdaşmaz.

Bütün dünya da buna bakıyorsa, insanlık vicdanını kaybetmiş demektir.

İnanılır gibi değil; bu akıl almaz durum, kalbimize saplanan bir hançer gibi acıtıyor.

Bu sessizlik, sadece acı çekenleri değil, susan herkesin vicdanını bir ömür boyu yaralayacaktır.

Gördüğümüz fotoğraf kareleri ve videolar, göğsünde bir kalp taşıyan, vicdan sahibi hiçbir insanı rahatsız etmemesi mümkün değil.

Oysaki vicdan, insanı insan yapan yegâne unsurdur.

Vicdan, insanın iç sesi, doğru ile yanlışı ayırt etme yeteneğidir.

İnsan vicdansızlaştı mı, ne adına, ne şekilde olursa olsun, nasıl insanlıktan çıktığını, nasıl bir kıyım makinesine dönüştüğünü rahatlıkla görebiliyoruz.

Merhametten, şefkatten ve insanlıktan nasibini almayanlar, masumları hedef almakta bir beis görmüyor.

Onların acımasızlığı, sadece masum canları değil, aynı zamanda insanlığın tüm değerlerini de öldürüyor.

İnsanlık, bu değerlerin yok oluşuyla birlikte kendi sonunu hazırlıyor; çünkü ahlaki ve insani değerlerden yoksun bir medeniyetin ayakta kalması mümkün değildir.

Bu durum, bizlere insanlığın en büyük sınavını yaşatıyor.

Böylesi bir zulüm karşısında sessiz kalmak, susmak, bu suça ortak olmak demektir.

Dilsiz şeytan olmak, vicdanın sesine kulak tıkamaktır.

Böylesi bir dünyada yaşadığım için utanıyorum.

İnsanların fütursuzca öldürüldükleri, aç bırakıldıkları bir dünyada yaşamak ağırlaşıyor, vicdanın omuzlarına taşınmaz yük biniyor.

Tarih, bu zulme seyirci kalanları da yazacaktır; çünkü zalimin zulmü kadar, mazlumun yanında yer almayanların suskunluğu da tarihin kara sayfalarında yer alacaktır.

Yüreklerdeki bu sızı dinmedikçe, vicdanlar harekete geçmedikçe, bu utanç bitmeyecek.

Zira susmayan, haykıran, vicdanın sesine kulak verenler olduğu müddetçe, insanlık onurunu diri tutma mücadelesi de devam edecektir.

Yüce yaratıcıdan tek temennimiz, bizleri bu sızının dindirilmesi için sessiz kalanlardan eylememesidir.