Bu defteri artık kapatalım

Abone Ol

Arif Nihat Asya denilince aklımıza ‘Bayrak’ şiiri gelir. Hemen içimizden “Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü…”diye söylemeye başlarız. Şairin birçok şiiri vardır ama bu şiiri milli duygularımıza hitap ettiği için milyonlarca insanın ezberindedir. Üstadın naatı da en bilinenler arasındadır. Daha önce okumayanlara ısrarla tavsiye ederim.

Şairin bir şiiri daha vardır ki; beni derinden etkilemiştir. O şiir; Ağıt şiiridir. Her okuyan farklı anlamlar çıkarabilir ve başka dizelerini zihninde ön plana alabilir. Benim için öne çıkan dizeler ise şunlardır;

Şu yakın suların

Kolu neden bükülmez

Fırat niçin, Dicle niçin, Aras niçin

Benden doğar, bana dökülmez?

Yukarıda alıntı yaptığım dizeler şiirin bütünselliği açısından belki benim aşağıda ki düşüncemi tam olarak desteklemeyebilir. Fakat doğrusu hangi cümleler daha iyi anlatır bilemedim.

***

İnsan kaynağı açısından belki de Avrupa’nın en güçlüsü durumundayız. Hatta genç nüfus söz konusu olduğunda en ilerisiyiz. Yıllarca bununla gururlanıp durduk. Fakat bir gerçeği es geçiyoruz. Bu genç neslin ne kadarı bu topraklara gönülden bağlı? Orantıya vursalar yüzde kaçı bir fırsat doğduğunda Avrupa’ya ve ya Amerika’ya yahut başka ülkeye gitmek için can atmaz? Peki neden bu topraklarda doğan, bu topraklarda büyüyen gençlerin hayallerini ecnebi memleketleri süslüyor? Sadece iyi bir eğitim, birkaç ülke gezip görme olarak cevaplayamayız bu soruyu.

***

Yetkililerin bu kadar iş güç arasında canlarını sıkmak istemem ama bu durum duygusal bir kopuştur. Ülke gençliğinin önemli bir kısmı gelecek planlarını sınır ötesi üzerine kuruyor. Bu duygusal kopuşun nedenleri konusunda uzun uzuna konuşabiliriz. Kimimiz siyasi nedenler sayabilir, kimimiz de ekonomi diyebilir. Hatta çözüm aramak yerine bu gençlere “Çıktıkları kabı beğenmiyorlar” diyen bile olabilir. Akranlarımın bu durumu hakkında benimde çok sayıda tespitim var ama bir birine sarmaş dolaş olan iki tanesi öne çıkıyor. Bunlar; mülakatlar ve nepotizm.

***

Tabi tüm kurum ve komisyonları suçlamak istemem fakat “Ankara’da dayın var mı?” söylentisi bile yetiyor. Olay daha farklı bir noktaya evrilmeden, bu zulüm artık son bulmalı. Özel sektörde kim kimi nereye getirirse getirsin, kamu da herkes eşit şartlarda yarıştığına inanmalı. Devletin kendini elbette sızmalara karşı koruma hakkı vardır. Ama bunun yolu güvenlik soruşturmasıdır. Daha fazla Fırat’ı, Dicle’yi ve Aras’ı başka ülkelere ve emellere kaptırmadan hazır Cumhurbaşkanımız da konuyu gündeme getirmişken, fiziki yeterlilik isteyen mesleklerin spor sınavları dışında, mülakatları tarihin tozlu raflarına kaldırmak için çaba gösterelim. Artık KPSS esaslı veya kurum sınavı esaslı alımlara geçelim.

Arif Nihat Asya merhumun ruhuna Fatiha… Kalın sağlıcakla..