Ünlülere uyuşturucu operasyonu diye medyaya çarşaf çarşaf listeler dağıtıldı. Hatta Ergenekon operasyonları sırasında FETÖ medyasının en bilinen isimlerinden biri olan İsmail Saymaz, gözaltına alınanlardan birinin ismini, gözaltına alınmadan önce sosyal medya hesabından duyurdu. Bunu nereden biliyoruz? Çünkü kendi söyledi. Aynen Türkan Saylan’ın gözaltına alındığı operasyonda olduğu gibi.. Bir kısmını yakından da tanıdığım bu ünlülerden bazıları bırakın uyuşturucuyu, sigara bile içmiyor. Ama o listeler yayınlandığı andan itibaren sanki topluma kötü örnek teşkil eden rol modeller gibi sunuldular.. Hatta bir siyasetçi çıktı ve bu ünlülerin ifadeye davet edildiği operasyon sonrası, “Onlar da siyasi mesajlar vermeseydi” anlamına gelebilecek bir çıkış yaptı. Yani sanki politik duruşları cezalandırılıyormuş gibi bir algı oluşturuldu.. Buna teşne gazeteciler de bu algıya zaman kaybetmeksizin atladılar.. Şimdi gerçekler ortaya çıktığı vakit, bu yaşanan kepazeliği kim, nasıl temizleyecek? “Baktığım zaman bazılarının uyuşturucu etkisi altında konuştuğunu zannediyorum” diyen gazeteciler, yazarlar bu insanlarla nasıl helalleşecek, merak ediyorum…
Bölgesel asgari ücret: Emeğin gerçek değeri
Türkiye bir uçtan bir uca aynı kaderi paylaşsa da aynı şartlarda yaşamıyor. İstanbul’da sabah servise yetişmek için harcanan para, Erzurum’da bir ailenin haftalık mutfak giderine denk düşüyor. Kira, ulaşım, gıda fiyatı… Her şey bölgeden bölgeye değişiyor ama asgari ücret hâlâ tek bir rakam. Bu tablo, adaletin terazisini bozuyor. Çünkü eşit ücret, eşit yaşam anlamına gelmiyor; aksine, bazı şehirlerde çalışanı yoksullaştırıyor, bazı bölgelerde ise işvereni üretimden caydırıyor.
İşte MÜSİAD Başkanı Burhan Özdemir’in önerdiği bölgesel asgari ücret sistemi, bu dengeyi yeniden kurabilecek tarihi bir adım niteliğinde. Bu model öyle yabancı da değil; Türkiye, 1960’lı ve 70’li yıllarda benzer bir uygulamayı zaten denemişti. O dönemde, “bölgesel ücret komisyonları” illerin ekonomik koşullarına göre farklı oranlar belirliyor, Doğu’da yatırımı, Batı’da üretimi canlı tutuyordu. Sonuç: Hem istihdam artıyor hem de küçük şehirler, büyük kentlere göç baskısından kurtuluyordu.
Bugün yeniden aynı eşiğe geldik. Çünkü artık Ankara’daki, Van’daki, Bursa’daki işveren aynı maliyetle işçi çalıştıramıyor. Bölgesel asgari ücret, işverene nefes, çalışana da adalet getirir. Ucuz işgücü değil; bölgesine göre adil ücret demektir bu. Üstelik devletin elinde bu veriyi destekleyecek tüm mekanizmalar var: TÜİK’in bölgesel fiyat endeksleri, SGK’nın istihdam kayıtları, ticaret odalarının saha verileri… Hepsi bu sistemi günümüz şartlarına uygun şekilde yeniden kurmak için hazır.
Bu teklif, kulağa teknik bir reform gibi gelebilir ama aslında bir emek adaleti manifestosudur. Çünkü mesele sadece maaş bordrosundaki rakam değil; emeğin, alın terinin, geçimin hakkını bölgesine göre teslim etmektir. Bugün bu modeli tartışmak, yarın milyonların hayatını değiştirmek anlamına gelir.
Kısacası, Burhan Özdemir’in bu çağrısı yalnızca ekonomiye değil, vicdana da hitap ediyor. Emeğin coğrafyasını tanıyan bir ücret sistemiyle Türkiye hem adil, hem üretken, hem de umutlu bir ülke olabilir.
Dikkat edin; bu sadece işverenin değil, sizin hakkınızı savunan bir teklif.
“Belediye mi ajans mı?”
Ankara Büyükşehir Belediyesi’yle ilgili başlatılan soruşturma, Türkiye’deki bir çarpıklığı yeniden gündeme taşıdı:
Belediyeler artık hizmet kurumu değil, adeta etkinlik şirketine dönüşmüş durumda.
Her hafta bir konser, bir festival, bir söyleşi, bir panel…
Afişler, ışıklar, sahneler…
Ama aynı şehirde yollar delik, sokaklar karanlık, altyapı çökmüş.
Halkın parasını bu şovlara dökmek “kültür hizmeti” değil, kamu israfıdır.
Belediyenin görevi konser düzenlemek değil, çukuru kapatmaktır.
Festival değil, su hattıdır; panel değil, pazar yeridir.
Bu işler özel sektörün, sponsorların, kültür piyasasının işidir.
Arz-talep dengesi neyi kaldırıyorsa onu yapsınlar.
Ama vatandaşın vergisiyle sanatçı parası ödenmez.
“Belediyecilik” sahne kurmak değil, şehir kurmaktır.
Artık herkes yerini bilsin:
Belediyeler belediyecilik yapsın, özel sektör eğlenceyi üstlensin.
Çünkü her belediye konseri, ertelenmiş bir asfalt;
her festival, yapılmamış bir sosyal yardımdır.