Ekranların en çok seyredilen dizilerinden biri olan Kuruluş Osman’da heyecanlı anlar yaşanıyor. Atv ekranlarında yayınlanan ekranların reyting rekortmeni dizisi Kuruluş Osman’da Osman Bey ile Moğol Komutanı Balgay ile arasında sık sık gündeme gelen Cengiz Han’ın yasaları seyirciler tarafından araştırılıyor. Peki, Cengiz Han kimdir? Cengiz Han’ın yasaları nedir? Kuruluş Osman Cengiz Han’ın yasaları nasıl? Bu soruların cevabı haberimizde…
Büyük Moğol Hakanı Cengiz Han’ı duymayanınız yoktur. Zira dünyanın en büyük ve acımasız devletlerinden birini kurmuş ve kurduğu bu kanlı düzenin etkisi uzun dönemler boyunca devam etmiştir. Öyle ki, gerek Harezmşahlar, gerek Türkiye Selçukluları, gerekse Abbasiler gibi pek çok devlet, Cengiz Han’ın soyundan gelenler tarafından yerle yeksan edilmişlerdir.
Belli bir yetişkinliğe eriştikten sonra, hem Merkitlerden intikamını alıp hem de tüm dağınık Moğol Boyları’nı birleştirmeyi başararak güçlü bir devlet kuran Timuçin’e “Cengiz Han” ünvanı verilir. Cengiz Han, doğuda gün doğusundan batıda gün batısına kadar tüm kavim ve kabilelere diz çöktürmek için zalim bir yönetim anlayışı benimseyip, birbirinden çok farklı olan ırkları hâkimiyeti altında sorunsuzca tutabilmek için “Cengiz Yasaları” denilen yasaları koyar. Bu yasalar, asırlar boyunca –hatta Emir Timur döneminde bile uygulayacak ve Orta Asya’nın en önemli hukuku hâline gelecektir.
Cengiz Han’ın yasaları nelerdir?
Cengiz Han’ın yasaları özetle şöyledir:
*Her kim zina ederse, kim olduğuna ve evli olup olmadığına bakılmaksızın idam edilir.
*Bütün dinlere saygı gösterilecek, aralarından ayrım yapılmayacak. Cengiz Han, bütün bu emirlerini tanrıya inanılması için verir.
*Kasten yalan söyleyen, sihirbazlıkla uğraşan yahut başkasının hareketlerini tecessüs eden, kavga etmekte olan iki şahıs arasına girerek onlardan birine yardım edenlerin cezası da ölümdür.
*Kaçan bir esiri yakalayan ama sahibine iade etmeyen kişi ölümle cezalandırılır.
*Hiçbirini diğerine tercih etmeksizin bütün dinlere hürmet edilecektir.
*İçkiden bütün bütün vazgeçemeyen ayda üç defa sarhoş olabilir. Üç defadan fazla sarhoş olan suçludur.
*Üç defa başkalarından mal alıp, üç defa iflâs eden de üçüncü defa iflastan sonra ölüm cezası ile cezalandırılır.
* Suya yahut küpe su döken (işeyen) keza ölüme mahkûm olur.
*Bir harp esirine, esir edenin müsaadesi olmaksızın yiyecek veya giyim veren de ölüme mahkûm olur.
*Kaçan bir esiri veya harp tutsağım eline geçirip de sahibine iade etmeyen dahi ölümle cezalandırılır.
* Bir hayvanı kesmek isteyen, onun ayaklarım bağlayıp karnım yardıktan sonra yüreğini el ile sıkarak öldürmelidir. Ancak bu tarzda öldürülen hayvanın eti yenilebilir
.
*Savaş zamanında veyahut çekilme esnasında birinin yükünün veyahut yükünden yay gibi herhangi bir nesnenin düştüğünü gören, arkadan gelen atlı derhal atından inerek o şeyi kaldırmalı ve sahibine teslim etmelidir. Atından inmeyen, inip düşen şeyi aldıktan sonra o şeyi sahibine iade etmeyen ölüm cezası ile cezalandırılır.
*Başkası tarafından sunulmuş bir yemeği, bu yemekten evvelâ sunan kendisi yemedikçe, yememeyi emretmiştir. Sunan emir, sunulmuş esir olsa dahi bu kanun caridir. Yemek zamanında hazır bulunan bir adamın önünde ona yemeğe davet etmeksizin yemeği menetmiştir.
*Bir defa giyilmiş, eskimiş bir elbiseyi yıkayıp tekrar giymeyi da menetmiştir.
*Çengiz suya el sokmamayı menetmiş, su almak için bir kap kullanmayı emretmiştir.
Liste böylece uzayıp gitmektedir ama bu yasalardan bir tanesi vardır ki pek çok kişi neden konulduğunu anlamamıştır. O yasa; “Gök gürlerken nehre, dereye girmek yasaktır.”
Bu yasa size biraz tuhaf gelmiş olabilir ama bu yasanın altında yatan çok ilginç bir gerçek vardır.
Cengiz Yasaları içinde böyle bir yasanın bulunmasının sebebi, Moğollar’daki bir bâtıl inanışı yıkmak içindir. Zira Moğollar, savaş sırasında eğer gök gürlerse Tanrıların kendilerine öfkelendiklerini düşünüyorlar, düşmandan kaçıp, ilk iş olarak bir dere ya da nehre atlayıp, sözümona Tanrıların gazabından kurtuluyorlardı. Ancak bu durum, savaş meydanlarında büyük bozgunları netice verdiği için Cengiz Han bu işi yasaklamış ve yasalarının içine bu ilginç maddeyi de koymuştur.
Kuruluş Osman’da Moğol Komutan Balgay’ı Yurdaer Okur canlandırıyor.
Cengiz Han kimdir?
Cengiz Han (Cenghis Khan, Çinggis Haan ya da doğum adıyla Temuçin (anlamı: demirci), Moğolca: Чингис Хаан ya da “Tengiz” (anlamı: deniz), d. 1162 – ö. 18 Ağustos 1227), Moğol komutan, hükümdar ve Moğol İmparatorluğu’nun kurucusudur. Cengiz Han, 13. Yüzyılın başında Orta Asya’daki tüm göçebe bozkır kavimlerini birleştirerek bir ulus haline getirdi ve o ulusu Moğol siyasi kimliği çatısı altında topladı.
Dünya tarihinin en büyük askeri liderlerinden biri olarak kabul edilen Cengiz Han, hükümdarlığı döneminde 1206-1227 arasında Kuzey Çin’deki Batı Xia ve Jin Hanedanı, Türkistan’daki Kara Hıtay, Maveraünnehir, Harezm, Horasan ve İran’daki Harzemşahlar ile Kafkasya’da Gürcüler, Deşt-i Kıpçak’taki Rus Knezlikleri ve Kıpçaklar ile İdil Bulgarları üzerine gerçekleştirilen seferler sonucunda Pasifik Okyanusu’ndan Hazar Denizi’ne ve Karadeniz’in kuzeyine kadar uzanan bir imparatorluk kurdu.
Bozkır geleneğinden gelen onlu teşkilatı kullanarak Meritokratik (liyâkata bağlı) bir ordu meydana getiren Cengiz Han’ın büyük bir asker olarak ün kazanmasının temelinde, kurduğu posta teşkilatı ve casus ağı ile istihbarat sanatına verdiği büyük değer önemli bir yer tutar. Seferleri sonucunda, pek çok şehir tahrip olmuş ve milyonlarca insan da katledilmişti ancak Cengiz Han Yasası adı ile metinleştirilen kurallar ile işkenceyi yasaklayıp, zanaatkarlar, doktorlar, belli bilgi becerisi olan eğitimli kişiler ve her dinden din adamlarına, hangi milletten olursa olsun aralarında bir ayrım yapılmaksızın saygı gösterilmesi ve vergiden muaf tutulmalarını kanunlaştırmıştır Cengiz Han, halkının yazıya sahip olmasını sağlamak için Uygurlardan önemli bahşıları başkenti Karakurum’a çağırmış ve Moğolca için Uygur alfabesini uyarlatarak bunu çocuklarına da öğretmesini istemiştir.
1227 yılında Kuzey Çin’deki Tangutlar üzerine çıktığı sefer esnasında rahatsızlanarak hayatını kaybetti. Kurmuş olduğu imparatorluk günümüzde Rusya hariç tüm ülkelerden daha geniş topraklar üzerine yayılmış vaziyette olup ölümünden sonra, oğulları ve torunları döneminde daha da genişleyerek, insanlık tarihinin gördüğü bitişik sınırlara sahip en büyük imparatorluk haline geldi.