Pek çoğumuz sabah aynaya bakarken ilk kırışığı, ilk lekeyi, ilk yorgunluğu ararız. Göz altı morlukları mı belirginleşmiş, cilt mi kurumuş, saçlar mı matlaşmış… Bunlar sabahın ilk değerlendirmesidir çoğu zaman. Ancak ne gariptir ki, kimse aynada ruhunun yorgunluğunu göremez. Halbuki bazen beden değil, en çok da ruh yorulur. Ve işin ironik tarafı, cildimize sürdüğümüz kremlerin içeriğini ezbere sayarken, kalbimizde ne eksik, zihnimizde ne ağır taşıyoruz, bilemeyiz.
Kişisel bakım sadece dış görünüşle sınırlı olduğunda eksik kalır. Elbette kendimize özen göstermek önemlidir, ancak o özenin merkezinde yalnızca yüzeysel görünüş varsa, asıl ihtiyaç gözden kaçar. Zihin ve ruh bakımı da en az bir serum kadar gereklidir. Çünkü gerçek yorgunluk bazen gece geç yatmaktan değil, sürekli susmaktan, duygularını içine atmaktan, anlaşılmamaktan gelir.
Bir nemlendirici kadar etkili olan şey belki de derin bir nefes almaktır. İçimize çektiğimiz, gerçekten farkında olarak aldığımız bir nefes… Belki de gün içinde sadece beş dakika kendimizle baş başa kalmak, dijital gürültüyü kapatıp iç sesimizi dinlemek en iyi bakım yöntemidir. Duygularımızı bastırmak yerine kabul etmek, yalnız kalmaktan korkmamak, ihtiyaç duyduğumuzda yardım istemek... Bunlar da birer kişisel bakım ritüelidir, hem de en etkili olanından.
Modern yaşam bize sürekli “güzel görünmelisin” derken, “iyi hissetmelisin” demeyi unutuyor. Oysa güzellik yalnızca aynada değil; gece uykusunda, sabah sessizliğinde, içten gelen bir tebessümde gizlidir. Kendiyle barışık olmanın, iç huzurla yaşamanın yüz hatlarında bıraktığı o derinlik, hiçbir estetikle taklit edilemez. Bu yüzden kendimizi sadece kremle değil, şefkatle de sarmalayalım. Ruhumuzu duymaya cesaret edelim. Çünkü ruhu dinlemeyen bir bakım, sadece bir kabuktur.
Ve unutmayalım: Cilt dışımızı korur ama ruh içimizi taşır. Işıltılı bir tenin ardında solmuş bir kalp varsa, hiçbir kozmetik o boşluğu dolduramaz. Belki de bu yüzden bazen en iyi maske, bir dostla edilen derin bir sohbet; en iyi serum, gönülden bir kahkahadır. Gerçek bakım, insanın kendine dürüstçe “Ben nasılım?” diye sormasıyla başlar. Çünkü bazen soyunması gereken sadece cilt değil, yüklerle dolu bir ruh da olabilir.