Cühela fışkıracak interneti sıksan, cühela!

Abone Ol

Ağabeyim Eyüp Gökhan Özekin’e “IŞİD’çi-Kaide’ci” balçığı sürmek isteyenler; özünde AK Parti’nin milletvekili adaylarını hedef alan ve Paralel tayfa, iflah olmaz Kemalistler ve Türk’ün de Kürt’ün de Ulusalcısından oluşan koalisyonun mensuplarıydı. Ciddi, planlı ve kapsamlı bir saldırının parçasıydı bu taarruz.

Bu taarruza alet olan çoğunluksa Gezi tantanasıyla kendilerini gösteren ve adına “Y Kuşağı” dedikleri gençlerden oluşuyordu. Benim değinmek istediğim nokta burası.

Sancaktar dergisinin tanıtımı için 2012 sonunda yaptığımız bir videodan yola çıktılar. Hayatları internette bilmem kaç harften oluşan bir dünyada geçtiği için hani öve öve bitiremedikleri, ballandıra ballandıra sundukları “görsel çağda” yaşadığımız için, elbette ki Eyüp Gökhan ağabeyin ya da genel olarak Sancaktar’ın, IŞİD-Kaide çizgisini kesinkes reddeden metinlerini okumuş olmalarını, okuyacak olmalarını bekleyemezdik. Ortada tam onlara, “Y Kuşağı”na göre, kısa, ironik, esprili (“şakalı” değil, “esprili”) ve anlaşılır bir video vardı.

Peki, taarruza başlamadan önce videoyu izlemişler miydi? Hayır!

Taarruz esnasında, “Yahu hakikaten neymiş bu?” deyip baktılar mı? Hayır!

Aleyhlerinde hukuk ve ceza davaları gündeme gelip de apar topar geri adım attıktan sonra izlemiş olabilirler mi? Ona da hayır!

Şöyle zekiymiş, böyle espriliymiş, aman da aman ne kültürlüymüş dedikleri “Y Kuşağı”nın hali bu.

Tabii “Y Kuşağı” derken, sadece Gezi tarafındakileri kastetmiyorum. Dün Gezi’ye karşı duran, bugün Eyüp Gökhan ağabeyin yanında yer alan çocukların da ekseriyetinin, o videoyu şu ana kadar izlediklerini sanmıyorum.

Video bir tarafa o videodan alınan ekran görüntüsüne bakmak bile bu çocuklar için lüks. Saldıranlar ya da savunanlar arasında; elimizde tuttuğumuz dergiyi, kalemi ya da dizüstü bilgisayarı fark eden görmedim mesela. Saldıranlar da bilmiyorlardı Nusret Cephesi’nin ya da IŞİD’in flamasını, savunanlar da…

Tam anlamıyla “Mevzu var, koşun” vaziyeti. -Bu vaziyet bünyesinde muteber bir samimiyeti barındırır; ama mevzunun hali, samimiyetin etrafına örülen donanımla doğrudan alakalıdır.

Başta dediğim gibi evet, AK Parti adaylarına dönük ciddi, planlı ve kapsamlı saldırının bir parçası bugünkü. Dün de benzerleri rahmetli Erbakan Hoca ile rahmetli Muhsin Bey’in etrafındakilere dönüktü. Yarın da devam edecek. Fakat hangi mevzu olursa olsun, saman alevi gibi parlayıp sönen, dünyanın en cesur adamı pozundayken birden pısırıklaşıp küçülen, paçalarından akan cehaletin histeriden histeriye sürüklediği, kim olduğunu da ne istediğini de bilmeyen bu “Y Kuşağı” yüzünden endişeliyim. Çünkü dün ve bugün bu mücadelenin tarafları -istisnalar müstesna- şiir okuyan, film izleyen, dostluğa önem veren, hayatın içinden insanlardı.

Fakat yarınki mücadelenin tarafları tepeden tırnağa “Y Kuşağı’ndan” oluşacak. Hayatları birkaç kabloya bağlı, ne için vurduğunu bilmeyen, kimi savunduğunu önemsemeyen, renkli ama zevksiz, kokusuz, ruhsuz bir nesil geliyor!