Devlet Bahçeli siyah beyaz renkleri sever ”yeşil” nerden çıktı ?

Abone Ol

Değerli dostlar ,değerli okuyucular;

Türkiye, “Terörsüz Türkiye” başlığı altında yeni ve kritik bir güvenlik–siyaset sürecinden geçerken, kamuoyunda dikkat çeken bazı sembolik çıkışlar ve tarihsel çağrışımlar yeniden gündeme gelmiştir. Bunların başında, 1990’lı yılların en tartışmalı figürlerinden biri olan ve kamuoyunda “Yeşil” kod adıyla bilinen Mahmut Yıldırım isminin tekrar dolaşıma sokulması gelmektedir. Özellikle deneyimli gazeteci Saygı Öztürk’ün, kendisini “Ben Yeşil’im” diyerek arayan bir kişi olduğunu açıklaması, doğal olarak şu soruları beraberinde getirmiştir:
Bu ne anlama gelmektedir?
Neden şimdi?
Kime mesaj verilmektedir?
Devlet ne söylemek istemektedir?

Bu soruların cevabı, meseleyi ne komplo diliyle abartmakta ne de yüzeysel bir tesadüf olarak küçümsemekte yatmaktadır. Aksine, bu tür semboller Türkiye siyasal tarihinde her zaman kontrollü ve bilinçli mesaj araçları olarak kullanılmıştır.

“Yeşil” Bir Kişi Değil, Bir Hafızadır

Öncelikle netleştirilmesi gereken temel nokta şudur:
Bugün “Yeşil” isminin yeniden dolaşıma sokulması, Mahmut Yıldırım’ın fiilen ortaya çıktığı ya da sahaya indiği anlamına gelmemektedir. “Yeşil”, artık bir kişiden çok bir dönemin, bir yöntem setinin ve bir sert devlet refleksinin sembolüdür.

1990’lı yıllarda devlet–terör çatışmasının en sert yaşandığı dönemde, hukukun sınırlarını zorlayan güvenlik refleksleri kamuoyunda “derin devlet” kavramı etrafında şekillenmiş, Yeşil ismi de bu dönemin hafızasına kazınmıştır. Dolayısıyla bugün bu ismin anılması, fiilî bir operasyonun değil, tarihsel bir hatırlatmanın işaretidir.

Saygı Öztürk’e Gelen Telefon: Neden O, Neden Şimdi?

Saygı Öztürk’ün bu mesajı açıklaması tesadüf değildir. Öztürk, Türkiye’de devlet hafızasını, güvenlik bürokrasisini ve kriz dönemlerini yakından bilen; söyledikleri magazin olarak geçiştirilemeyen bir isimdir. Bu nedenle mesajın ona ulaşması, aslında mesajın ciddiye alınması istenildiğini göstermektedir.

Burada verilen mesaj açıktır:
Bu bir bireysel tehdit, bir operasyon sinyali ya da karanlık bir dönüş ilanı değildir. Bu, psikolojik ve sembolik bir iletişimdir.

Neden Terörsüz Türkiye Sürecinde?

Asıl kritik soru şudur:
Neden bu sembol, tam da “Terörsüz Türkiye” süreci devam ederken hatırlatılmaktadır?

Bu tür süreçlerde genellikle üç farklı kesimde tedirginlik oluşur:
1. Sürecin başarısız olmasını isteyenler
2. Sürecin devleti zayıflattığını düşünen güvenlikçi refleksler
3. Sürecin sonunda güç kaybedecek siyasi ve bürokratik aktörler

Bu bağlamda “Yeşil” sembolünün dolaşıma sokulması, bir sertleşme ilanı değil; tam tersine bir denge mesajıdır. Devlet, “Bu süreci yürütüyorum çünkü tercih ediyorum; mecbur olduğum için değil” demektedir.

Başka bir ifadeyle verilen mesaj şudur:

“Devlet yumuşamış değildir.
Sert hafızasını kaybetmiş değildir.
Bu süreç bir zayıflık değil, bilinçli bir tercihtir.”

Bu Bir Darbe ya da Operasyon Sinyali mi?

Hayır.
Eğer gerçekten bir sertleşme, güvenlikçi dönüş ya da karanlık bir operasyon hazırlığı olsaydı:
• Bu tür semboller kamuoyuna açık şekilde dolaşıma sokulmazdı.
• Sessizlik hâkim olurdu.
• Kurumlar konuşur, semboller değil.
• Sokakta değil, sahada hissedilirdi.

Bugün yaşanan şey, fiilî değil söylemsel bir sınır çizimidir.

Kime Mesaj Veriliyor?

Bu mesaj tek bir adrese gönderilmemiştir. Çok katmanlıdır:
• Süreci sabote etmeye çalışanlara:
“Devletin sabrı sınırsız değildir.”
• Devlet zayıflıyor algısı oluşturmaya çalışanlara:
“Devlet hâlâ bütün araçlara sahiptir.”
• Süreci yürüten aktörlere:
“Kontrol sizde ama sınırlar nettir.”

Bu yönüyle mesaj hem dışarıya hem içeriye yöneliktir.

Sonuç: Alarm Değil, Hatırlatma

Türkiye siyasal tarihinde büyük kırılmalar çoğu zaman sessizlikle gelir; semboller ise genellikle denge kurmak için kullanılır. Bugün “Yeşil” isminin hatırlatılması, bir kaosun, darbenin ya da karanlık bir dönemin habercisi değildir.

Bu, devletin kendi hafızasını hatırlatarak verdiği net ama kontrollü bir mesajdır:

“Süreç devam ediyor, kontrol bizde.
Kimse sınırları zorlamasın.”

Dolayısıyla bu gelişme paniğe değil, soğukkanlı bir okumaya ihtiyaç duymaktadır. Türkiye şu anda bir alarm durumunda değil; bir denge sürecindedir.Sürecin baş mimarı Devlet Bey siyah beyaz renkleri sever ,
Teörsüz Türkiye projesi ile beyaz bayrağı çekmiştir ,siyah bayrak her daim çekmecesinde durur .Devlet işini bilir değerli dostlar.Devlet taviz vermez ,Devlet zaifiyet göstermez .
İçiniz rahat olsun .Devlet’e güvenin.

Değerli dostlar ,
Son sözüm değişmez ,
Allah vatana millete zeval vermesin.
Vesselam …