Dindarların Kürt sorununa bakışı: Helalleşme

Abone Ol

Dolmabahçe’de hükümet yetkilileri ve Kürt tarafının barışa dönük ortak açıklamasının hemen ardından birçok yerde sürece destek vermek için toplantılar düzenlendi. 7 Mart 2015 tarihinde Ankara’da “Barış Süreci ve Birlikte Yaşam: Yüzleşme, Uzlaşma ve Helalleşme” konulu sempozyum, dindar kesimlerin sürece bakışı açısından oldukça önemli, bu nedenle sempozyumdaki sonuç metnine önemli katkı sağlaması açısından paylaşayım;

Kürt sorununun çözümüne dönük hükümet ve HDP tarafından gerçekleştirilen ortak açıklama, topluma yeni bir umut olmuştur. Konferans katılımcıları olarak Kürt sorununda yüzleşme olmadan uzlaşma, uzlaşma olmadan da helalleşmenin yaşanmasının oldukça güç olduğunun farkındayız. Bu bağlamda; insan şahsiyet ve onuruna yakışmayan bütün red, inkar, asimilasyon ve baskı politikaları ile tek tipçi anlayış ve yaklaşımlar barışa hizmet etmekten uzaktır. Bu kapsamda toplumun tüm kesimlerini dinsel, etnik, mezhep, renk, cinsiyet veya ideolojik olarak ayrıştırmayan yasal zeminde de vucüt bulması için herkesin üzerine düşen sorumluluk ve anlayışla hareket etmesi barışın tesisi için önem kazanmıştır

Ümmet şuurunun ve ümmet anlayışının tüm toplumsal kesimlerin kendi değerlerinde yaşaması için önemli bir çatı olduğu; ulus devlet mantığı, örgütlenmesi ve yapılanmalarının ortaya çıkmasıyla beraber çatışmalar, ayrıştırmalar ve ötekileştirme politakaları hayata geçmiştir. Ümmetin yaşadığı topraklarda çıkan krizlerin çözümü için yeniden ümmet olma bilinci ve anlayışının geliştirilmesi gerekmektedir

Bölgede yaşayan herkesin, eşitlik, adalet ve kardeşlik hukukunu koruyan, yeni, katılımcı, demokratik ve sivil bir anayasanın yapımı sürecine doğrudan katılımlarını sağlayan mekanizmaların geliştirilmesi şarttır.

Barış sürecinin sağlıklı bir zeminde yürütülebilmesi ve toplumsal beklentileri karşılayabilmesi için; silahların değil, siyasetin konuştuğu sivil bir ortamın ivedilikle tüm taraflarca tesisi bir zarurettir. Halk, siyasal partiler, cemaatler, bölgedeki bürokrasiyi yürütenler, STK’lar ve bölgenin kanaat liderleri sokaklarda ve dağlarda silah sesleri yerine demokratik ve katılımcı bir anlayışla sürece sahip çıkmalıdır

Bölgede yaşayan tüm unsurların kendi renkleriyle var olması bölgenin vazgeçelemez temel yapı taşıdır. Barış süreci, bölgedeki toplumsal kesimlerden herhangi birinin bile aleyhine olmayacak şekilde tüm unsurların hassasiyetleri dikkate alınarak yürütülmelidir.

Kürtçe dil tartışmaları bağlamında tarihi medreselerin bölgede sürdürdüğü eğitimin önemli bir misyona sahip olduğu göz önünde bulundurularak Kürtçe dilinde eğitim sorunlarının aşılmasında medrese eğitimleri referans olarak önerilmektedir

Bölgedeki ortak acılarla yüzleşerek bu acıların bir daha yaşanmaması için gerekli adımların atılması, ardından bir uzlaşı sürecinin gerçekleştirilerek barış yolunda helalleşmenin sağlanması gerekmektedir.

Gerek bu hafta sonu Ankara’da gerek Diyarbakır’da yapılan çalışmalar, dindar kesimin görüşlerini aktarması açısından son derece önemli. Son dönemlerde İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından kamuoyuyla paylaşılan ve dindar kesimin önünü açan cesur rapor sonrası dindar kesimin sesini sulh yolunda yükseltmesi oldukça mühimdir.

Barışın ve çözümün esas sahibi millettir. Niyet hayır akibet hayır olur inşallah…