Diyarbakır yüzde 13 getirdi, Suruç yüzde…?!

Abone Ol

Öncelikle Suruç’ta teröre kurban gidenlerin yakınlarına baş sağlığı diliyorum.

Yaralı olanlara da acil şifalar diliyorum.

Hem katliam sonucu ölenler hem yaralananlar, Türkiye’ye karşı haince ve kurnazca planlanan bir terör saldırısının figüranları ve kurbanları haline getirildi.

Kobani’ye gitmek için Suruç’taki Amara Kültür Merkezi parkında toplanan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyelerinin yanında bir gün önce bulunan HDP milletvekilleri ve yetkilileri, basın açıklaması yapılacağı gün neden toz olup buharlaştılar?!…

Daha önce açıklamalarıyla PKK militanları vasıtasıyla toplumsal olaylara sebep olan Selahattin Demirtaş yine benzeri bir açıklamayı daha sert ve ayrıştırıcı bölücü bir dille neden yaptı?!…

Bu katliam ve ardından yapılan açıklamaların hemen ardından, Hollanda’dan başlayarak Iğdır, Adıyaman ve İstanbul gibi illerde meydana gelen terör saldırıları ne anlama gelmektedir?!…

‘Bir terör olayı olduğunda, çok kısa bir mantıkla düşünerek kimin işine yaradığına bakacaksınız, kimin işine yarıyorsa terörün adresi odur…’ şeklindeki rahmetli Mahir Kaynak’ın tespitinden hareketle, 7 Haziran seçimlerinde Diyarbakır’da düzenlenen terörle, en iyimser ihtimalle yüzde 8-9 oy alması beklenen HDP, yüzde 13 oyu almasını nasıl sağladıysa, herhangi bir koalisyonda yer alma şansı kalmayan HDP, Suruç’taki bu terör katliamıyla nasıl bir yarar ve fayda elde edecektir?…

Olaydan bir gün önce Cemil Bayık, “halkımız silahlansın” açıklaması yapıyor.

Olayın hemen ardından HDP’liler, koro halinde kendi güvenliklerini sağlamak için silahlanacaklarını açıklıyorlar.

Okullar tatilde olduğu halde ODTÜ’lü öğrenciler, olaydan 1 dakika 28 saniye sonrasında “Suruç’ta katliam var” pankartı açıyorlar.

Olaydan 2 dakika sonra Alman İstihbaratı’nın haber kanalı DPA, haberi dünyaya servis ediyor.

Ortaya koyduğu tavrıyla MHP’nin, kimi iç ve dış güçlerinin de çok arzu ettiği, CHP ile koalisyona AKP’yi nasıl mahkum ettiğini, İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi’nin CHP’yi niçin ziyaret ettiğini ve “CHP’yle koalisyon zorunlu” diye niçin açıklama yaptığını hatırlayınız.

Yapılan son anketlerde, AK Parti’nin yüzde 45’lere varan halk desteğinin arttığının görülmesi ve erken seçim sonucunda muhtemel AK Parti iktidarına karşı alınabilecek en etkili önlemin ne olabileceğini düşünün.

Suruç’ta meydana gelen terör saldırısı sonunda yapılan, özellikle HDP yetkililerinin ve Selahattin Demirtaş’ın açıklamalarını, ulusal ve uluslararası medyadaki yankıları, meydana gelen provakasyonları detaylarına kadar izledim.

Bir siyasi parti olarak HDP ve eş başkanı Selehatin Demirtaş’ın açıklaması doğal olarak şu şekilde olmalıydı: Bu suruç katliamı, Türkiye’ye karşı yapılmış bir terör eylemidir…

Ama malesef, HDP ve eş başkanı böyle bir açıklama yapmadı. Aksine Suruç’taki terör katliamının hedeflerini, amaçlarını destekleyecek açıklamalarda bulundular.

Basit mantık yürüterek, “Suruç’ta meydana gelen katliam, en çok kimin işine yaramaktadır?!…” sorusuna cevap arandığında ortaya şu çıkmaktadır.

1- Küresel güçlerin (İsrail& İngiltere& ABD) ve bölgeyi kaotik ortamda tutmak isteyenlerin (Almanya gibi) işine yaramaktadır…

2- Çok zengin politik bir malzeme sağladığı PKK& HDP ve PYD’nin (YPG) işine yaramaktadır.

3- AK Parti ve CHP koalisyonunu dayatan tekrar erken seçime giderek AK Parti’nin tek başına iktidar olması işine gelmeyen birçok karanlık gücün işine yaramaktadır.

4- Terörden maddi/ manevi ve politik yarar sağlayan tüm dış destekli kavmiyetci güçlerin işine yaramaktadır.

Bu terör saldırısı asla ve kat’a kimin işine yaramaz?!…

Türkiye ve AK Parti’nin işine asla yaramaz

Dolayısıyla Suruç katliamı ardından yapılan çeşitli illerdeki saldırılar, yurt dışındaki Türk temsilcilerine yönelik saldırılar, bunu tescil etmektedir.

Yani bu Suruç katliamından kim fayda sağlıyorsa terörün arkasındaki koalisyon da onlardır…

Olan; ölen ve yaralananlar ile Türkiye ve AK Parti’ye olmuştur ve yazık olmuştur.

HDP, çok büyük bir dış güç koalisyon destekli oyun oynamaktadır.

Bu oyunun oyuncağı haline getirdiği terör ve provokasyon bombası kucağında patladığında yapabileceği bir şey kalmayabilir. Sığınabileceği bir hami de bulamayabilir. Dış güçlerin/ ehli küffara uşaklığın sonu Saddam’ın sonu gibidir.

DEAŞ/IŞİD/PKK/DHKP-C vs. gibi taşeron olarak dış güçlerin kullandığı terör örgütleri, figüran ve asıl suçluları oyun senaristleri ve oyuncularını perdelemek için kullanılmaktadır.

7 Haziran seçimlerinin hemen öncesindeki Diyarbakır ve şu son Suruç katliamı ile ardından meydana getirilen dalga provokasyonlarından büyük bir titizlikle öncelikle Kürt kardeşlerim ibret almalıdır.

Müslüman Kürtler, PKK& HDP& PYD’ye desteklerini hemen çekmelidir.

Amaçlanan şey; Irak ve Suriye gibi bir iç savaş kurbanı Türkiye’dir.

Allah korusun! Böyle bir iç savaş, her şeyin sonu, bir kıyametin başlangıcı olur.

Özetle; Müslüman Kürt kardeşlerim, HDP’nin kiralık zihinlerine kendinizi asla mahkum etmeyin.