Dualar, İbadetler ve Kuantum(1)

Abone Ol

Dua, ibadet ve niyetlerimiz artık fen bilimlerinin konusu haline geldi.  Kuantum göstermektedir ki,  varlık ve içindekiler isteğimize-niyetlerimize cevap verecek şekilde bir matris düzeneği gibi yaratılmışlar.

Kuantum bilimi ile daha açık görüyoruz ki kâinat ve uzay boşluğu  boş olmayıp, “canlı” bir yapıya sahip ve her şey her şeyle birbirine bir “alan” içinde bağlı bulunuyor. İnsanların zihni ve düşünceleri de kâinat ve içindekilerden bağımsız değil.  Bakış ve niyetimizin enerji dünyasına ve parçacıklar âlemine etki etmekte; düzenleyici ve inşa edici etki göstermektedir.

Kuantum teorisine göre bir tanecik hem bir yerde, hem bir bölge içinde her yerde olabiliyor. Bir tanecik hem bir yerde hem başka yerlerde nasıl olabilir? Atomun dünyası Kuantum teorisi ile açıklanmaktadır. Kuantum aslında başka bir uzay ve dünyanın keşfedilmiş olmasıdır.

Madde-zihin bağlantısının ortaya çıkması ile düşüncenin ve niyetlerin varlığı etkileme özelliği anlaşıldı. Bu buluşlar, insanın kâinat içindeki konumunu ve yaratılış gayesinin daha iyi anlamasına fırsat vermektedir.  Başına şuur takılan insan, bir kitap gibi tanzim edilen kâinatı okuyacak ve anlamaya çalışacaktı. Hem kendisinin hem de kâinatın sırlarını bir bir çözerek, Yaratan’ı tanıyacaktı.  Böylece ilk nazil olan ayetin, Kur’an’ın ilk emri olan “Oku’nun’” bir sırrı tezahür edecektir.

Kuantum bilimi göstermektedir ki, topyekün kâinat ve içindekiler insanın niyet ve düşüncesinden etkilenmektedir. İnsan niyet ve düşüncesinin varlığı-kâinatı etkilemesi ile ilgili  sonuçları henüz  etraflıca tartışmış değiliz. Bilimi tek düzleme indirgeyen, diğer boyutlarının gözden saklayan materyalist bakış açısı (bilimin ateizme alet edilmesi)  metafizik gerçekleri görmemize perde çekiyordu.

Kuantumun en şaşırtıcı yanlarından birisi gözlemcinin-insanın kendisinin de olayın bir parçası haline gelmesiydi. Atom fiziği, işin içine insan şuur ve düşüncesine yer vermeden kainat hakkında konuşamayacağımızı açık bir biçimde ortaya koymuştu. “Çift yarık deneyi” atom parçacıklarının aynı zamanda “dalga” yapısında olduğunu gösteren bir buluştu.

Madde ve enerjinin aynı zamanda “dalga” yapısı bazı manevi sırları daha iyi anlamamızı/yorumlamamızı sağlıyor.  Örneğin aynı frekans ve fazda olan dalgalar üstüste gelip-birleşiyorlar. Ters fazda olanlar ise birbirini götürüyorlar.  Dalgaların bu özelliği,  müsbet/olumlu düşünce ve  niyetlerin   yapıcı ve sinerjik etkisine;  negatif olanların ise    yıkıcı/bozucu etkisine ışık tutuyor. Önemli olan   sorunun değil, çözümün parçası olabilmek; bardağın boş değil dolu tarafını görebilmek.…

Kur’an’da “Duanız olmazsa ne öneminiz var” buyrulur. Duası çok ve içtenliği (ihlası) yüksek birisi miyiz? Şimdi kuantum bilimi ile daha açık görüyoruz ki kainat ve uzay boşluğu  boş olmayıp, “canlı” bir yapıya sahip ve her şey her şeyle birbirine bağlı bulunuyor. Her birimizin zihni bu “alan” vasıtası ile birbirilerimize bağlı haldedir.

Devamı nasipse yarın…