Edebiyat yapmak

Abone Ol

Bir sanat türü özelinde konuşmak sıkıntılı. Benim için sıkıntılı. Sanat çünkü tek bir türden ibaret değil.

Hatta edebiyat dediğimiz tanım bile sıkıntılı bir tanım. Edebiyat denilen şey roman, hikâye ve şiir üçlüsü ve türevlerinin genel tanımı olarak kullanılıyor. Edebiyat nedir sorusuna net bir cevap vermek güç.

Mani, fıkra, destan, efsane, masal, deneme türleri de edebiyattan. Hatırat, seyahat, günlük, makale, biyografi, otobiyografi ve hatta röportaj bile edebiyattan sayılıyor.

Daha sıkıntılı olan edebiyat ve sanat ayrışması.

Bu ayrışmayı sıklıkla görürsünüz. Sanat ve Edebiyat Dergisi, Sanat ve Edebiyat Söyleşileri v.s.

Edebiyat ile sanat peki farklı mıdır?

Elbette değil. Edebiyat, sanatın bir türüdür.

Kısaca kelimelerle yapılanı.

Tedavülde olan bir başka sıkıntılı tanım da kültür ve sanat.

Batı da sanat ve kültürü ve edebiyatı farklı kavramlarla tanımlıyor ve aynen bizde olduğu biçimiyle kullanıyor. Ya da biz onlarda olduğu şekliyle kullanıyoruz.

Kültür ile sanat, sanat ile edebiyat, eşdeğer ve farklılarmış gibi bir algılayışın sonucu.

Kültür, bir milletin maddi ve manevi bütün kıymetlerinin bütününü ifade eder. Sanat o kıymetlerden birisidir. Sanat kültürleştiğinde anlamını bulur ve şahikasına çıkar oysa.

Edebiyat için kullanılan kavram literatür.

Bizde edebiyat kelimesinin eski kullanımı ilm-i edep…

Benim yaşıtlarım hatırlayacaktır. İlkokul, ortaokul Türkçe kitaplarında edebi metinler için bir aralar ‘inşa’ da kullanılmıştı.

Bütün bu ayrışmalar üzerine uzun uzun konuşmak gerekir.

Edebiyat kelimesinin anlamı üzerine konuşurken, kelimenin kökeni adb’ten adap, edep ve edep ilmi anlamını çıkarmak işi kolaylamak.

Yani, edepli yazılar, güzel ve hoş laflar etmek edebiyat yapmak.

Halk aklında da öyle. Belki de, sözün hoşunu söyleme önerisi bizim kültürümüzden kaynaklanıyor. Hoş laf etmek, güzel konuşmak, süslü konuşmak hep edebiyat.

Bu kadar basit mi?

Bu kadar basit elbette ancak, o kadar da adiyetten değil.

Edebiyat üzerine düşünmek ve yerleşmiş algıyı değiştirmek zor.

Edebiyat yapma, edebiyat parçalama bizim günlük hayatımızda sıkça karşılaştığımız ifadeler.

Yani gündelik dilin bayağılığından ve sıradanlığından sıyrılan her ifadenin çarptığı duvar bu lakayt ve laubali karşılama.

Edebiyatın yapılış biçimi, içeriği üzerine ve üretilen eserlere baktığımızda da bu türlü algının yerleşmesinde kaçınılmaz bir katkıya dünden bugüne edebiyatçıların neredeyse hepsinin çaba sarf ettiğini görmek mümkün.

Edebiyat yapılan bir şeydir.

Tekniği vardır. Türleri vardır. Hangisi meşrebinize uygunsa oradan yürürsünüz.

Ben edebiyatın gündelik dilin sıradanlığı ve bayağılığı dışında bir söz söyleme sanatı olduğunu elbette kabul ediyorum.

Edebiyatı, Platon hayatın yansıması olarak tanımlamış.

Hamur gibi bir tanım… Rüya için söylersiniz ona da uyar.

Hayatın yansıması…

Filozofça bir tanım.

Hayatın kendisi değil yani.

Edebiyat kelimesini bizde ilk kullananlar Şinasi ve Namık Kemal…

Batı literatür diyor edebiyata… Latince littera harf demek, oradan neşet etmiş.

Edebiyatın maksadının güzele, güzelliğe, insan ve insanlığın hayrına bir çaba olduğu muhakkak.

Neyi anlatırsa anlatsın nihayetinde ucu insana varan bir çaba.

Sözlükler edeb kelimesini, incelik, kibarlık ve iyi davranış olarak anlamlandırmış. Bunlar edebin tezahürleri. Arapça adap, görgü, terbiye ve kuralları bir başka ifadeyle yol yordam anlamına geliyor.

Ve, bana göre edebiyat daha çok, güzel, süslü söz söylemekten çok, sözü güzel söylemeyi ifade ediyor.

Güzel söylemekten kasıt, lisanın bütün imkânlarını kullanarak, kuralları ve incelikleriyle tertip ederek söz söylemektir.

Bu anlamda, hoş ve süslü sözler söyleme çabasını edebiyat yapmak olarak anlamak bir noksanlıktır.

Zaten halk da bu türlü çabalara kolektif bir bilinçle ironik cevaplar vermiş, “edebiyat yapma” yahut “edebiyat parçalama” diyerek.

İnsana dair her şey çıplak gerçeklik taşır. Rüyalar ve hayaller dahil.

Kavgalar, savaşlar ve barışlar dâhil.

Sözün estetiği de mühim, nereden söylendiği de mühim.

İnsan aklının, vicdanının sözü söylemeden önce geçirdiği hadde mühim yani.

Yani bediiyatsız edep olmaz. Bediiyatı zaten edepsiz yapamazsınız.

Hasılı kelam edepsiz ve bediiyatsız edebiyat parçalarsınız ancak edebiyat yapamazsınız.

Vesselam.