El Nusra da DAEŞ’in yolunda

Abone Ol

Eski adıyla El Nusra Cephesi’nin ve yeni adıyla Fethu’ş Şam Cephesi’nin lideri Ebu Muhammed El Colani, Aralık2013’te El Cezire kanalındanTeysirAlluni’ye verdiği röportajda DAEŞ ile aralarındaki farkı “aynı ailenin çocukları arasındaki anlaşmazlık” olarak nitelemişti.

El Colani’yi de zaten Suriye’ye ilk başta DAEŞ lideri göndermiş, El Kaide ve DAEŞ arasında anlaşmazlık yaşanınca El Nusra Cephesi lideri tercihini El Kaide’den yana kullanmıştı.

Fethu’ş Şam Cephesi, son günlerde Suriye’nin kuzeyinde devrimci gruplara yönelik saldırılara başladı.

Suriyeli âlimlerden oluşan Suriye İslam Konseyi, Fethu’ş Şam Cephesi’nin “entrikaları bozma” bahanesiyle devrimci gruplara saldırması üzerine yayınladığı bildiride, El Colani grubunu “bâği” ilan etti ve Suriyeli grupları Fethu’ş Şam Cephesi’ne karşı birlik olmaya çağırdı.

“El Kaide atıkları” olarak nitelediği El Colani grubuna üyeliğin haram olduğunu açıkladı.

Suriyeli devrimci gruplardan ve aktivistlerden de Fethu’ş-Şam Cephesi’ne ciddi tepki ve eleştiri var.

Fethu’ş Şam Cephesi iseeleştirilere cevap olarak yayınladığı ve saldırıların gerekçesinin anlatıldığı bildiride, Astana’daki toplantıda Suriye’ye demokratik bir devlet dayatılmak istendiğini ve Fethu’ş Şam Cephesi ile savaş kararı alındığınıifade etti.

Bildiride ayrıca Astana’daki görüşmelere katılanların Suriye halkını temsil etmediği ve Suriye halkı adına karar veremeyecekleri belirtilerek, devrimci gruplara düzenlenen saldırıların “yolundan çıkan devrimi yeniden yoluna koymak” için yapıldığı öne sürüldü.

“Astana’daki görüşmelere katılan gruplar Suriye halkı adına görüşme yapma yetkisine sahip değilse Fethu’ş Şam Cephesi Suriye devrimi adına karar verme yetkisine sahip mi?” sorusu bir yana, El Colani grubuyla diğer gruplar arasında bu çatışma er ya da geç yaşanacaktı.

Çünkü nihai hedefler ve projeler tamamen farklı.

El Kaide, devrime ve Suriye halkının özgürlük mücadelesine destek için gelmedi Suriye’ye.

Bilakis oluşacak boşluktan ve karmaşadan yararlanarak kendi projesini hayata geçirmek için geldi.

Diğer gruplar, savaş ne kadar sürerse sürsün bir gün mutlaka bölgedeki etkili güçlerle müzakere masasına oturacak.

O masa Astana’da kurulabilir, Cenevre’de veya daha başka bir yerde kurulabilir.

Doğal olarak o masada Fethu’ş Şam Cephesi yer almayacak.

Suriye halkı ve devrimi tüm dünyada terör örgütü kabul edilen El Kaide’yi sırtında taşımak zorunda değil.

Devrimci grupların önünde şu an iki seçenek var:

Ya Fethu’ş Şam Cephesi’yle birleşip “El Kaide projesi”ni Suriye topraklarında hayata geçirmek için herkese karşı savaşacaklar.

Ya da Ebu Muhammed El Colani’nin Suriye devrimini rehin almasına müsaade etmeyecekler.

Bu arada, El Nusra Cephesi / Fethu’ş Şam Cephesi ideologlarından Ebu Muhammed El Makdisi, Ürdün’den verdiği fetvada Astana görüşmelerine katılan ve destekleyen gruplara “Beni Kureyza fıkhı” uygulanmasını istedi.

Yani El Colani’nin adamlarına “Sukuru’ş Şam gibi devrimci grupların erkeklerini öldürün, kadınlarını ve çocuklarını esir alın, mallarına ve mülklerine el koyun” fetvası verdi.

Sırf Türkiye’yle ilişkileri iyi olduğu ve Astana’daki toplantıya katıldıkları için Suriyeli devrimci grupları Hz. Peygamber ile yaptığı anlaşmaya ihanet eden Beni Kureyza Yahudilerinin konumunda gören bir zihniyetle karşı karşıyayız.

Bu zihniyetin Suriye halkına ve devrimine felaketten başka bir şey getirmeyeceğini görmemek için kör olmak gerek…