Ermeni’nin yağlı ketesi Papa’yı yoldan çıkardı…

Abone Ol

Ben bu yazıyı kaleme alırken, AK Parti seçim kampanyasını başlatan ve seçim beyannamesinin açıklandığı toplantı yapılmıştı.

Ayrıca PKK’nın Ağrı provokasyonu gündemdeydi.

Doğrusu yazımın konusunu seçmekte zorlandım.

Ve fakat şu Papa açıklamasını da atlamak istemiyordum.

‘Güven-Güvenilirlik’ kavramı, sömürgeci Batı’nın diplomatik dilinde tam olarak ‘Sömürge-sömürülebilir’ kavramına karşılık gelir.

Batı’da parayla satın alınamayan bir itibar yoktur.

Yeter ki bedelini ödeyin, Nobel’i rahatlıkla alabilirsiniz.

Bedelini ödediğinizde Senato üyelerinin tercihlerini satın alabilirsiniz.

Bunun seçkin örneklerini Fetullah Gülen ve teşkilatı sunmuştur-sunmaktadır.

Öncelikle Ermeni söz konusu olduğunda, ‘Ermeni meselesinin’ Türkiye’nin yumuşak karnı gibi algılanmasının ortadan kaldırılması gerekir.

Bu algı, edilgen-tanımlanan eski Türkiye’nin bir kompleksidir.

‘Yeni Türkiye’nin bu bağlamda en temel özelliği tanımlanan değil tanımlayan; edilgen değil etken olmasıdır.

‘Ermeni soykırımı’ şeklinde piyasaya sürülen ‘Ermeni meselesi’, her şeyden öte 1. Dünya Savaşı’nın bir sonucudur. Bu savaşın yalnızca bir sonucu yoktur. Cezayir meselesi, Kafkasya meselesi, Musul meselesi, Balkanlar meselesi gibi birçok sonucu vardır. Bu sonuçların müsebbipleri 1. Dünya Savaşı’nın galipleridir.

1. Dünya Savaşı’nın galipleri, savaş sonuçlarını ve ağır bedelini örtmek için ‘Ermeni meselesi’nden ‘Ermeni soykırımı’ biçiminde bir proje üreterek Ermeni diasporasının eline verdiler.

Ermeni diasporası aslında şirket gibi çalışan bir şebekedir.

Batı’nın en önemli ülkelerinde başta ABD/Fransa olmak üzere siyasi ağırlığı oluşmuş, hatırı sayılır sermayesi olan bir yapıdır.

Bu özelliğiyle yıllardır Türkiye’ye karşı politikalar geliştirerek Batılı ülkelerin kamuoyunda gündem teşkil etmişlerdir.

Türkiye’nin, ‘Eski Türkiye’den ‘Yeni Türkye’ye evrileceği önemli bir genel seçim arefesinde, 1. Dünya Savaşı sonucu olan ‘Ermeni meselesi’nin ‘Ermeni Soykırımı’ şeklinde Papa eliyle devreye sokulması çok önemlidir.

Bunun anlamı şudur: Güvenilir olan (Yani sömürülebilir olan) Türkiye, ‘Yeni Türkiye’ vizyonuyla ‘Güvenilmez’ (yani sömürülemez) bir konuma geçmektedir.

‘Eski Türkiye’nin tanımlanmış edilgen ve kompleksli muhalefeti, doğal olarak, Batı’nın (1. Dünya Savaşı galipleri) politik diline uygun davranacaktır.

‘Yeni Türkiye’ vizyonu ‘Yeni muhalefet’ vizyonunu icbar etmektedir.

Eski Türkiye’nin muhalefet anlayışı, bu vizyonu kendi yok oluşu gibi anlamakta ve kompleksle hareket etmektedir.

Batı ile göbek bağı kurmuş olan iç muhalefet unsurlarının, ‘Yeni Türkiye’ vizyonu ve devlet ile milleti barıştırma restorasyonunu akim kılacak bir durumda olması yadsınmamalıdır. Bu eşyanın tabiatının gereği gibi doğal bir şeydir.

Tanımlanan, tanımlayanın edilgeni olmak zorundadır. Tanımlayan etken bir iktidar karşısında, tanımlanan/ edilgen bir muhalefetin başka türlü tepki vermesi mantık dışıdır.

Özetle “Ermeni’nin yağlı ketesi Papa’yı yoldan çıkarmıştır”, vesselâm…