Okur mektuplarını değerlendireceğim yazılarımı seçimden sonraya bırakmayı düşünüyordum. Gündem karışık, yoğun, seçim odaklı falan diye. Gerçi bizim ülkemizde gündem ne zaman yoğun değil ki? Neyse, konumuz bu değil zaten. Konumuz, okur mektupları. Mektup değil de, “e-mail” demek daha doğru belki de. Bize de zarfın içinde kimse mektup göndermiyor, kıskanmayın hemen. Ama ben yine de “mektup” demeyi tercih edeceğim. Daha nostaljik, daha hoş, daha ehemmiyetli geliyor kulağıma.
Gel gelelim, okurlarımız mektup göndermeye devam ediyor işte. Üstelik ısrarlı ve ilgili. Bizim okuyucularımızdan da bu beklenir zaten. Fahrettin abimiz de onlardan biri. Mail atıyor, arıyor, ısrarla derdini anlatmak istiyor. Seni mi kıracağım Fahrettin abi, sana özel bir okur temsilciliği yaparım ben de.
Fahrettin abi (Koçyiğit), eski bir MHP’liymiş. Partide çok emeği geçmiş biri. Şimdiyse partisinden muzdarip. Aslında partisinden değil de, Genel Başkan’ından. “Her şeye ‘hayır’ diyorsun, çözüme ortak olmuyorsun” diyerek suçluyor Bahçeli’yi. “Sen Bilirsin Türkiye” sloganıyla seçmeninden oy isteyen bir Genel Başkan’ın ergen tripleriyle her şeye “hayır” demesi bana göre normal, ama Fahrettin abi çok sinirlenmiş. Ben de sözü ona bırakıyorum:
“İçim kan ağlıyor. Terörden değil. Bu millet çok yaşadı buna benzer vahşetleri. Yaşamaya da devam edecek. Çünkü bu vatanın, bu milletin istemeyeni çok. Benim içimi yakan bunlar değil. Milliyetçiyim deyip, MHP’nin başında olan zevatadır sitemim. Sen ne zaman var olacaksın Ey Bahçeli? Bu milletin zor gününde bile şahsi kaprislerini bir tarafa bırakamadın. Sayın Başbakanın terörle ilgili görüşmesini bile reddeden kişi, nasıl MHP’nin başında olur?
7 Haziran seçimleri yapıldı. Bu millet 80 milletvekiliyle MHP’yi Meclis’e taşıdı. Milletimizin kanaati ve isteği Ak Parti ve MHP koalisyonuydu. Ne var ki Sayın Bahçeli’nin kendi şahsi ihtirasları mı diyeyim, yoksa kimden veya nereden olduğunu bilmediğim bir akılla bu koalisyon mümkün olmadı. Önceleri Çözüm Süreci diye bir bahanesi vardı. O da kalmadı artık. Sayın Bahçeli, neden hükümet kurmaya yanaşmadın? MHP’yi tek başına iktidara taşıyamayacağına göre, neden 8-9 bakanlık alıp, bu ülkenin problemlerine ortak olmadın. Niye sorumluluktan kaçıyorsun? Hiçbir şeyde yoksun. Yokları oynuyorsun.
Bu ülkücüleri enayi zannetme. MHP’ye gönül veren vatandaş bunun farkında. Sandık başına gidip o üç hilalin mahzun kalmamasını isteyen ülkücüler de oy vermeyecek artık. Yeter artık, bırakın bu genel başkanlığı, kendiniz bırakın da ileride bir saygınlığınız olsun. Bu millete de, canımızla, kanımızla bugünlere getirdiğimiz MHP’ye de daha fazla kötülük yapmadan gidin artık.”
Okuyucumuz haklı, “bu ülkücüleri enayi zannetme”. Sandıkta hayal kırıklığına uğrarsın sonra. Hilaller mahzun kalmasın derken, ülkesinin mahzun olduğunu görebilecek ferasete sahip ülkücüler de var. Anlayan anladı bence.