Kültür Sanat

İstanbul’un en güzel köprüleri

Hep orada olmasına rağmen İstanbullular için yeni keşfedilmiş güzelliklerdir köprü manzaraları. Önce bir çay alırsın sonra derinlemesine bakarsın… Ne stres kalır ne yorgunluk kalır… İşte Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay'ın hazırladığı ve Ahmet Zeki Yavaş'ın Objektifinden İstanbul'un Köprüleri...

Abone Ol

<p> <strong>Proje : Deniz UNAY Fotoğraf : Ahmet Zeki YAVAŞ</strong> </p> <p>Yahya Kemal Beyatlı / Başka Bir Tepeden</p> <p>''Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!<br/>Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.<br/>Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!<br/>Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.”</p>

<p>Necip Fazıl Kısakürek / Canım İstanbul</p> <p>''Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; <br/>Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. <br/>İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim; <br/>O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. <br/>Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; <br/>Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. <br/>Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, <br/>Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale. </p> <p>İstanbul benim canım; <br/>Vatanım da vatanım... <br/>İstanbul, <br/>İstanbul... </p> <p>Tarihin gözleri var, surlarda delik delik; <br/>Servi, endamlı servi, ahirete perdelik... <br/>Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at; <br/>Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat... <br/>Şahadet parmağıdır göğe doğru minare; <br/>Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? .. <br/>Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet; <br/>Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet... </p> <p>O manayı bul da bul! <br/>İlle İstanbul'da bul! <br/>İstanbul, <br/>İstanbul... </p>

<p>Orhan Veli Kanık / İstanbul'u Dinliyorum</p> <p>''İstanbul'u Dinliyorum <br/>İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; <br/>Önce hafiften bir rüzgar esiyor;<br/>Yavaş yavaş sallanıyor <br/>Yapraklar ağaçlarda;<br/>Uzaklarda, çok uzaklarda <br/>Sucuların hiç durmayan çıngırakları; <br/>İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı. </p> <p>İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı; <br/>Kuşlar geçiyor derken <br/>Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık;<br/>Ağlar çekiliyor dalyanlarda; <br/>Bir kadının suya değiyor ayakları; <br/>İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. </p>

<p>İlhan Berk / İstanbul'dan</p> <p>''İşte kurşun kubbeler şehri İstanbul’dasın<br/>Havada kaçan bulutların hışırtısı<br/>Karaköy çarşısından geçen tramvayların camlarına yağmur yağıyor<br/>Yenicami, Süleymaniye arkalarını kirli bir göğe vermişler<br/>Hiç kımıldamıyorlar<br/>Ayasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla ağlıyor</p> <p>İnsanlar sokak sokak, çarşı çarşı, ev ev<br/>İnsanlar sırt sırta, omuz omuza verip durmuşlar<br/>Boyunları bükük<br/>Yorgun, asabi, kederli, kindar<br/>Yığın yığın olmuşlar hepsi köprünün açılmasını bekliyor<br/>Bir anda şehrin dört bucağına akacaklar<br/>Bir anda iki ayrı kıtadaki insanlar gibi<br/>Fatihliyle Beşiktaşlı sarmaş dolaş olacaklar'</p>

<p>Bedri Rahmi Eyüboğlu / İstanbul Destanı</p> <p>''İstanbul deyince aklıma martı gelir<br/>Yarısı gümüş, yarısı köpük<br/>Yarısı balık yarısı kuş<br/>İstanbul deyince aklıma bir masal gelir<br/>Bir varmış, bir yokmuş<br/>İstanbul deyince aklıma Gülcemal gelir<br/>Anadolu’da toprak damlı bir evde<br/>Gülcemal üstüne türküler söylenir<br/>Süt akar cümle musluklarından<br/>Direklerinde güller tomurcuklanır<br/>Anadolu’da toprak damlı bir evde çocukluğum<br/>Gülcemalle gider İstanbul’a<br/>Gülcemalle gelir<br/>İstanbul deyince aklıma<br/>Bir sepet kınalı yapıncak gelir.''</p>

<p>Turgut Uyar / Bir Gün Sabah Sabah</p> <p>''Ver elini Haydarpaşa demişiz,<br/>Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,<br/>Hava hafiften soğuk,<br/>Deniz katran ve balık kokulu<br/>Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,<br/>Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu…<br/>Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,<br/>-Kim o? dersin uykulu sesinle içerden.<br/>Saçların dağınıktır, mahmursundur.<br/>Kim bilir ne güzel görünürsün sevgilim,<br/>Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,<br/>Uykudan uyandırsam seni,<br/>Ki daha sisler kalkmamıştır Haliç’ten.<br/>Fabrika düdükleri ötmededir.''</p>

<p>Oktay Rıfat Horozcu / İstanbul Şiirinden</p> <p>''İstanbul'un üstüne güneş doğdu, <br/>Çıktı silkinerek gecenin içinden, <br/>Kız gibi minareleriyle Süleymaniye, <br/>Sultanahmet, Sultan selim, Fatih camileri. </p> <p>Türbeler, çeşmeler, sebiller <br/>Aldılar aydınlıkta yerlerini. <br/>Şakımaya başladı bülbül gibi <br/>Bağdat köşkünün çinileri; <br/>Hepsi de alın teri, <br/>Hepsi de el emeği. <br/>Bir yaprak düştü döne döne şadırvana; <br/>Bir kumru su içti şadırvandan. <br/>Üsküdar'ın fakir evleri göründü uzaktan <br/>En arkada Çamlıca tepeleri.''</p> <p> </p>

<p>Sezai Karakoç / Denizin Kentini Yaktım</p> <p>'Denizin kentini yaktım <br/>Vızıldayıp duran kafamın ortasında <br/>Denizin kentini yaktım <br/>Hurma şırıltılarıyla </p> <p>Denizin kentini yaktım <br/>Beni çocukluğumdan koparan <br/>Denizin kentini yaktım <br/>Bir kent kadın kabuklarından </p> <p>Denizin kentini yaktım <br/>Miras kalmış bir alevle <br/>Denizin kentini yaktım <br/>Veli ağaçlarla kalbi atan mermerle </p> <p>Tanrıyı anarak kalbi atan <br/>Cami sütunları boğdu <br/>Sararmış gözyaşlarıyla <br/>Kararmış denizin kentini </p> <p>İstanbul ey sevgili şehir <br/>Dön dön karadan gelen sesime <br/>Son veren zaman yatırında <br/>Denizden getirilen biçimine.''</p>

<p>Barış Erdoğan / İstanbul’a kar yağıyordu</p> <p>İstanbul’a kar yağıyordu<br/>Haliç, yüklendiği Galata’ya gebeyken<br/>Sıtmalı bir martının kanadında Eyüp hazretleri<br/>Kar bana yağıyordu<br/><br/>İstanbul’a nur yağıyordu<br/>Toprağından kopanlara doluydu, ben fırtınadayken<br/>Balıkçılar kral üşümesinde, Karaköy’de nur<br/>Nur bana yağıyordu<br/><br/>İstanbul’a güvercinler yağıyordu<br/>Bir ince saz eşliğinde döküldük de ne oldu sokaklara<br/>Gel de inleme göğsün çatlayıncaya kadar<br/>Güvercinler bana yağıyordu</p>

<p>Bedri Rahmi Eyüboğlu</p> <p>İstanbul deyince aklıma martı gelir<br/>Yarısı gümüş, yarısı köpük<br/>Yarısı balık yarısı kuş<br/>İstanbul deyince aklıma bir masal gelir<br/>Bir varmış, bir yokmuş<br/>İstanbul deyince aklıma Gülcemal gelir<br/>Anadolu’da toprak damlı bir evde<br/>Gülcemal üstüne türküler söylenir<br/>Süt akar cümle musluklarından<br/>Direklerinde güller tomurcuklanır<br/>Anadolu’da toprak damlı bir evde çocukluğum<br/>Gülcemalle gider İstanbul’a<br/>Gülcemalle gelir<br/>İstanbul deyince aklıma<br/>Bir sepet kınalı yapıncak gelir</p>