Güncel

Kıvırcık Ali'yle ilgili bilmediğiniz acı gerçek! Öksüz Ali...

11 Ocak 2011 tarihinde aramızdan ayrılan türkücü Kıvırcık Ali'nin (Ali Özütemiz) hikayesi.

Abone Ol

<p>Tokat yöresinin <a href="https://www.dirilispostasi.com/haberleri/halk" class="tag-link" title="Son dakika Halk haberleri" target="_blank">halk</a> ozanı Aşık Ali, 42 yaşındayken traktörle kazası geçirir ve hayatını kaybeder. eşi Gülbahar, 8 çocuğuyla dul kalır, üstelik hamiledir ve doğum yapmak üzeredir. Aşık Ali'nin ölümünden tam 37 gün sonra (11 ekim 1968) dokuzuncu çocuğu dünyaya gelir. bu çocuğa, dedesi tarafından ölen babasının adı "Ali" ismi konur.</p>

<p>Ali, çocukluğunda çobanlık ve çiftçilikle uğraşır. koyun güderken, köy işlerinde çalışırken, yürürken hep türkü söyler. Babasından gelen gen, onu türküye itmektedir. bağlama çalmayı köyün ozanı mahmut kaya, köy dedesi sadık körpeci ve ilkokul öğretmeni Fevzi Küpeli'den öğrenir. diğer kardeşlerine göre müzikle çok içli dışlıdır. ne var ki, diğerlerinin aksine babasını görmeyen tek evlattır.</p>

<p>Gülbahar Hanım, ali'nin boşluk bulduğu her anda evlerinin yakınındaki bir kayalığa çıkıp türküler okumasından ve okurken dalıp gitmesinden anlar ki kocası Aşık Ali'nin saklanan yadigarı artık oğlu Ali'ye nasiptir. babasından kalan saz ali'ye verilince daha da aşka gelir ali.</p>

<p>Memleketinde kahvehanede, cemevinde türküler söyler ancak aşık tarzında söylemediği için dışlanır. Beğenilmez. çünkü müziği farklı bir tarzda icra etmektedir. Ağabeyi, Ali'yi İstanbul'a götürür. kasımpaşa'da bir saz evi ve yapım atölyesinde çalışır. 1983'te bir ses yarışmasına katılır ve aşıklamada birinci olur.</p>

<p>Bu dönemi şöyle anlatır: "1968'de Tokat'ın Turhal ilçesinin Erenli köyünde doğdum. babamı hiç görmedim, ben doğmadan 37 gün önce bir kazada vefat etmiş. Dokuz kardeş yetim büyüdük. ben en küçükleriyim, yani annemin de dediği gibi ailenin en güccüğü. İlkokuldan sonra maddi imkansızlıklar ve yetersiz koşullardan dolayı okul hayatıma son vermek zorunda kaldım. İşte böyle başlayan öyküm, büyük abim sadık'ın da desteği ile 1983'te beni İstanbul'a kadar getirdi.”</p>

<p>Müzik eğitimi almaya başlar. ancak eğitim masraflarını karşılayamadığı için eğitimini yarıda bırakır ve konfeksiyon atölyelerinde çalışır. düğün salonlarında ve gece kulüplerinde çalışır. Bu dönemde gür ve kıvırcık saçları olduğu için ona "Kıvırcık Ali" lakabını takarlar. Yıllar onun gençliği gibi saçlarını da alır.</p>

<p>Bazı çevrelerin ilgisini çeker. 1996'da devran kasetçilikten grupla beraber ilk albümünü çıkararak serüven başlar. ardından iki albüm daha gelir. Ama asıl çıkışını 1999'da yaptığı ilk solo albümü "Gül tükendi" ile yapar. Bir anda şöhrete kavuşur.</p>

<p>Kalan müziğin kurucusu hasan saltık o dönemde şöyle bahseder Ali'den: "büyük şirketlerin patronlarının önüne bandrol rakamları geldiğinde herkes en üst sıralarda Kıvırcık Ali ismini görüyor ama kimse hakkında bir şey bilmiyor. ismi biliniyor ama kendi bilinmiyor. tarkan'dan sonra korsanı en çok yapılan kişi o. Tuhaf bir dinleyici kitlesi var, popülaritesi inanılmaz, sağcısı da solcusu da onu dinliyor."</p>

<p><strong>sonrası 11 sene süren bir dönem...</strong></p> <p>Tanınan türküler, çok satan albümler... Ama bu şöhret onun kısa hayatının sadece bir döneminde kalır. 11 ocak 2011 tarihinde, ankara'da katılacağı TRT 1'de yayımlanacak bir programa gitmek için Atatürk Havalimanı'na doğru evinden yola çıkan ali, 05.30 civarında Tepecik, Büyükçekmece'de "ölüm virajı" olarak bilinen yolda kendi aracıyla geçirdiği bir trafik kazasında babasıyla aynı kaderi paylaşarak maalesef hayatını kaybeder.</p>

<p>Tel tükenmiş, söz tükenmiştir. özü, sözü temiz ali özütemiz namıdiğer Kıvırcık ali onu ve eserlerini tanımaya başladığımız, hatta en verimli olabileceği dönemde aramızdan ayrılmıştır.</p>

<p><strong>KIVIRCIK ALİ KİMDİR</strong></p> <p>Ali Özütemiz ya da bilinen adıyla Kıvırcık Ali, 11 Ekim 1968’de Tokat’ın Turhal ilçesine bağlı Erenli köyünde dünyaya gelmiştir. Dokuz kardeşin en küçüğü olan Kıvırcık Ali’nin babası, oğlu doğmadan 40 gün önce ölmüştü. Bundan dolayı Ali’nin dedesi “işte oğlum geri döndü” diyerek mutluluğunu ifade etti ve ona ölen oğlunun adını verdi. Kıvırcık Ali’nin babası yaşadıkları yörede sevilen ve saygı duyulan, Aşık Ali olarak tanınan bir halk ozanıydı. Kıvırcık Ali’nin türkülere olan ilgisi, yaşadıkları köye gelen dedeleri ve ozanları kapı aralarından dinlerken başlamıştır.</p> <p></p>

<p><strong>Kıvırcık Ali’nin Hayatı ve Sanat Yaşamı</strong></p> <p><br />Kıvırcık Ali, kaya üstünde oturup şarkı söylediği bir gün, “güccük” diye bir ses işitir. Annesi Ali’ye bu isimle hitap etmektedir, çünkü Ali evin en küçük çocuğudur. Oğlunu türkü söyleyip hayallere dalarken gören Gülbahar Hanım, ölen kocasından kalan bağlamayı sakladığı yerden çıkarır ve Ali’ye uzatarak “al güccüğüm, babandan sana yadigar” der. Kıvırcık Ali bağlamayı görünce çok sevinir ve annesine koşarak ellerinden öper, ilk kez yaşadığı bu büyük mutluluktan dolayı gözyaşlarına da engel olamaz. Ancak bu sevinç uzun sürmez, çünkü bir kaza sonucu bağlaması kırılır. Fakir olmalarına rağmen, Ali’nin üzüntüsünü gören eniştesi Mehmet ile büyük abisi Sadık, soğuk bir kış günü Ali’yi de yanlarına alarak Turhal’a giderler. Orada yeni bir bağlama alırlar ve Kıvırcık Ali, yaşadığı mutlulukla tekrar köyüne döner.</p>

<p>Aynı dönemlerde eşini defnetmek amacıyla İstanbul’dan köye gelen Ozan Mahmut Kaya, yaşadığı acıya rağmen kendisinden ricada bulunanları kıramadı ve Kıvırcık Ali’ye 15 günlük bağlama dersi verdi. Aynı zamanda köyün bir başka ozanı Sadık Körpeci’den de ilham alan Ali, ilkokul öğretmeninin desteğini de aldı ve bağlamasını geliştirmeye devam etti. Arif Sağ, Aşık Mahzuni Şerif, Sebahat Akkiraz, Abdullah Papur, Musa Eroğlu, Ali Kızıltuğ, Rıza Aslandoğan, Muhlis Akarsu ve Ali Ekber Çiçek gibi sanatçıları dinledi ve onları örnek aldı. Vaktinin büyük bir bölümünü bağlamasıyla geçiren Ali, kendini iyice geliştirdi ve diğer köylerde de ismini duyurarak çeşitli davetler aldı. Bu süreci şöyle anlatmıştır; “1968 yılında Tokat’ın Turhal ilçesine bağlı Erenli köyünde dünyaya geldim.</p>

<p>Babam ben doğmadan önce bir kaza sonucu vefat etmiş, bu yüzden onu hiç göremedim. Yetim büyüdük ve ben 9 kardeşin en küçükleriyim. Okul yıllarımda haylaz, ancak bir o kadar da başarılı ve çalışkan bir çocuktum. Öğretmenlerim bana Cin Ali diyorlardı, dedeme çekmişim. İlkokulu bitirdikten sonra maddi açıdan zorluklar çektik, ayrıca koşullarda yetersizdi. Bu nedenlerden ötürü eğitim hayatıma devam edemedim. İşte bu tür şeylerle başlayan hikayem, abim Sadık’ın da destekleriyle beni İstanbul’a kadar ulaştırdı. Fakirlik, Anadolu insanını her zaman gurbete itmemiş midir? Önce köyden başka bir kasabaya, daha sonra büyük kentlere ya da dünyanın başka yerlerine!”</p>

<p>Kıvırcık Ali, Kasımpaşa’da (İstanbul) Güngör Saz Evi’nde çalışmaya başladı ve burada 1,5 yıl kadar çalışmaya devam etti. Aynı dönemde Tepebaşı Gazinosu’nun düzenlediği ses yarışmasına katılarak birincilik kazandı. 1985 yılında kayıt olduğu ASM müzik kursuna, 3 aylık bir eğitimden sonra maddi sıkıntıdan dolayı veda etmek zorunda kaldı. Yaklaşık 3 yıl konfeksiyon atölyelerinde çalıştığı dönemde, düğün salonları ve gece kulüpleri gibi yerlerde bağlamasını da çalarak hayatına tutunmaya devam etti.</p>

<p><strong>Kıvırcık Ali İsmini Alışı ve İlk Müzik Grubu</strong></p> <p><br />Düğün salonlarında ve çeşitli gazinolarda çalışmaya başladıktan sonra, kıvırcık ve uzun saçlarından dolayı Kıvırcık Ali ismiyle anılmaya başladı. 1988 yılında Şadıman Hanım’la evlenen Kıvırcık Ali, Ecemgül adında bir kızı ve Eren adında bir oğlu olunca büyük bir mutluluk yaşadı. Bir müddet sonra eşiyle anlaşamayan Ali ayrılık kararı aldı, ancak çocuklarıyla olan bağını asla koparmadı. Ayrıca, Şadıman Hanım’la da saygın bir ilişkisi vardı. 1990-1991 yılları arasında askerlik görevini yaptıktan sonra duygularını müzikle dile getirmeye başlayan Kıvırcık Ali, zor şartlarda çalışarak kazandığı birikimi ve kendine ait olan besteleri ile 3 albüm yaptı (1994-1998). Ne var ki, maddi sorunlar sanatçının yakasını bir türlü bırakmıyordu ve bundan dolayı albümleri piyasaya sürülemedi.</p>

<p>Kıvırcık Ali, Mustafa Yılmaz ve İbrahim Akkaya, 1995 yılında birleşerek Turnalar adlı grubu kurdular. Ali, 1996 yılında ise “Türkülerden Türkülere Yol Eyledik” albümüyle profesyonelliğe ilk adımını attı. Aynı grupla ikinci albümlerini 1998 yılında çıkardılar. Türküler Kimliğimiz adlı bu albümde yer alan Turnalar adlı türkünün müziği de Kıvırcık Ali’ye aittir. 1983 yılından beri hem maddi hem de manevi destekleriyle Ali’nin yanında olan İbrahim Yılmaz, bir kez daha sanatçının yanında oldu ve 1999 yılında “Gül Tükendi Ben Tükendim” adlı solo albüm piyasaya çıktı. Müzikle iç içe büyüyen ve fazlasıyla emek harcayan sanatçının her çıkan albümü ayrı bir tat veriyordu.</p>

<p>Kıvırcık Ali, müzik yaşamına ilk adım attığında ona yol gösterenler ve manevi destek olanlar arasında Güler Duman, Musa Eroğlu ve Edip Akbayram vardı. Bu usta sanatçıların destekleriyle kendini sürekli geliştirdi, ülkenin her köşesini dolaşarak konserler verdi. Almanya’da da birçok konser veren sanatçı, yine bu ülkeye gittiği bir gün vizesinde problem çıktı ve ülkeye giremedi. Almanya’da yaşayan Türkler in konsolosluğu telefon yağmuruna tutmasıyla sorun hemen giderildi. Kıvırcık Ali’nin başarısı müzik piyasası tarafından şaşkınlıkla karşılansa da aslında sırrı çok basitti; yüreğinin coşkusunu, hüznünü ve sevincini türküler vasıtasıyla haykırmak. Sanatçının ilk zamanlarında adı biliniyor, fakat kendisi pek bilinmiyordu. İlerleyen zamanlarda ise, her kesime hitap eden bir sanatçı olmasından dolayı herkes tarafından tanınan bir kişi haline geldi. Büyük bir dinleyici kitlesine sahip olan Kıvırcık Ali’nin albümlerindeki 10 türkünün müziği de kendisine aittir.</p>

<p>Ali’nin bestelerini Sibel Can ve Edip Akbayram başta olmak üzere birçok farklı sanatçı seslendirdi. Kendi tarzını ortaya çıkartan yorumu, ozanlık geleneği, yurt dışında verdiği konserler ve Anadolu türkülerini barındıran besteleriyle, şöhreti Kanada ve Avustralya’ya kadar ulaştı. Isırgan Otu, Gül Tükendi Ben Tükendim, Üçüncü Gurbet albümleriyle başlayan serüven, Kıvırcık Ali’nin daha birçok türkü üreteceğinin sinyallerini veriyordu. Sanatçı, bu bağlamda öznel dramlarını türkülerin içinden gelen coşkuyla birleştirerek “Geriye Dönün Seneler” adlı albümünü çıkardı. Kıvırcık Ali gibi isimler, kendi mütevazi gölgeleri içerisinde kendileri gibi olmaya gayret gösterirlerken doğmaktadırlar.</p>

<p><strong> <a href="https://www.dirilispostasi.com/haberleri/kivircik-ali" class="tag-link" title="Son dakika Kıvırcık Ali haberleri" target="_blank">Kıvırcık Ali</a>’nin Ölümü</strong></p> <p><br />Yokluk içerisinde, bağlama aşkıyla kendini geliştiren ve şöhreti yurt dışına kadar varan Kıvırcık Ali, 11 Ocak 2011 tarihinde Büyükçekmece’de trafik kazası geçirdi ve takla atan cipinden sağ kurtulamadı. <a href="https://www.dirilispostasi.com/haberleri/ankara" class="tag-link" title="Son dakika Ankara haberleri" target="_blank">Ankara</a>’daki bir TV programına katılmak için havaalanına giden sanatçı, sabah 05.00 sularında Tepecik civarındaki Çatalca Yolu üzerinde trafik kazası geçirdi. Kazayla ilgili olarak; çamurun neden olduğu kayganlaşan zeminde aracının kontrolünü kaybettiği ifade edilmiştir. Olay yerine gelen itfaiye ekiplerince aracından çıkartılan Kıvırcık Ali, <a href="https://www.dirilispostasi.com/haberleri/saglik" class="tag-link" title="Son dakika Sağlık haberleri" target="_blank">sağlık</a> ekiplerinin yaptığı tüm müdahaleye rağmen kurtarılamadı ve cenazesi Büyükçekmece <a href="https://www.dirilispostasi.com/haberleri/devlet" class="tag-link" title="Son dakika devlet haberleri" target="_blank">Devlet</a> Hastanesine getirildi. Acı haberi alan ailesi, sevenleri ve çalışma arkadaşları <a href="https://www.dirilispostasi.com/haberleri/zaman" class="tag-link" title="Son dakika Zaman haberleri" target="_blank">zaman</a> geçirmeden hastaneye koştular ama bekledikleri iyi haberi alamadılar. Kıvırcık Ali’nin cenazesi, 12 Ocak 2011 tarihinde Esenyurt’ta bulunan Cem Evi’nden kaldırılmıştır.</p>