Hayat

Peygamber Efendimizin değiştirdiği isimler

Hz. Aişe (radıyallahu anhâ): “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) çirkin isimleri değiştirirdi” buyurmuştur.

Abone Ol

Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Zeyneb Bintu Ebî Seleme'nin ismi Berre idi. “Nefsini tezkiye ediyor” denildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) onu Zeyneb diye isimlendirdi.

İbnu Abbâs (radıyallahu anh) anlatıyor: “Cüveyriye Bintu'l-Hâris'in ismi Berre idi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onun ismini Cüveyriye diye değiştirdi. Zira, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) “Berre'nin yanından çıktı” denmesini sevmiyordu.

Şureyh İbnu Hâni, (radıyallahu anh) babasından naklediyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), kavmimin beni Ebu'l-Hakem diye künyelediklerini işitmişti. Beni çağırtarak: “Hakem olan Allah'tır, hüküm de O'nadır, öyle ise, sen nasıl Ebu'l-Hakem künyesini taşırsın?” dedi.

Ben açıkladım: “Kavmim bir meselede anlaşmazlığa düşünce bana gelirler, ben hükme bağlarım. Her iki taraf da verdiğim hükme râzı olurlar.”

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): “Bu ne güzel şey?” buyurdu ve “Çocuklarından neler var?” diye sordu.

Ben: “Şüreyh, Müslim, Abdullah var” dedim.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): “En büyüğü hangisi?” dedi

“Şüreyh” dedim. “Öyleyse, buyurdu, sen Ebu Şüreyh'sin”

Said İbnu'l-Müseyyeb babası vasıtasıyla dedesinden naklediyor: “Dedem, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a uğramıştı. İsmin ne? diye sordu.

“Hazn (sert yer)” diye cevap verdi.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): “Hayır sen Sehl'sin” dedi.

Müseyyeb: “Olamaz, babanın verdiği bir ismi değiştiremem” dedi.

İbnu'l-Müseyyeb ilâve ediyor: “O günden sonra aramızda kabalık devam etti gitti.”

Ebu Dâvud merhum der ki: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Âsi, Aziz, Atele (şiddet, sertlik), Şeytan, Hakem, Gurâb (karga) Habbâb, Şihab isimlerini değiştirdi.

Şihâb'ı Hişam, Harb'i Silm (sulh), Muzdaci'ı (yatan) Münbais (kalkan) yaptı.

Afire (çorak) adını taşıyan bir araziyi de Hadire (yeşillik) diye, Şi'bu'd Dalâlet'i (sapıklık geçidi) Şi'bu'l-Hüdâ diye isimledi.

Benu'z-Zinye'yi Benu'r-Rüşd olarak değiştirdi.”

İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) diyor ki: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) Âsiye (isyankâr, itaatsiz kadın) ismini değiştirip Cemîle (güzel kadın) yaptı.

Sehl İbnu Sa'd (radıyallahu anh) anlatıyor: “el-Münzir İbnu Ebî Üseyd doğduğu zaman Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a getirilmişti.

Çocuğu kucağına aldı ve: “İsmi nedir?” diye sordu.

“İsmi falandır” diye ne konmuşsa söylendi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): “Hayır! bunun ismi Münzir olacak” dedi ve o gün çocuğa Münzir ismini koydu.

Ebu Vehb el-Cüşemî (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

“Peygamberlerin isimleriyle isimlenin. Allah'ın çok sevdiği isimler Abdullah, Abdurrâhman'dır. En sâdık olanları da Hâris ve Hemmâm isimleridir. En çirkinleri de Harb ve Mürre isimleridir”

“Kıyamet günü, Allah'ın en ziyade kızacağı en kötü kimse, adı Melikü'l-emlâk (Şehinşâh) olan kimsedir. Allah'tan başka Mâlik yoktur.” (Adâb 21)

Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) Ya'la, Bereket, Eflah, Yesâr, Nâfi ve benzeri isimlerin kullanılmasını yasaklamayı arzu etmişti. Sonra onun bu mevzuda sükut ettiğini gördüm. Sonra da yasaklamadan vefat etti.”

Ebu Dâvud'un rivayetinde şu ziyade mevcuttur: “…Zira kişi “Bereket burada mı?” diye sorar da “hayır yok!” diye cevap verirler.

Sehl der ki: Hz. Ali (radıyallahu anh)'nin en çok sevdiği ismi bu isimdi.

Anne ve babaların yeni doğacak çocukları üzerindeki ilk temel sorumlulukları, anlamı güzel bir isim koymakla başlar. Hem dünyada hem de öteki tarafta bu isimlerle çağrılacak olan kişiler Allah (c.c)'un huzuruna güzel ve salih anlamlı isimlerle çıkmalıdır. Bu anlamda Peygamber Efendimiz (SAV), yalnızca çocukların değil yetişkin kimselerin isimleri ile bile yakından ilgilenmiştir. Anlamı çirkin olan bazı isimlerin değiştirilmesini istemiş ve anlamlarıyla ilgili bilgiler vermiştir.

.

.