Kültür Sanat

Türkçeden diğer dillere "giden"ler

Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç, kuralları olan canlı bir varlık, nesillerden nesillere aktarılan kültürel bir miras. Bu kültürel miras içerisinde pek çok alıntı ve verinti kelimeler de yer alır. Türkçe, günümüz dünyasının en yaşlı dillerinden biri olmakla beraber konuşur sayısı açısından dünyada 6’ncı sırada.

Abone Ol

ALIŞVERİŞ Türkçe: Alım satım işi | Arapça: Aliş viriş | Arnavutça: Alishverish (Alışveriş, ticaret) |Bulgarca: alış-veriş Ermenice: alış-veriş (Gürültü patırtı, tartışma) |Farsça: Alış değiş, aliş viriş | Makedonca: Alaş veriş, alaş-fereş Rumence: alişveriş (Satın almak, pazarlık etmek, iyi bir şeyler yapmak yerine birbirine karıştırmak) | Sırpça: alis-veris, alisveris Yunanca: Alisverisi

ALTIN Türkçe: Niteliği iyi olan, değerli, paslanmaz element, zer (simgesi Au) Arapça: Altun (altın iplik, sırma) | Arnavutça: Altun (cilt üzerindeki tüyleri gidermede kullanılan yapışkan madde) Bulgarca: Altın (Altın zincir) | Çince: A’ertai Farsça: Altun | Fince: Alttina (eskiden kullanılmış bakır veya bronz para) İngilizce: Altin, Altinick, Altun (eski bir Rus parası) | Macarca: Altmiczele: altimczek, altinczek (altın işlemeli kumaş Makedonca: Altan, atlan, altançe | Rumence: Altangiç, altıngıç, altingea… (bir tür dere otu) Rusça: Altın (Altın, altın para) | Sırpça: Altun, altın (altın renginde olan) Yunanca: Altın

BAKLAVA Türkçe: Çok ince yufkadan yapılarak arasına kaymak, fıstık, ceviz, badem vb. konulup pişirilen ve üzerine şeker şerbeti dökülen bir tatlı türü. Arapça: Baklava, Baklavay |Arnavutça: Baklava, bakllave Bulgarca: Baklava |Ermenice: Paklava Farsça: Bakleva| İngilizce: Baklava, baclava Makedonca: Baklava | Rumence: Baclava Rusça: Pahlava | Sırpça: Baklava Yunanca: Baklavas, bahlavas

BAYRAM Türkçe: Milli veya dini bakımdan önemi olan ve kutlanan gün veya günler. Almanca: Bairam, beiram (İslam dininde iki büyük bayramın adı) Arapça: Bayram | Arnavutça: Bajram, barjam, baram Bulgarca: Bayram | Çince: Bailanjie (İslam’da dini bayram) Ermenice: Baryam | Farsça: Bayram Fransızca: Beiram, Bairam | İngilizce: Bairam İtalyanca: Bailamma, bairam, biliemme | Macarca: Bajram, bajran, barjam, Rumence: Bayram, Baraiam Rusça: Bayram | Sırpça: Bajram, barjam Yunanca: Bairami, payramin

BIÇAK Türkçe: Çeşitli kesme işlerinde kullanılan keskin ağızlı araç Arapça: Buçak, puçak | Arnavutça: Biçak, bixhak, pixhak, briçak Bulgarca: Biçak | Çekçe: Biciak Ermenice: Buçak | Frasça: Biçak, piçak İtalyanca: Bizzaco | Macarca: Bicsak, bicsag, bicska Makedonca: Biçak | Rumence: Briceag Sırpça: bicak, bicag | Yunanca: Biçazis, piksaksiz (Bıçakçı)

BULGUR Türkçe: Kaynatılıp kurutulduktan ve kabuğu çıkarıldıktan sonra kırılan buğday. Arapça: Bulgur, burgul, bargul (Kuş yemi) | Arnavutça: Bullgur Bulgarca: Bulgur, balgur, buğur, burgul |Ermenice: Bulgur Farsça: Burgul, purgul, bulgur, belgür | İngilizce: Bulgur, bulghur Macarca: Bongor buza, bongor kasa | Makedonca: Bolgur, bungur, bulgur, Rumence: Bulgur | Rusça: Bulgur, burgul Sırpça: Bungur, bulgur, |Yunanca: Bulguri, purkurin, pliğuri, bliğuri

ÇATI Türkçe: Bir yapının, bir evin damını kuran parçaların bütünü Arnavutça: Çati | Bulgarca: Çatiya, çetiyi, çantiya Ermenice: Çati| Farsça: Çatag, çatü Makedonca: Çatiya | Rumence: Cetlau Sırpça: Catlov (Arabanın üzerini örten çapraz sırıklar) | Yunanca: Çati

ÇİÇEK Türkçe: Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü. Arnavutça: Çiçek | Bulgarca: Çiçek (Dans eden kimse, dans) Çince: Sa rilang (hua) (Dağ çiçeği) | Ermenice: Çiçek, çiçag (Çiçek hastalığı, elbisedeki çiçek motifi) Farsça: Çeçek, çiçek (gül; çiçek hastalığı) | Macarca: Tsithei, çiçehi Makedonca: Çiçek | Sırpça: Cicak, cicek Urduca: Çeçek, çeçak | Yunanca: Çiçeki, çiçeka, çiçekkin

DUMAN Türkçe: Havalanan tozların veya sisin oluşturduğu bulanıklık: Arnavutça: Duman, dümen | Bulgarca: Duman Ermenice: Duman | Farsça: Tuman, duman Fince: Tumana, tumanto | Macarca: Duman Makedonca: Duman | Rumence: Duhan, (Tütün, tütün dumanı) Rusça: Tuman, t’ma, toman, tumannıy | Sırpça: Duman Yunanca: Dumani

ELÇİ Türkçe: Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse, sefir. Arapça: İlçi, ilşi | Arnavutça: Elçi, elçi Bulgarca: Elçiya | Çince: E’erqin Ermenice: Elçi, yelçi | Farsça: Elçi, ilçi Macarca: Elcsi | Makedonca: Elçiya Rumence: Elciü, elciesk | Sırpça:Elcija Urduca: Elçi | Yunanca: Elçis

GECELİK Türkçe: Yatakta giyilen giysi, gömlek: Arapça: Gicalug | Arnavutça: Gjexhellek, xhexhellek Bulgarca: Gecelik | Ermenice: Gecelik, keçelik Makedonca: Gecelaçe | Rumence: Ghigilic, ghielic (Gece takkesi) Sırpça: Gedzeluk, dedzeluk (Erkek pijaması, evde giyilen erkek kıyafeti)

KADIN Almanca: Kadine (Padişah karısı, sultan hanımı) | Arapça: Kadun, kadune Arnavutça: Kadene, kade, kate | Bulgarca: Kadin Çince: Kedün (Türk ve Moğol kağanlarının hanımlarına verilen ve saygı bildiren unvan) İngilizce: Kadin (Sultan haremindeki hanım) | İtalyanca: Kadin Rumence: Cadina (Güzel, çekici, sevgili) | Rusça: Katuna, katun (Soylu hanım) Sırpça: Kaduna, kada, kade | Yunanca: Kadin, kadina

KULAK Türkçe: Başın her iki yanında bulunan işitme organı Arnavutça: Kulak, Kulaç (Zengin toprak ağası) | Bulgarca: Kulak (Kılıç veya bıçak kabı) Ermenice: Kulakli (Sefertası) | Farsça: Kulakçin (Şapka kulaklığı) Macarca: Kulak, culacu (Zengin toprak ağası) | Makedonca: Kulak (Köy zengini) Rumence: Colac (Zengin toprak ağası) | Rusça: Kulak (Zengin toprak ağası) Sırpça: Kulak (Kulağa geçirilen küpenin kancası) | Yunanca: Kulakkin (Dikkatle dinleme)

TOP Türkçe: Birçok spor oyununda kullanılan, türlü büyüklükte, genellikle kauçuktan yapılmış yuvarlak nesne Arapça: Tob, tub (Bomba) | Arnavutça: Top Bulgarca: Top (Bütün, hep) | Ermenice: Top Farsça: Top, tup | İtalanca: Topgi, topchi Macarca: Topcsi (Topçu) | Makedonca: Top, topka, Rumence: Top (Topak, demet) | Rusça: Tabun (Yılkı, sürü, hayvan sürüsü) Sırpça: Top (Gülle) | Urduca: Top (bomba) Yunanca: Topi

ÜTÜ Türkçe: Genellikle giysilerin buruşukluklarını gidermek için bunların üzerinden geçirilen kızgın demir araç Arapça: Üti | Arnavutça: Yti, uti, yiti, ulti Bulgarca: Yutiya | Ermenice: Ütü Farsça: Ütü, utu | Fince: Utukka Rusça: Utyug | Makedonca: Utiya Sırpça: Utija

YAĞMURLUK Türkçe: Yağmurdan korunmak için üste giyilen giysi, trençkot, empermeabl Arnavutça: Llamburllek (Asker paltosu) | Bulgarca: Yamurluk Ermenice: Yagmurluk, yamurlug (Uzun palto) | İtalyanca: Giamberlucco, giamurlazo, zamberlucco (Başlıklı, dar kollu, uzun giysi) Makedonce: Yagmurlak | Rumence: İmurluc, irmuluc, iamurluk Rusça: Yalamok, yelomok, yelomka, yemurluk… | Sırpça: Jamurluk Yunanca: Ğiağmurluki

YATAK Türkçe: Uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya Arapça: Yatak, yatag | Arnavutça: Jatak, jataqe Bulgarca: Yatak | Ermenice: Yatak, yatag Farsça: Yatag | Rumence: İatac Rusça: Yatov (Irmakta çok balık bulunan yer) | Sırpça: Jatak Yunanca: Yataki, ğiataki

YENİÇERİ Türkçe: Kapı kulu teşkilatının piyade sınıfı Arapça: Yekişeri, inkişari… | Arnavutça: Jeniçer, Janiçar Bulgarca: Yeniçar, yeniçarin | Çekçe: Janicar Çince: Reniqiali (bing) | Fasça: Yangiçeri İngilizce: Janizary, janissary | İtalyanca: Giannizzero, giannizzo, jannizero Macarca: İnicar, Jenicseri | Makedonca: Yaniçar, yaniçer Rumence: İnicer, ienicer, enicer | Rusça: Yanıçar, yançar Sırpça: Janicare, janjicar… | Yunanca: Yaniçaros, ğianiçaros

YOĞURT Türkçe: Maya katılarak koyulaştırılmış beyaz, kıvamlı bir süt ürünü Arapça: Sugrat | Bulgarca: Yogurt, yugurt, yagurt Çekçe: Joghurt | Ermenice: Yogurd Farsça: Yogurt, çograd | İngilizce: Yoghurt, yaourt İtalyanca: Logurt, yoghurt | Macarca:Joghurt Makedonca: Yogurt | Rumence: İaurt, iogurt Rusça: Yaurt, yagurt, yugurt | Sırpça: Jogurt Urduca: Cograt | Yunanca: Ğiaurti, yarguti, yugurt Kaynak: TRT HABER