Gelişime ve yeniliğe açık mısın?

Abone Ol

Bir süredir proje ve tez incelemeleri ile meşgul olduğumdan olan bitenden haberim olmamıştı. Meğer yeni mevzular zuhur etmiş. Dinde yenilik ve reform konuları tekrar gündeme gelmiş.

Konu yenilik ve reform olunca kafalar karıştırılıyor. Dikkatler, din ve dine ait hususlarda reform konusuna getiriliyor. Bu iyi niyetli bir çaba mı? Yoksa dinin ve mukaddesatın içini boşaltmak ve onu dünyevileştirmek için sinsi bir plan mı?

İnsanın kanun ve sistemleri ile Allah’ın kanunları birbirine karıştırılıyor. Allah yarattıklarını tabir yerinde ise, son model vücuda getiriyor. Daha iyi elma, daha iyi muz, daha iyi nar düşünemeyiz. Daha üstün fonksiyonda insan organı hayal edemeyiz. İmamı Gazali’nin dediği gibi: “Daire-i imkânda daha ahsen yoktur…”Kâinatta bulunan her şey en güzel şekliyle yaratılmıştır. 

Güneşe olan ihtiyacımız eskimediği gibi, yer çekimi ve havanın kaldırma kuvvetinin de modası geçmiyor. Aynı şekilde ahlaki değerler de değerini kaybetmiyor. Kurana bakarak Kainatı; Kainattan da Kuranı okuyabiliyorsunuz. Her ikisi birbirinin açıklaması ve aynası olduğu az bir dikkatle kendini gösteriyor. İktisat, temizlik, adalet, terbiye gibi dustur ve prensipler her iki kitabın da temel hakikatleri. Namusluluk, dürüstlük, yardımseverlik, şefkat ve sevgi her zaman iyi ve güzel. 21. Yüzyıl oldu diye bu değerler ve meziyetler tedavülden kalkmıyor, modası geçmiyor.

Dinde yenilik ve reform konularını gündeme getirenlerin samimi davranmadıkları şuradan belli ki bu çevreler asıl yenilik konularını hiç gündeme getirmezler. Onlardan şöyle çıkışlar duyamazsın:  Buluşa ve yeniliğe dayanmayan ekonomi ile inşaat, tekstil vs. kopya ve taklit yöntemlerle ancak buraya kadar. Kalkınma arabamız “birinci” viteste kalır da bir türlü “ikinci” vitese geçemez.

Şu mealde sözler de duyamazsınız onlardan: Katma değeri yüksek teknoloji üretmediğiniz ve ulusal inovasyon sistemine geçmediğiniz sürece olduğunuz yerde sayarsınız. Gelişmiş ülkelerin pazarı ve acentesi olmaktan kurtulamazsınız.

Onlar ülkemizde başarılı örnekleri, inovasyona dair güzel örnekleri de görmezden gelirler.  Son teknoloji savunma sanayi silahlarımızı kendi Ar-Ge’mizle üretebileceğimizi gösterdik. Demek ki ülkede her türlü yüksek teknolojiyi üretecek alt yapı var. Olmayan ise bilim politikası ve doğru hedeflerin konulması; ulusal inovasyon sistemi…

Peki nedir “Ulusal inovasyon sistemi?”

Sizin ne yaptığınız değil yaptıklarınızın ne işe yaradığı önemli. Uygulamaya dönüşmeyen bilginin önemi yoktur. Nereye gittiği belli olmayan kaptana hiçbir rüzgarın faydası olmuyor.

Ulusal İnovasyon Sistemi bilim ve teknolojiyi hızla ekonomik ve toplumsal yarara dönüştürme beceresinin makro düzlemde örgütlenmesi anlamına geliyor. Milli eğitimden kentleşmeye, çevre sorunlarından ulusal güvenliğe, istihdamdan kamu yönetiminin yeniden yapılandırılışına dek her tartışma inovasyon içinde değerlendirilir.

Çok çalışabilirsiniz. Ancak inovasyon ve buluş yapmadığınız sürece kendinizi değil, inovasyon yapan ülkeleri zenginleştirebilirsiniz.

İhracatta katma değer farkından konuya bakabilirsiniz: 1 kg domates 3 TL, 1 kg tekstil 30 TL, 1 kg mutfak robotu 300 TL, 1 kg Notebook 3000 TL, 1kg Mikroçip 30 000 TL, 1kg biyoteknoloji ürünü, 300 000 TL, 1kg uydu 30 000.000 TL.

Son 10 yılda cep telefonları ithalatına ödediğimiz bedel 90 milyar TL. Bu ne kadar bir değer biliyor muyuz? Bittiğinde Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi olacak olan 3. Hava limanı bile bunun yarısına mal oluyor. Bahsettiğimiz şey iPhone, Samsung, LG gibi cep telefonlarına giden para. Samsung’un 2017 yılında elde ettiği net kârı 46 milyar dolar civarında oldu.

Farkındaysak son 10 yılda milli gelir ülkemizde yerinde sayıyor. Sebebi Ulusal İnovasyon Sistemimizin olmaması.

Günümüzün en büyük ordularından daha güçlü bir ordu var: Algı operasyonu. Bakışlar istenilen yöne çevrilebilmektedir. İhtilaller bununla yapılmış, kargaşa ve kutuplaşmalar bununla çıkarılmıştır.

Yapacağımız şey çok açık. Kendi milli basın ve medyamızı oluşturmamız… Üniversitelerimizi ve bilim kurumlarını bir çözüm platformu gibi çalıştırmanın yolunu bulmak…

 Kalkınmanın temelinde üretime dayalı eğitim ve buluş, yenilik, inovasyon var. Bu gerçeği ne zaman ki medyamız gündemine alır, TV kanallarımız bir mankenin/sporcunun hayatını önemsediği kadar bilim adamı ve araştırmacıları da önemser hale gelirse bir topyekûn uyanış devri başlayacaktır.

Unutmayalım ki; “İki günü aynı olan, (her gün ilerlemeyen, yeni bir şey öğrenmeyen) ziyan etti.” (Hadis; Beyheki).

* “Türkiye İnovasyonun Neresinde” başlıklı yazımız güncelliğini koruyor. Konu hakkında geniş bilgiye ulaşmak isteyenler bu yazımızı okuyabilir.