Gençlerimizin yurt dışı arayışı

Abone Ol

Son yıllarda üniversite çağındaki gençlerimizin en çok kurduğu cümlelerden biri şu: “Yurt dışında okumak istiyorum.” Bu arzu, sadece bir merakın ya da farklı bir kültürü tanıma isteğinin ürünü değil. Daha derin bir arka planı var. Aslında bu eğilim, ülkedeki eğitim maliyetlerinden, iş bulma endişelerine, yaşam standartlarından geleceğe duyulan güvene kadar pek çok faktörün birikimiyle ortaya çıkıyor.

Bugün lise sıralarında ya da üniversite amfilerinde oturan gençler, ders çalışırken aynı zamanda geleceklerinin hesabını yapıyor. Yurt dışında okumak isteyenlerin sayısındaki artış, bir anlamda geleceğe dair kaygıların yansıması. Çünkü gençler, kaliteli bir eğitim almak, küresel ölçekte rekabet edebilir bir diplomaya sahip olmak ve ufuklarını genişletmek istiyorlar.

Yurt dışı eğitimin cazibesinin bir nedeni de ekonomik gerçekler. Türkiye’de iyi bir üniversiteye girmek için yoğun bir sınav maratonundan geçmek gerekiyor. Oysa yurt dışında, daha farklı ölçütlerle kabul alan üniversiteler bulunuyor. Burs imkânları, çeşitli programlar ve farklı yaşam seçenekleri gençlere cazip geliyor. Özellikle Avrupa’da ve Amerika’da üniversitelerin sunduğu araştırma ortamları, gençlerimizin gözünde ayrı bir değer taşıyor.

Bir başka neden de iş dünyasıyla ilgili. Gençler, mezun olduktan sonra uluslararası alanda kabul görecek bir diploma sahibi olmanın kendilerine daha geniş fırsatlar sunacağını düşünüyor. İş bulma kaygısı, onların tercihlerini şekillendiren en önemli etkenlerden biri. Yurt dışında alınan bir eğitim, yalnızca farklı bir akademik formasyon değil; aynı zamanda yabancı dil yetkinliği, kültürel çeşitlilik ve küresel bir bakış açısı kazandırıyor.

Elbette bu yol kolay değil. Yurt dışına gitmek, ciddi maliyetler gerektiriyor. Bir ailenin bütçesi, çoğu zaman bu hayalin önündeki en büyük engel. Ancak gençler, burs arayışlarıyla, çalışma programlarıyla, çeşitli değişim projeleriyle bu engeli aşmaya çalışıyor. Bir kısmı da eğitim masraflarını karşılayabilmek için farklı ülkelerde yarı zamanlı işlerde çalışmayı göze alıyor.

Bu tabloyu görmezden gelemeyiz. Çünkü gençlerin eğitime bakışı, aslında bir ülkenin geleceğine dair işaretler taşır. Yurt dışında okumak isteyen gençlerin sayısındaki artış, bize şu soruları sordurmalı: Kendi üniversitelerimiz neden aynı cazibeyi sunamıyor? Gençlerimizin gözünde neden başka ülkelerdeki fırsatlar daha parlak görünüyor?

Burada mesele sadece akademik imkânlarla sınırlı değil. Gençler, yaşadıkları ülkede de adil bir rekabet ortamı, eşit fırsatlar ve güçlü bir gelecek umudu arıyor. Yurt dışında okumak isteyenlerin artışı, bu umudun zayıflamasıyla da yakından ilgili. Bir genç, kendi ülkesinde parlak bir gelecek göremediğinde, doğal olarak gözünü başka diyarlara dikiyor.

Bununla birlikte, yurt dışında eğitim alan gençlerin çoğu, edindikleri bilgi ve deneyimle bir gün ülkelerine dönüp katkı sunmak istiyor. Ancak bu dönüşün olabilmesi için onları burada bekleyen koşulların cazip olması gerekir. Aksi takdirde, beyin göçü dediğimiz mesele daha da hızlanır.

Gençlerimizin yurt dışında okuma arzusunu sadece bir tercih olarak değil, bir uyarı işareti olarak görmek gerek. Bu uyarı bize şunu söylüyor: Eğitimden istihdama, fırsat eşitliğinden toplumsal güvene kadar birçok alanda gençlerimizin beklentilerini karşılamak zorundayız. Çünkü onlar, geleceğin sahipleri. Onların umutlarını ve hayallerini başka ülkelerin kucaklaması, bizim için kayıp anlamına gelir.