Analiz-Yorum

Gezi olayları ağaç için yapılmadı

Abone Ol

Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay/Analiz-Yorum

2013 tarihinde Taksim Yayalaştırma Projesi ve Topçu Kışlası inşası için Gezi Parkı’ndaki ağaçların sökülmesini durdurmak için başlayan ve ardından hükümete karşı bir eylem haline dönüşen ve yaklaşık 1 ay süren olaylara bugün masum bir eylem diye bakılıyor. O günkü kargaşa içinde çok kişi bazı olayları hep gözden kaçırdılar ya da bazıları tarafından gizlenen gerçekler, aslında bu olayların planlı olduğunu gösteriyor.

GEZİ OLAYLARI PLANLIYDI

Gezi olaylarını masum bir şey gibi gösteren ve hâlâ onu savunan ana muhalefet partisi CHP’nin Taksim’i yayalaştırma projesine belediye Meclis Genel Kurulu’nda imza atan partilerden biriyken buna şiddetle karşı çıkan oldu. Eylemi ağaç için olduğu iddia edilen ilk anlarda ortalıkta boy gösterenler bugün ortaklarından HDP’nin vekilleriydi. CHP milletvekilleri ve Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti’ye ve ona oy verenlere karşı çok tehlikeli bir dil geliştirdi. Bunun sonucunda çeşitli illerde AK Partili olduğu düşünülen vatandaşlara sözlü ve fiziksel saldırılar oldu. Sadece siyasi partiler mi? Hayır ABD, AB ve Soros kurumların desteklediği ve fonladığı sözde sivil toplum kuruluşları İstanbul’daki çeşitli eylemci gruplara destek sağladı. İşin daha ilginç yanlarından biri, olayı sürekli provoke eden zamanın Samanyolu TV’si, FETÖ’sü emniyetteki uzantılarıydı. Olaylardan günler öncesinde dünya basınından CNN, BBC Taksim’de mekân tutmuş ve 24 saat yayına hazır haldeydi.

Gezi’de hedef Erdoğan’dı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan meclisteki parti grup toplantısında, “Ciddi manada perde arkasında Soros türü bazı ülkeleri ayaklandırmak suretiyle oraları karıştıran tipler vardır. Onun da Türkiye ayağı malum içerideydi. Bir manevrayla dün onu beraat ettirmeye kalktılar. Onlarla beraber başkaları da bu işin içerisinde” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hukukun her kararına elbette saygımız vardır. Ama bizim ve milletimizin gözünde Gezi’nin ve bu kalkışmanın önünde yer alanların hükmü asla değişmeyecektir” dedi. Ayrıca Gezi olaylarıyla alakalı olarak, “Gezi olayları aslında tıpkı askeri darbeler, muhtıralar, terör örgütlerinin saldırıları, tıpkı FETÖ’nün 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri gibi devleti ve milleti hedef alan alçak bir saldırıdır. Bay Kemal bunu “aydınlık gençler” diye vasıflandırıyor. Bunlar başta şahsı olmak üzere aldatılmış gençlerdir. Bu aldatılmış gençlere orada çevreci sıfatı vermek suretiyle, bu ülkede milyonlarca ağaç diken bir iktidara ağaç sökme yaftası yapıştıranlara sadece lanet okuyorum.” dedi. HSK, Gezi olayları için yargılanmakta olan kişilere beraat kararı veren hâkimler için soruşturma yapma izni verdi.

AMACI İKTİDAR ÇÖKERTME

Bir süre sonra Taksim’deki Gezi Parkı’nda çevre odaklı başladığı söylenen tırnak içinde “masum gösteriler” kısa sürede hükümet karşıtı protestolara dönüşmüştü. İstanbul ve Ankara’da kundaklama ve kamu mallarına zarar verme boyutuna ulaştı. Sosyal medyadaki yalan haberler ve yabancı medyanın taraflı yayınıyla iki ağaç için başladığı söylenen eylemler, birden iktidarı çökertmeyi hedefleyen uluslararası güçlerin operasyonu haline dönüştü.

EKONOMİK KAZANIMLAR GEZİ’YLE GİTTİ

Gezi öncesi, Ekonomik Büyüme % 4.2, İşsizlik %9, Enflasyon % 7,4, Faiz %5,9, Dolar 1,90 TL, Borsa 93.398,33 düzeyindeydi ayrıca 2000 ve öncesi sadece birkaç milyon dolar için kapısı aşındırılan, sıradan bir bürokratın Türkiye’ye emirler verdiği IMF ve ona olan borç ödenmiş hatta 5 milyar dolar borç vermeyi teklif etmiştik. Olayların ardından tüm bu ekonomik kazanımlar birden kara bir tabloya dönüştü işte bu olayların planlı ve programlı olduğunu gösteren bir delilde budur. Ekonomik Büyüme % 2.9, İşsizlik % 9,9, Enflasyon % 8,17, Faiz %9,1, Dolar Kuru 1$=2,18 TL, Borsa 89.200 oldu. Bu sadece 1 aylık faturaydı daha sonraki dönemde ülke olarak yaklaşık 157 milyar dolarlık bir tabloyla karşılaştık.

Yanlarına kâr kaldı

Son yaşanan mahkeme kararı sonrası “yaşanan onca olay, yapanın yanına kâr kaldı” şeklinde yorumlandı. Bu tür düşünce çok tehlikelidir çünkü, eğer bu tarz eylemlere gerektiği şekilde yaptırım uygulanmasa daha sonra bunun gibi eylemleri düşünen dış güçler ve onların iç uzantıları dahada rahat hareket edip pervasızlaşacakları ortadadır. Ne de olsa ne yaparsam yapayım kimse bana dokunmayacak mantığı güdecekler ve bir sonraki bir öncekinden daha şiddetli olacaktır.

GEZİ’YLE BERABER SOSYAL MEDYAYI KEŞFETTİK

Gezi olayları ülke olarak hiç önemsemediğimiz bir mecranın aslında ne kadar ciddi sonuçlara yol açacağını ve çok etkin olduğunu gördük, sosyal medya. O ana kadar kitleler olarak üşüştüğümüz ve masum bir şekilde kullandığımız sosyal medya platformlarını aslında bir toplum mühendisliği için hazırlanmış eldeki bomba olarak gördük. İnsanların bu mecrayı kullanarak gruplaşması, toplanmasısın yanında algı operasyonuna maruz kalarak yalanların nasıl doğru gibi gösterileceğini acı bir tecrübeyle öğrendik.

SOSYAL MEDYADA KİTLELER YALANLA YÖNETİLDİ

Sosyal medyada yalan haber ve görüntülerle kitleleri sürekli öfkeli olarak tutulmaya çalışıldı. Başka ülkelerde yaşanmış olaylardan alınan fotoğraflar sanki olaylarda olmuş gibi servis edildi. Özellikle ABD kaynaklı sahte olan bot hesaplardan sürekli dezenformasyon yapıldı. Bu yalan haberlere siyasi yüzlerin katılıp olmayan şeyleri olmuş gibi anlatması, bu tarz olaylarda halkı kin ve öfkeye sevk edenlerin toplumda bir ağırlığının olması, kitlelerin yönlendirilmesi üzerinde çok etkili olduğunu gösterdi. Yalan haber yapıp, sahte fotoğraflar paylaşan özellikle topluma mal olmuş kişiler asla özür dilemedi ve pişkinlik içinde yaptıklarını savunmaya devam etti.

Gezi’yi meşrulaştırıyorlar

Siyasi partilerin olaylara yaklaşımları bu vandallık ve hainlik kokan eylemleri masum gösterme çabası en basit söylemle bir hezeyandır. Demokratik olduklarını, özgürlüğü savunduklarını beyan edenlerin, demokratik yolla seçilmiş bir hükümete karşı toplumsal bir eylem kullanarak alaşağı etme çabası ve özgürlük adı altında kundaklama, yağma, yıkmaya göz yumması, aslında söylemlerinde en ufak bir ciddiyetin dahi olmadığını göstermiştir. Bu özgürlük getiriyorum diye milyonlarca insanın ölümüne sebep olan vahşi Batı zihniyetinden ne farkı vardır?