Dünya

“Gülen örgütü saatli bombaya benziyor”

Abone Ol

Suudi Arabistan’daki Mekke Açık Üniversitesi Rektörü ve Mekke Hayır Kurumu Müdürü Ali el-Ömeri, İslam dünyasındaki alimleri ve öğrencileri, Müslümanlara zarar verme amacıyla hayır ve eğitim faaliyetlerini kullanan Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) tuzağına düşmemeleri konusunda uyardı.

Karşılaştırmalı fıkıh uzmanı Ömeri, AA muhabirine verdiği özel mülakatta, FETÖ yapılanması ve Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri hakkında değerlendirmelerde bulundu. Suudi rektör, “Alimleri, şeyhleri, ilim talebelerini ve düşünürleri, bazı güzel düşünceler ve maneviyat sunan ancak zalimlerin tarafında yer alan bu yapılanmanın tuzağına düşmemeleri konusunda uyarıyoruz.” dedi.

Ömeri, FETÖ’nün 15 Temmuz’daki başarısız darbe girişimine ilişkin, “Darbe girişimi bir farkındalık oluşturdu. Nasıl olur da bir insan ve cemaat, özgürlükleri, demokrasiyi ve insan onurunu koruyan, sığınmacıları kabul eden bir devleti yıkmak için gece gündüz komplo kurar anlayamıyorum.” diye konuştu.

FETÖ’nün Suudi Arabistan’daki faaliyetlerinin basın ofisi ve küçük çaplı eğitim çalışmalarının yanı sıra Riyad, Cidde ve Mekke kentlerinde düzenlediği bazı toplantılarla sınırlı olduğunu kaydeden Ömeri, “FETÖ bir grup elit din adamı ve düşünürü toplantılarına, konferanslarına davet ederek, kitap hediye edip fuarlara katılarak etkiledi.” ifadelerini kullandı.

Gülen’den etkilenen bazı aydınların dışında, bu grubun iki yıl öncesine kadar Suudi Arabistan’da öğrenciler veya entelektüeller tarafından bilinmediğini belirten Ömeri, “Suudi Arabistan’da artık bunların gerçek yüzü ortaya çıktı. Gülen’in eski faaliyetlerini ve projelerini beğenen sadece ufak bir grup entelektüel ve şeyh kaldı. Bu kişiler henüz onun faaliyetlerinin farkına varamadı ve İslami tecrübeyi baltalamak için savaş açanların elebaşı olduğuna inanmadı.” dedi.

“Gülen örgütü saatli bomba”

“Hayır işleri ve eğitim alanında faaliyette bulunuyor görünümünde ‘Batıni’ bir yapı olan Gülen örgütü aslında saatli bombaya benziyor.” tespitinde bulunan Ömeri, şöyle devam etti:

“Üç yıldır bu cemaat hakkında uyarılarda bulunuyorum. Bunlar hakkında makale yazdım. Gülen’in, Said Nursi’nin ve diğerlerinin kitaplarını yoğun bir şekilde okuma imkanım oldu. Kitaplar iyi ancak uygulama tamamen ayrı bir dünya. Uygulanmadığı sürece iyi ve güzel sözlerin nasıl bir faydası olabilir?”

Ömeri, bu yapıya ait tüm okul ve kurumların topladıkları milyarları Müslümanların zarar görmesi için kullandıkları için kapatılması gerektiğini dile getirdi.

“Türkiye, İslam dünyasına açılan kapı”

Türkiye ve Suudi Arabistan ilişkileri hakkında da değerlendirmelerde bulunan Ömeri, Türkiye’nin yapısı ve ilişkilerinde izlediği açık ve net tutumun Suudi Arabistan tarafına bir nevi güvence verdiğini söyledi. Ömeri, Türkiye’nin ayrıca Müslümanlara hizmet eden binlerce projeye, foruma ve konferansa ev sahipliği yaparak İslam dünyasına açılan kapı olduğunu vurguladı.

Türkiye’ye gelen Suudi Arabistanlı turistlerin burada önemli ölçüde gayrimenkul aldıklarını ve ekonomik ilişkiler kurduklarını aktaran Ömeri, bunun Avrupa’nın aksine Türkiye’nin Müslüman bir ülke olmasından kaynaklandığını ifade etti. Ali Ömeri, Türkiye’ye gelenlerin burada ikamet eden tüm Müslüman topluluklarla bir araya gelebildiğini, bunun bir başka örneğinin olmadığını ve Türkiye’de özgürce görüş alışverişi yapabildikleri ortamlar bulunduğunu kaydetti.

Suudi Arabistanlı akademisyen Ömeri, ülkesinde üst makamlar tarafından Türk şirketlerle çalışılması, onların öncelenmesi, işlerinin kolaylaştırılması yönünde talimat verildiğinin, bunun da ancak Ankara ve Riyad arasındaki güçlü ilişkilerle olabileceğinin altını çizdi.

Bölgeyi tehdit eden mezhepçilik konusuna da değinen Ömeri, tüm insanların diğerlerini dışlama ve eziyet etme amacı olmadan istediği dini, düşünceyi ve mezhebi seçme hakkı bulunduğunu vurguladı.

“Türkiye’nin, Suudi Arabistan’ın, Arap ve İslam ümmetinin gerçek düşmanının kim olduğuna dair bilinç halkası genişletilmelidir.” diyen Ömeri, Müslümanların yararına olmayacak şekilde faaliyet gösteren aşırılıkçı Sünni örgütlerin de bulunduğunu kaydetti.

Ömeri ayrıca İran’ın Irak, Lübnan, Suriye ve Yemen’de anlaşma mantığıyla değil, başkentleri ele geçirme mantığıyla yaklaştığını sözlerine ekledi.