Hijyen deyince akla önce sabun gelir, sonra kolonya. Ancak bu kavramın derininde yatan duygular ve psikolojik dinamikler sıkça göz ardı edilir. Bu yazı, kişisel bakım ile hijyen arasındaki ince çizgide geziyor: Temiz olmak mı, temiz hissetmek mi?
COVID sonrası toplumun büyük bir bölümü temizlik kavramıyla yeniden tanıştı. Sürekli el yıkamak, her yüzeye dezenfektan sıkmak, market poşetlerini bile yıkamak... Bu davranışlar bir noktada OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) seviyesine yaklaşabiliyor.
Temizlik, kontrol duygusu yaratır. Ancak kontrolün aşırısı, kaygıyı artırır. Kişisel bakım burada dengeyi bulur:
-
El yıkamak evet ama her beş dakikada bir değil.
-
Dezenfektan kullan ama cildini tahriş edecek kadar değil.
-
Temizlik yap ama kendini suçlamak için değil, rahatlamak için.
Temiz hissetmek, özgüvenle yakından bağlantılıdır. Dişini fırçaladığında daha çok gülümsersin. Yüzünü yıkadığında daha çok konuşmak istersin. Bu basit eylemler, sosyal hayatta var olma enerjini artırır.
Araştırmalar gösteriyor: Bakımlı ve temiz hisseden insanlar, toplumsal ilişkilerde daha aktif. Kendini iyi hisseden biri, “ben bu ortamda varım” diyebiliyor.
Duygusal Temizlik: Fiziksel Bakımın Ötesinde
Bazen de “kir” sandığımız şey aslında içimizdedir. Kafanın içi dağınıksa, evini ne kadar toplarsan topla yetmez. Bu yüzden:
-
Negatif insanlardan uzak durmak bir hijyen eylemidir.
-
Günlük tutmak, zihinsel detokstur.
-
Ağlamak, gözyaşıyla ruhunu yıkamaktır.
Kişisel bakım sadece elleri değil, duyguları da yıkamayı gerektirir.
Minimal Hijyen Kiti: Her Gün İçin Gerekli 5’li
-
Diş fırçası ve macunu (günde 2 defa)
-
Cilt dostu sabun
-
Tırnak makası + törpü
-
Deodorant
-
Güneş koruyucu
Bunlarla dünyayı kurtaramazsın belki ama kendini bayağı iyi hissedersin.
Sabah kalkıp yüzünü yıkamak, gün içinde ellerini temiz tutmak, ter kokusunu engellemek... Bunlar seni bir “temizlik hastası” yapmaz. Bunlar, kendine gösterdiğin saygıdır.
Unutma: Hijyen bir takıntı değilse, ruh sağlığının destekçisidir. Temiz olmak, hem beden hem zihin için bir özgürlüktür.