Güzellik Ürünlerinin Karanlık Dosyası

Abone Ol

Bir krem düşünün:
Cildinizi gençleştireceğini, sıkılaştıracağını, ışıl ışıl yapacağını vaat ediyor.
Kutusu parlak, kokusu hoş, vaadi büyük.
Ama içindekiler kısmına geldiğinizde, sanki bilim kurgu filminden fırlamış bir sahneye giriyorsunuz:
Paraben, SLS, phenoxyethanol, PEG-100 stearate, disodium EDTA…
Yani anlayacağınız, bir anlam karmaşası.
Yüzümüze mi sürüyoruz, laboratuvara mı giriyoruz, belli değil.

Kozmetik sektörü uzun yıllar boyunca “parlat ama sorgulatma” politikasıyla çalıştı.
Güzellik adı altında binlerce ürün raflara dizildi, reklam kampanyalarıyla arzu nesnesine dönüştürüldü.
Ama kullanıcı artık 2005’teki gibi değil.
Etiket okuyor, içerik araştırıyor, “temiz içerik mi?” diye sorguluyor.
YouTube’da içerik analizleri yapan kanallar, dermatolog yorumları, içerik skorlama uygulamaları derken, bilgi daha ulaşılabilir hale geldi.

Yine de büyük bir soru orta yerde duruyor:
Gerçekten ne sürüyoruz?
Bir ürünün üstünde “doğal”, “organik”, “temiz” yazması, içeriğinin sağlıklı olduğu anlamına mı geliyor?
Yoksa pazarlama sihirbazlarının yeni göz boyama yöntemi mi?

“Temiz içerik” terimi, tüketiciye güven vermeyi amaçlıyor.
Ama bu etiketlerin çoğu zaman net bir tanımı yok.
Yasal olarak bağlayıcı olmayan bu ifadeler, üreticinin insafına kalmış bir sadakat sözü gibi.
Ve bazen içerik listesinde "bitkisel gliserin" yazarken, o gliserinin petrokimyasal süreçlerden elde edilmiş olabileceğini kimse anlatmıyor.

Üstelik güzellik uğruna vazgeçtiklerimiz sadece sağlıklı bir cilt değil.
Bazı içerikler hormon dengesine zarar verebiliyor.
Bazıları uzun vadede alerjik reaksiyonlara neden olabiliyor.
Ve bazılarıysa çevreye ciddi zararlar veriyor; üretim sürecinde ortaya çıkan atıklar, ambalajlar, mikroplastikler…

Peki ne yapacağız?
Kozmetik düşmanı mı olacağız?
Hayır. Ama bilinçli tüketici olmak, “güzellik” denilince her şeye gözümüz kapalı onay vermemek demek.
Serumun arkasını çevirmek bir alışkanlık hâline gelmeli.
Etiketleri okumak, içerikleri sorgulamak, mümkünse alternatifleri araştırmak…
Bu yazı tam da o sorgulamanın başlangıcı olmak için yazıldı.

Çünkü güzellik, sadece görünür olan değil.
Aynı zamanda sürdürülebilir, sağlıklı ve bilinçli bir sürecin ürünü olmalı.
Elinizdeki ürünün parıltısına değil, arkasındaki satırlara odaklanın.
Kimyasal terimlerin içinde kaybolmak yerine, bir adım geri atın ve sorun:
Bu gerçekten benim cildime iyi gelecek mi? Yoksa sadece iyi görünmemi mi sağlayacak?

Unutmayın:
Bazı parıltılar geçici olabilir.
Ama sağlıklı bir cilt, uzun vadeli kararların sonucudur.
Ve bazen güzelleşmek, vazgeçmekle başlar.