Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh

Abone Ol

Çok zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Türkiye, doğuyla batının, kuzey ile güneyin kesişim noktasında bilinen tarihin ortaya çıktığı bir ülkedir. O nedenle tarih boyunca nice kavimlerin, medeniyetlerin yolu buraya düşmüştür. Bu coğrafyada ya güçlü olursunuz ya da yok olursunuz. Türk milleti 1000 yıldır bu topraklarda vardır ve var olmaya devam edecektir. Zaman zaman ayağımız tökezlese de yeniden toparlanmasını biliriz. Kolay zamanlar bizi rehavete sürüklenir, sıkıntılı günlerde kenetlenerek yolumuza devam ederiz.

21 yüzyılın ilk çeyreğini geride bıraktığımız şu günlerde birçok alanda destan yazan bir ülkeyiz. Tarihte olduğu gibi bugün de yazılan destanlar, dostları sevindirirken düşmanların yeni hile ve tuzaklar kurmasına sebep oluyor. Başarıların yanında sıkıntılarımız da çok… İnsanın olduğu yerde dert biter mi? Ümmetin kalbine sokulan Siyonizm hançeri kan akıtmaya devam ediyor. Zayıf ve teslimiyetçi yönetimler nedeniyle akla ziyan acılar yaşıyoruz. Filistin’in etrafındaki ülkelere haritadan bir bakın, durumun vahametini anlayacaksınız.

Geçen hafta Türkiye çok önemli bir fuara ev sahipliği yaptı. IDEF 2025- 17. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı, İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanlığının himayesinde Savunma Sanayi Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı tarafından organize edilen fuara 103 ülkeden 231 heyet ve 1000’e yakın delege katıldı.

Fuarın açılışına katılmak üzere Atatürk Havalimanı’na vardığımda yoğun bir trafikle karşılaştım. Daha önceden gönderilen davetiye ve giriş belgeleriyle açılış alanına vardım. Müthiş bir kalabalık vardı, kendimi Birleşmiş Milletler salonunun askeri versiyonunda sandım. Her taraf rütbeli askerlerle dolu… Önümde bir grup siyahi rütbeliler var, kimisinin omuzunda Zimbabve yazıyor, kimisinde farklı bir Afrika ülke adı... Yanımda Azerbaycan heyeti, diğer tarafta Avrupalılar… Karşılama bölümünde Ticaret Üniversitemizin iki Afrikalı öğrencisi ile de karşılaştım. Bu gençler heyetlere rehberlik yapıyorlardı. Ziyaretçi subayın öğrencimizden memnuniyetini ifade etmesi beni sevindirdi. Ülkemize gelen misafir öğrencilerin önemini bir kez daha anladım.

Açılış programında 3000 firmamızın ürettiği savunma sanayi ürünlerinde yerlilik oranının yüzde 85 ulaştığı bilgisini öğrendik. Bir yandan birbirinden değerli konuşmacıları dinlerken aralarda da kara, hava ve deniz savunma silahlarının görkemli gösterisiyle karşılaştık. Bir saatten fazla süren töreni izlerken içimden “biz seyretmekten yorulduk, adamlar üretmekten yorulmamışlar” diye geçirdim. Nereden nereye… Toplu iğne üretemeyen ülkeden dünyanın en gelişmiş silahlarını üreten ülkeye geçiş kolay olmadı. Türkiye’nin 7,5 milyar ihracat, 9 milyar siparişle savunma sanayisinde bir dünya devi olduğunu anladık. Ama hala anlamayanların varlığını da bir kez daha gördük. Peki bütün bunlar niye? Onun gerekçesini de Abdülhak Molla’nın meşhur beyti ile açıklayarak tamamlayalım:

"Bu mesel ile bulur cümle düvel fevz-ü felâh;

Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh."

Günümüz Türkçesi ile ifade etmek gerekirse;

“Bütün devletler başarı ve kurtuluşu şu deyim ile bulur:

Barış ve huzur istiyorsan savaşa hazır olmalısın.”