Herkesin kendi inancını kesin doğru olarak görmesine niye şaşılır ki..

Abone Ol

-Muzaffer Can: (İç-iktidar çatışmasına doğru mu? başlıklı yazı üzerine..) ‚Diline-gönlüne sağlık Selahaddin, yazılarını okuyorum.. İnşallah kafi derecede anlaşılırsın. Selam ve dualarla. Face de yayınladığım son makalemi gönderiyorum.‘ diyor. Muzaffer Hocamızın bu makalesini özetleyerek aktarıyorum:

‚Politika kelimesi, eski yunancada halkın idare sanatı anlamına gelse de, esasta iki yüzlülük anlamına da geliyor. (…)Ama, ben islamî siyaset konusunda da konuşmama kararı almış bulunuyorum. Zira söz, anlayabilecek kapasitede insanlar varsa söylenmelidir.

Ne varki yıllarca bu konuda „bu gün şeriat mı olur“ diye münakaşa eden kardeşler, sonunda ikna olup kısa zamanda tam şeriatçı oldular. Bir müddet sonra da partiye katılıp millete hizmete koyuldular. Gel gör ki şeriatı öğrenmeden şeriatçı olan bu samimi kardeşler ilk hizmet olarak tebliğe benden başladılar. (…)kendileri gibi milletin hizmetine talip olmadığımı görünce ben kafir (!) bile olmuşum. Hiç birine küsmedim. (…)

Yirmi yıldan fazla bir zaman geçmişti. (…) aralarında bir kavga kopmuş.. Ne olduğu beni ilgilendirmiyor ama siz falan zatın hakkında böyle konuşamazsınız, ben buna müsade edemem, deyince bir duraklayıp sonra, „ama o senin aleyhine..şunları…..“ diyecek oldu. Ben de onlara „arkadaşlar Allah için susun, bu gün sabırla imtihan gününüzdür. İmtihanı iyi verecekken dedikoduyla geçirmeyin“ dedim. (…) Burada bir daha yineleyelim, hepimizin başı, Muhammed Mustafa (sav) dir. Ondan başkasının sözü iyi ise alınır, değilse bırakılır. (…) Allah hiç birimizi altından kalkamayacağımız imtihana tâbi tutmasın; bizi bizim şerrimizden korusun. (…) Kur‘andaki, ”Birbirinizle çekişmeyin; dağılırsınız, kuvvetiniz gider” âyetini hatırlayalım.. (…)’

*

-Abdullah: (din-mezheb farklılıkları başlıklı yazı üzerine..) Şiî oldugunu iddia eden eli kanlı Esed taraftarları da, keşke ümmetçi olabilseler.. (…)Rabbim, İslam kardeşliği hukukunu hayata yansıtanlardan eylesin, inş.

-Fatih Tarhan: Ehl-i sünnet’in diğerlerinden farkı bir mezheb değil, İslam’ın özü olması..

*SEÇ: Evet, ama, şia da aynı şeyi söylüyor, ’Gerçek İslam biziz.. Diğerleri yanlışta..’ diyor.. Problem de buradan kaynaklanıyor.. Herkes tabiatiyle kendi inancını en doğru bilir.

Bunun yerine, ’Ben böyle inanıyorum, ama, öteki müslümanların da kendi inançlarını en doğru olarak bilip, inandıkları sistemi bizim kadar hür bir şekilde savunmaları gerekir..’ diyebilmeli.. Hiç kimseden, ’Benim inancım yanlış..’ demesi beklenmemeli..

-Fatih Olgun: (Yemen, bir İran-Suudî çatışması’ alanına dönüşür mü? yazısı üzerine..)

Doğru tespitlerle hayal ürünü cümlelerin birlikte serdedildiği bir yazı…

Aşağıdaki iki ifadenizin kanıtlarını ortaya koyabilir misiniz?

”İran, Bahreyn’deki göstericileri vargücüyle ve her yönden destekledi.” var gücüyle ve her yönden denildiğinde askeri, silah vs.. de işin içine girer.

”Ama, İran’ın Husîlere desteği en üst dereceye yükseltildi ve fiilî hükûmet oluşturan Husîlerle anlaşmalar imzalayıp, İran- Yemen arasında uçak seferleri başlattı ve tabiatiyle her türlü yardımlar da.

Esasen, İran’ın binlerce ton silah, mühimmat, ilaç ve gıda yardımı taşıyan gemileri Yemen’e gönderdiği resmen medya aracılığıyla duyuruluyordu..”

Silah gönderildiğine dair kanıtınız var mı?

İkinci bir konu, Suudilerle İran’ı kıyaslamanız gerçekten üzücü.

ABD’den izinsiz su bile içmeyen Suudileri gerçek bağımsız, kendi başına karar alabilen bir güç olarak tanımlamanız çok üzücü…

*SEÇ: Aylardır Yemen’deki hareketi alkışlayıp destekleyen en yetkili ağızların sözlerini duymadıysanız, İnkılab Muhafızları Ordusu’nun İran-Irak Savaşı yıllarındaki başkomutanı Serdar Muhsin Rızaî’nin daha dünkü son beyanlarını olsun dinleyiniz. Ki, ‘İran Yemen’i yalnız bırakmaz..’ diyor. Bu tabiîdir de.. Tabiî olmayan, işin içinde olmayan birilerinin de tehlikeyi görünce sorumlu makamlardaymışçasına kendiliklerinden savunma refleksi göstermeleri..

Sonra, Suudî’lerin mahiyeti hakkında verdiğiniz bilgiler için, her ne kadar malumu ilâm veya tereciye tere satmak kabilinden olsa bile, yine de teşekkürler.. ancak, sözleri çarpıtmamak gerekir.. Suudî’lerin bağımsızlığından söz eden mi var, Allah aşkına?

-Selman: Fatih Olgun bunca zulümden sonra bile hâlâ İranı savunabiliyorsun ya, sana ne diyeyim, zalimlere arka çıkanları ateş bekliyor, ateş..

-Bahadır Kurbanoğlu: Fatih Olgun arkadaşımız gibi, kimi duygusal yorumlar ve sorularla sosyal medyada da karşılaşmaktayız ki, bunların tümüne yönelik facebook’ta paylaştığım bir yorumu aktarmak isterim:

“Ali Abdullah Salih, A.Mansur Hadi ve Husiler’in yakin geçmişte sırf Yemen İhvani’nin elini zayıflatmak için girdikleri kirli ittifakı (temerrud) gizleyenler: şimdilerde bu ittifakın nasıl bozulduğuna kafa yormuyorlar da, darbe ittifakcilarindan birinin “devrim” yaptığına ve diğerlerinin de “karşı devrimci” olduklarına herkesi inandırmaya çalışıyorlar.

Soru şu: Neden BM özel temsilcisi haftalarca Husi darbesinin meşru görülmesi için hem aşiretler hem de KİK nezdinde ikna turları yaptı? (Aynısını Misir’da Sisi için yaptıklarını hatırlatmakta fayda var) Amaç yoksa ABD çıkarları gereği Yemen’de İrak modelini uygulamak olabilir miydi?

Hesap tutmadı, çünkü bu Suud başta olmak üzere kuzeyden güneye bütün Körfez Arab ulkelerinin çevrelenmesi demekti!

İste sırf İhvan’in başını ezeceğim diye Suud’un duzene koyup yol verdiği bu kirli temerrud oyunu tutmayip bozulunca (çünkü tarafların her biri bir diğerinin sırtına binip birbirlerine eşek muamelesi yaptı, ama aradan Husiler kurnazlıkla sıyrıldı.-daha doğrusu ABD İran ve BM’nin gücünü arkasında görerek arsizlaşti) mızrak cuvaldan taştı.

(Not: ABD ve BM’nin fırıldak politikası kimseyi aldatmamalı. Yanar döner, öyle olmazsa böyle olur. Suud’un kararlılığına göre onlar da tutumlarını değiştirdiler.)

-El’Huseyni: Iran ile Suud arasinda bir kiyas yapilmasi durumunda, nasil bir cevap verilse âdilâne olur diye dusundum, Suud krallari,ABD iblisinin usagi oldugu,dunya bilir. Iran, rejimi tepesindeki yöneticilere baktığımda İran, Irak ve Suriyede vahşice Esed’le birlikte.. simdiye dek, 300 binden fazla muslumanin kani akitilmis, 60 milyar dolara yakin para harcamasi, turbeler adina, sunni muslumanlarin en buyuk dusmanligini yapan, ABD ile aynilesen politikasi,yalan,iftira,takiye adi altinda siyasi stratejik menfaatleri ugruna, gayrimeşru yollari mesrulastiran bir İran gercegi, baska ne kaldi?

Dunyada ahmaklar oldugu muddetce,birileri onlari kulanacaktir. İslami hareket denilen kesimlere de baktigimizda, azi disinda, her bir hizip, grup,ya Suud’un veya Katar’in veya baska bir ulkenin kuyruguna takildigini gururuz.

Ayrıca.. Irandaki yöneticilerin, baba Esad tarafindan kirk bin insanin olumuyle sonuclanan, Humus ve Hama’da es gecmesini nasil degerlendiriyorsunuz. şia’nin akıdevi konulardaki saplantilarini nasil degerlendirmek lazim.

Bizler muslumanlar olarak,tespitlerimizi dogru yaparak,teblig görevimizi yaparsak, sorumlulugumuzu yerine getirmis oluruz.

*SEÇ: İran’ın 1982’de Suriye Baas rejiminin Hama ve Humus’da yaptığı katliâma seyirci kaldığı değerlendirilirken, Saddam ordusunun İran içinde 135 km. içerlerde olduğunu gözden ırak tutmak gerekir.. Yani, o şartlarda İran’ın neler yapabileceğini söylemek zordu..

Şianın akıdevî saplantılarını da soruyorsunuz. Akıdevî konularda gelişigüzel suçlama ve değerlendirme yapmanın hiçbir faydası yokur. Herkes kendisi gibi inanmayanı saplantı ya da sapkınlık olarak görürse, nasıl çıkılır düz yola…

-Fikri: Kimisi mezhebi, kimisi iktidar, kimisi maddi çıkarları, kimisi de fanatik çıkarları ile Ortadoğuda oyunlar çeviren mahalli güç odakları olarak Suud da, DAİŞ de İran da, Müslümanların çıkarlarını düşünmüyor.

-Zekeriya Sarıkaya: (PKK’yı Öcalan yönetiyor da; ya, T.C. tarafını ? başlıklı yazı üzerine..) Vahdet konusu her asırda değişmeyen kıymetli kavramdır, eksikliği yaramızdır; selamlar

-Mesut ACAR: Selamunaleykum sayın abim; Şüphesiz ki Tayyip Erdoğan bu ülkede çok önemli meseleleri halleti bence en önemli kazanımlarımızdan birisi de Müslüman kesimin Devlet yönetme tecrübesi yoktu AK Parti sayesinde bunu tam mükemmelen olmasa da tecrübe etmiş oldu bu gelecek kuşaklarımız için çok önemli kazanımdır. Ancak bu yazdıklarınıza ilaveten son 10-15 yıldır Türkiye de gerçekleşen politik olaylar değişimler, gelişmeler tek başına Türkiye nin ürettiği politikalar olmayıp (başta ABD) küresel güçlerin de Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme siyasetleriyle de yakından alakalıdır. Bunun farklı algılanması sanırım saflık olur.

-Mustafa Doğan: (‘İç-iktidar kavgasına doğru mu?.. başlıklı yazıya..)

Yazılarınızı mümkün olduğu kadar takib ediyorum.

Ayrıca, düşüncelerinizden ve fikirlerinizden azami derecede istifade ediyorum.

İİC ile ilgili İmam Humeyni’den yakın geçmişe kadar olan genel siyaset ve duruşlarına olan övgülerinizi ve yakın geçmişten günümüze kadar olan mezhep, siyaset ve duruşlarına olan eleştilerinizi biliyorum ve sizinle aynı görüşteyim.

Süleyman Arslantaş’ın görüşlerine de katılmamak mümkün değil.

Peygamber eşlerinin bizlerin annelerimiz olduğu (Ahzab-6) bize vahiyle emredilmişken, geldiğimiz noktada Peygamber hanımlarına yapılan saygısızlıklara nasıl bakacağız.

Evet, ‘Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe sevketmesin’ (Maide-8) âyeti bizim mihenk taşımız olacaktır.

Rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in dediği gibi, düşmanlarımız bizim öğretmenimiz değildir.

Biz onlar gibi davranamayız.

Ancak, âdil şahidler olarak eleştirmek de gerekir diye düşünüyorum.

*SEÇ: Câhil kitlelerin yaptıklarını, bir inancın aslî gereği gibi de görmemek gerekir.

-Cevad Muradbeyli: Suriye’deki olayları Şiaya bağlamanın yanlış olduğunu düşünüyorum.

İddia sahipleri de elbette ki Şia öğretisinin “İran’ın ulusal çıkarları” uğruna istismar edildiğini biliyorlar. Hani, öldürülen kişinin yakınları çevredekilere katil hakkında akla hayale gelmedik tehditler savururlar. Umarım yanılmıyorumdur……

-mnuh: Suriyede yillardir cocuk- kadin demeden katliam yapiliyor, siz neden bahsediyorsunuz?

*