2023 yılının Ekim ayından bu yana bir ülke özellikle de bir ülkenin bir bölgesi bir devlet tarafından bombardımana ve açlığa mahkum edilmiş durumdadır.
Dünya ülkeleri maalesef ki bu soykırımı izlemekle yetinmekte cılız açıklamalar dışında kayda değer bir şey yapmamaktadırlar.
Kalbi olan hiçbir insanın kaldıramayacağı ağır bir yük altında ezilen Filistinli kardeşlerimize her alanda yardımcı olmak ve bu zulmün bitirilmesi için elimizden geleni yapmak bizim öncelikle Müslüman kardeşlik borcumuz sonrasında ise insanlık borcumuzdur.
Dünyanın farklı coğrafyalarında devam eden savaşlarda öldürülen çocuklara üzüldüklerini belirten dünya ülkeleri maalesef ki Filistinli çocukların şehit edilmelerini ve aç bırakılmalarını sadece izlemekle meşgullerdir.
Batı dünyası tarihin neredeyse her zamanında İslam ülkelerinde işlenen barbarlıklara hep kulağını tıkamış ve üç maymunu oynamayı tercih etmiştir.
Ama Filistin özelinde gördüğümüz bir farklılık var. Bu farklılıkta Filistin’e sadece Batı dünyası değil İslam dünyası da göstermesi gereken tepkiyi göstermemekte ve kendisinden beklenen hareketlenmeyi yerine getirememektedir.
İnandığımız gibi bir tepkiyi ortaya koyamamak son derece acıdır ve yarın hesap gününde Allah’a bu konuda verilebilecek bir cevabımız olmayacaktır.
İslam dünyasının dağınık hali İsrail’i daha da azgın bir halde Filistinli kardeşlerimize saldırma cesareti vermektedir.
Sosyal medya ve telefonlardaki durumlara baktığınızda çok ciddi bir tepki varmış gibi durmaktadır. Ama bu tepkinin temeline inmeye çalıştığınızda ise ortaya konulan tepkilerin sadece klavyeden öteye gitmediğini görmek son derece mümkündür.
Ağızlarda dolaşan boykotun yerine getirilmesi şekliyle tam anlamıyla ortaya konulamadığı, İsrail ile yapılan ticaretin İslam ülkeleri tarafından sonlandırılamadığı, kimi İslam ülkelerinin İsrail ile kritik anlaşmalar ve işbirlikleri yaptığı, İsrail’in anladığı dilden İslam ülkelerinin konuşmadıklarını ve verilecek tepkilerde İslam ülkelerinin birlik içerisinde hareket etmedikleri maalesef ki görülmektedir.
Öyle ki kimi Batı ülkelerinde Batılı halkların düzenledikleri yürüyüşlerin bırakın katılım sayısı bakımından benzerlerini o yürüyüşlere katılan sayının 10’da 1’i oranında bile katılımların olmadığı yürüyüşlerin İslam ülkelerinde düzenlendiklerine şahit olduk.
Hatta son dönemde ülkemizde yapılan Gazze yürüyüş ve organizasyonlarına katılım son derece düşük düzeydedir. Bu anlamda Türk halkındaki tepkinin seviyesi her geçen gün düşmektedir.
Tepkinin düşmesinin onlarca sebebi olmakla birlikte bu sebepleri sırasıyla ifade etmenin yanında halkımızın vereceği tepkiyi diri tutabilmek için neler yapılması gerekliliğinin üzerinde durmak çok daha faydalı olacaktır.
Verilecek ve verilmesi gereken tepkiyi diri tutmanın en önemli yolu önce bir Müslüman sonrasında ise bir insan olarak empati yeteneğimizi güçlü tutmanın yanında belki bir gün İsrail’in aynı saldırgan tavrını bize de göstereceğini biran olsun aklımızdan çıkarmamaktan başkası değildir.
Suriye içerisinde ilerleyen İsrail ile sınır komşusu olacağımızı hiçbir an ama hiçbir an aklımızdan çıkarmamalı ve her anlamdaki hazırlıklarımızı bu gerçeğe göre yapmalıyız.
Ve evet insanlık bir Filistin sınavından geçmektedir tıpkı Bosna, Arakan, Irak ve Doğu Türkistan sınavlarından geçtiği gibi.
Bu sınavların tek ortak yönü ise bir tarafta Müslüman halkların diğer tarafta ise Müslüman olmayan halkların olmasıdır.
Allah İslam dünyasına bir ve birlikte olmayı bir an önce nasip etsin duamızla…