Dünya

İran'daki protestolar neden başarısız oldu?

Geçtiğimiz yıl İran ahlâk polisi tarafından öldürülen Mahsa Amini için tüm dünyada gösteriler ve protestolar düzenlendi. İran halkı da gösteri düzenleyenler arasındaydı. Ancak zamanla bu protestolar kaybolmaya başladı. Siyaset bilimciler bunda İran'ın caydırıcılık unsurlarının etkili olduğunu düşünüyor.

Abone Ol

Konuya kısa bir anektodla giriş yapalım...  Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin, Ağustos 1978'de Muhammed Rıza Şah'a sorar: "Bu molla senin için, benim için ve hepimiz için sorun yaratıyor. Sorunla ilgilenmemi ister misin?" Bahsettiği kişi rejim değişikliği çağrısı yapan kıdemli bir din adamı olan Ruhullah Humeyni'den başkası değildi. Şah, Saddam'ın Ayetullah'a suikast teklifini reddetti. Böylece parçalanmış bir muhalefet hareketini devrime dönüştürmeye yardımcı olacak kritik birini almıştı.

Kırk dört yıl sonra, başka bir muhalefet hareketi ortaya çıktı, ancak bu hareket kendisinin ve diasporanın talep ettiği değişiklikleri gerçekleştiremedi. 22 yaşındaki Mahsa Amini'nin İran ahlak polisi tarafından öldürülmesinin yıl dönümünde, pek çok kişi protesto hareketinin -yaklaşık kırk yılın en büyüğü- talep ettiği değişiklikleri ve diasporanın dini lidere ve İslam Cumhuriyeti rejimine karşı çağrısını yaptığı devrimi neden gerçekleştiremediğini merak etti. Bunun yerine sormamız gereken şey; rejimin neden başarılı olduğudur ve bunu anlamak için Şah'ın düşüşünden çıkarılan derslere bakmak gerekir.

Kararlı davranış ve tereddütsüzlük

II. Dünya Savaşı'nın sonundan beri ülkeyi yöneten Şah, protestolara hazırlıksız yakalandı. İnsanları hapse atmak ve İranlı muhalifleri taciz etmek, Başkan Jimmy Carter'ın dış politika gündemiyle tutarsız eylemlerdi. Modernleşen bir lider olarak itibarını yükseltmek için Şah, "özgür dünyanın" standartlarına uymak zorundaydı. Danışmanları protestolara ve onlara önderlik eden kişi ve örgütlere karşı kararlı, kinetik eylem için adeta yalvardı ama Şah tam tersini yaptı. Deneyimlerden, halk huzursuzluğuyla karşı karşıya olan diğer otokrasilerin gözlemlerinden ve "İslami" devrimden ders alan devlet, protestocuların değişim çağrılarını ağırlamayı reddetti. Bunun yerine, kadınlar ve sivil toplum üzerindeki kontrolünü sertleştirdi, yeni, acımasız iffet önlemleri getirdi ve mevcut başörtüsü yasasını uygulamayan işletmeleri kapattı. Gösterileri bastırmaya çalışmak yerine, insanları bastırmak için harekete geçtiler.

Hayat ve geçim kaynağına bağlı savaş

Protestoları bastırmakla görevli gruplar olan Devrim Muhafızları ve Basij'in ajanları, emirlerini harfiyen yerine getiriyorlar. Bu tür güçler iyi finanse ediliyor ve kaynak sağlanıyor, Devrim muhafızlarının bütçesi gelecek mali yıl için yüzde 28 oranında artacak. Ülkeden kaçma seçeneğine sahip olan Şah'ın komutanlarının aksine, İslam Cumhuriyeti'nin güvenlik güçlerinin böyle bir kaçış yolu yok. Bunların çoğu insan hakları yaptırımları altında. İran Devrim Muhafızları terörist bir grup olarak tanımlanmış durumda. Emirlere itaatsizlik ve firar etme seçenekleri sınırlı. Kısacası, nizamı korumakla görevli kurumların, ona sadık kalmak için her türlü nedeni var.

Medyayı ve kitleleri kontrol

Medya alanındaki faaliyetleri, insanları manipüle etmek, duygu ve entrika üzerinde oynamak ve gerçekleri bulanıklaştırmak için televizyonu ve diğer medya bulunmaz bir kaftandı.Amini gösterilerinde devlet, büyük etnik azınlıklara sahip eyaletlerdeki protestocuları "teröristler" ve "ayrılıkçılar" olarak tasvir etti. Bununla birlikte, İslam Cumhuriyeti'nin iletişim cephaneliğindeki en önemli silah, Şah'ın en büyük hayallerinin ötesinde bir teknoloji başarısı olarak karşımıza çıkıyor. Rusya ve Çin'in intranetlerini model alan NIN, devlete insanların ne gördüklerini, nasıl iletişim kurduklarını ve yaptıkları seçimleri kontrol etme yeteneği vermek için tasarlanmış bir dijital otoriterlik sistemi. 2012'den 2019'a ve bugüne kadar, NIN her protesto turunda gelişti, yetenekleri halk muhalefetinin kazanımında test edildi ve rafine edildi. Eylül 2022 ayında ülke çapında protestolar ilk patlak verdiğinde, devletin dayattığı internet yavaşlamaları ve Instagram ve WhatsApp gibi büyük iletişim uygulamalarını engellemesi şaşırtıcı değil. Dış dünyayla etkili bir şekilde iletişim kurmayı neredeyse imkansız hale getiren "dijital yasaklar" başladı.

Tarihin ışığında ve İran'daki taktik ve stratejileri ilişkin gözlemlerimiz ve alınması gereken dersler bu şekildeydi. Konuyu elbette ki bir uzmana sormakta fayda var diye düşündük, Okan Üniversitesi öğretim üyesi ve emekli Kurmay Albay Salih Gamsız'a sorularımızı yönelttik. "İran’da olabilecek her yenilik ve değişiklik için mollaların onayı şarttır. Mollaların kabul etmediği bir yenilik ya da değişikliği İran’a getirmek mümkün değildir. Tarihte bunun çok örnekleri var. " diyen Gamsız, İran’daki geçen yıl başlayan gösterilerin bir bakıma batılı devletlerce Arap ülkelerindekinni benzeri bir değişimin işareti gibi algılandığını belirtti.  İran'ın bunu kontrol altına almayı başardığının altını çizerek gösterilere katılanların idamla yargılanıp infaz edildiğini bu sonucu görenlerin caydırıcı cezalardan dolayı bu yıl gösteri bile yapamadığını söyledi.

İran'ın rejimini sağlamlaştırmak ve molla yönetiminin devamlılığını sağlamak için nükleer silaha sahip olmayı amaçladığı, bunu diğer devletlerin saldırması durumunda da caydırıcı olarak gördüğünü artık hemen hemen hepimiz biliyoruz. Öyle ki İran, ekonomik bir güç konumunda. Geçtiğimiz yıl günlük 1.7 milyon varil petrol satarken bu sene bu rakamı 4 milyon petrol varile çıkardı.

Geçtiğimiz günlerde Diriliş Postası'ndan Taliban ve İran arasındaki su krizini de okumuştunuz. İran'da su halen önemli bir sorun ve yıllardır bu konuda yatırım yapılmamış. Yağmur sularını toplayacak olan baraj veya gölet yapılması dahi dikkate alınmamış. Yani ekonomik güç konumuna gelmiş İran'da refah da halen sağlanabilmiş değil. Öyle ki Koronavirüs döneminde İran'ın yaşadığı zorluklar henüz hafızalardan silnmiş değil.

Emekli Kurmay Albay Salih Gamsız, yine geçtiğimiz günlerde Diriliş Postası'nın yazdığı İran'ın Rusya'ya sattığı İHA'lara değindi ve  bunun Rusya karşıtı ülkelerin tepkisini çekmeye devam ettiğini belirtti. İran geçtiğimiz yıl Şangay iş birliği örgütüne katılmıştı. Gelecek yıl ise BRICS üyesi olacak. Gamsız bu tabloda şöyle bir değerlendirme yapıyor: "Bu gelişmeler olumlu ama global anlamda İran’a katma değerini zaman gösterecek. "

Peki dış politikada oluşan İran-Çin ekseninde neler olacak? Emekli Kurmay Albay, İran ve Çin'in ABD ve Avrupa ülkelerine karşı askeri bakımdan denge sağlaması zor, diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: "ABD veya İsrail’in İran’ı vurması durumunda bu ülkelerden yardım gelemez. "

İran bir yandan büyük bir güce sahip oluyor ama bir yandan sıkıntılar bitmiş değil. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde İran'ın yapacağı her bir hamle merak konusu olmaya devam edecek.