İslâm düşmanları bir kez daha saldırdı!

Abone Ol

Lanet olası ‘üst akıl’ın, bir dakika bile boş durmaya hiç niyeti yok.

Mütemadiyen elindeki bütün tetikçileri sahneye sürüyor.

Gezi’de elindeki uvertür kabilinden ne kadar örgütçük varsa hepsini sokağa salmıştı.

İş biter sandılar, olmadı.

Ardından, kamikaze dalışlar için yetiştirilmiş bir tür ‘intihar komandoları’ da diyebileceğimiz Paralel İhanet Çetesi isimli terör örgütünün gönüllü elemanlarına saldırı emri verildi.

Bu meş’um saldırı büyük zorluklarla da olsa püskürtüldüğünde, bir süreliğine manevra kabiliyetlerini yitirdiler. İşte, bu arada 2014 Mart’ındaki Yerel Seçimler ile Ağustos ayındaki Cumhurbaşkanlığı Seçimi gerçekleşti.

Büyük bir hırs ve kızgınlıkla, çapulcusundan DHKP-C’sine varıncaya dek ihanet motivasyonlu ne kadar oluşum varsa tekrar sokaklara döktüler.

İşi, bütün bir Türkiye’yi karanlıkta bırakma noktasına bile taşıyacaklarını göstermek istiyorlardı.

O da bir şekilde berhava edildi.

Seçim yaklaşıyordu ve Türkiye’ye acil kaos gerekiyordu.

Ellerinde, İslâm’a ve vatana ihanet etmek için adeta can atan ve fakat büyük bir fiyaskoyla neticelenen malum operasyonun tetikçileri kalmıştı.

Bir şans daha verdiler onlara.

Peygambere iftira atmasıyla ünlenmiş, casus alıcılarla dinlediği insanlara; “hayret, nasıl da bildi!” dedirtip keramet vehmi oluşturan Bel’am kılıklı İslâm düşmanına, maddi ve manevi prestijini kurtarma imkanı sağladılar.

“Hele biz bir kere daha amin diyelim. Bazılarınız çeker, bazılarınız da onların çektiğini paylaşır. Birileri içerde medrese-i Yusufiye yaşarlar, berikiler de dışarıda oturur kalkar onlara dualar ederler. Onları en kısa zamanda çok çabuk salıver Allah’ım.”

FG’nin bu sözde duası 18 Nisan tarihinde yayınlandı.

Aslında, Paralel ihanetin tutuklu elemanlarının bir şekilde salıverilmesi için adliyedeki intihar komandolarına verişmiş kriptolu mesajdan başka bir şey değildi bu.

Böylelikle hem yeni bir darbe girişiminde bulunacaklar hem de bedduası başına geçen adamın; “bakın nasıl da tuttu duası” denilerek, manevi manada prestijinin de kurtulması sağlanmış olacaktı.

Ama yine başaramadılar!

Başarabilseydiler, hem ülkeyi yeniden kaosa sokacak bir vasat sağlamış olacaklardı hem de bedduasıyla ünlenmiş öznenin duasının nasıl da müstecab olduğu anlatılarak yerle bir olan imajı yeniden müsbete kanalize edilecekti.

Bu darbe girişimi, üç hususu öne çıkardı.

1- Paralel İhanet Çetesi’nin hâlâ vazgeçmediğini ve operasyon düzenleyecek intihar komandolarına sahip olduğu…

2- Reis’in ve 17-25 Aralık süreçlerinde ve el’an en büyük destekçisi olan Başbakan’ın bu meş’um örgütle mücadelesinin ne denli hayati bir ehemmiyeti haiz olduğu…

3- Peygambere iftira etmekten (“Peygamber olimpiyatlara geldi, twitleri ikiye katlayın dedi” gibi), zerre kadar imtina etmeyen FG’nin bu kez “ Onları en kısa zamanda çok çabuk salıver Allah’ım” ifadesiyle haşa ve kella Allah’a da bühtan etmekten sakınmadığı gerçeği gözler önüne serildi.

Bu konu çok mühim. Dilerseniz yarın devam edelim.