İspanya’yı sarsan kayıp vakası, yıllar sonra yeniden gündemde. 2009 yılında 17 yaşındayken ortadan kaybolan Marta del Castillo’nun davası, ülke tarihinde adaletin en çok tartışıldığı dosyalardan biri olarak anılıyor. Cinayet soruşturmasında itiraflar, çelişkili ifadeler ve delil yetersizlikleri arasında Marta'nın bedeni hâlâ bulunamazken, olayın detayları Netflix’in yeni belgeseli “¿Dónde está Marta?” (Neredesin Martha?) ile tekrar gündeme geldi.
Marta, 24 Ocak 2009’da Sevilla’daki evinden ayrıldıktan sonra bir daha geri dönmedi. Eski erkek arkadaşı Miguel Carcaño’nun cinayeti itiraf etmesiyle olay büyüdü, ancak verdiği beş farklı ifadeyle soruşturmayı karmaşık hale getirdi. Cinayeti kabul eden Carcaño dışında dört kişi daha tutuklandı ancak delil yetersizliğinden serbest bırakıldılar.
BELİRSİZLİK VE TOPLUMSAL ÖFKE
Miguel Carcaño şu anda 21 yıl hapis cezasını çekiyor. Ancak ailenin acısı dinmiş değil. Marta’nın bedeni yıllardır bulunamadığı için ailesi gerçek anlamda bir vedaya dahi erişemedi. Marta'nın babası Antonio del Castillo, sosyal medyada yürüttüğü kampanyalarla kamuoyunu sürekli bilgilendiriyor ve davanın unutulmamasını sağlıyor.
Netflix’in 3 bölümlük belgesel serisi, davaya ışık tutarken hem adalet sistemindeki boşlukları hem de medya etkisini sorguluyor. Belgesel, polis kayıtları, aile röportajları, uzman yorumları ve kamuoyunun tepkisini çarpıcı bir şekilde izleyiciye aktarıyor.
ADALET YERİNİ BULDU MU?
Belgesel, sadece Marta’nın kaybını değil, aynı zamanda toplumun adalet beklentisini de gözler önüne seriyor. İspanya’da yıllardır tartışılan dava, özellikle genç kadınların güvenliği ve kayıp vakalarında etkin soruşturmanın önemi konusunda ciddi sorular doğuruyor.