“Kör, parmağım gözüne” bir operasyon: Suruç katliamı!

Abone Ol

Salı günü yazısını Pazartesi günü sabah erken saatlerde gazeteye göndermiştim.

Yani Suruç katliamının yaşandığı saatlerden çok önce…

Dolayısıyla bu menfur hadiseye ancak bir sonraki yazıda temas edebilecektim…

Ama Salı günkü yazının girişinde ve hayli manidar bir biçimde, hadise gerçekleşmeden önce, Suruç katliamıyla yapılmak istenen şeye işaret vardı.

Şöyle demiştik.

“Türkiye’de kökleşen ve yönetim mekanizmasıyla birlikte tüm sosyal ve ekonomik enstrümanları çeşitli vesilelerle kontrolü altında tutan güç, rejimin değişmesine direniyor.

Bunu, mütemadiyen hassas dengeleri manipüle edişinden anlıyoruz.

Sözgelimi ne zaman bu memlekette iç barışa yönelik bir ümit ışığı yansa, açık havada gök gürültüsünü andıran bir tarzda gelişen ve toplumu yakından ilgilendiren hadiselerin, sıfırdan başlamışçasına tırmanmasına tanıklık ediyoruz.

Mekanizma çok yerleşik ve köklü…

Çok ciddi darbeler almış olmasına rağmen operasyonel gücü hâlâ birçok dengeyi değiştirebilme yeteneğine sahip.

Daha da enteresan olan, bu operasyonlar marifetiyle zıt kutuplar, eşzamanlı olarak devreye sokularak, kaosu toplumun tüm katmanlarına yayabilmeleri…

Bu da, nasıl komplike bir oluşumla karşı karşıya kaldığımızı gösteren çok açık bir delil.”

Evet, ne yazık ki, bahsini ettiğimiz komplike yapı Suruç katliamı vesilesiyle bir kez daha kendini gösterdi ve hatta dayattı!

Bu tür hadiseler, beynelmilel şer odaklarının ilgili ülkeye ve yöneticilerine, dolaylı değil, doğrudan verdikleri mesajlardır.

Mesajın ne olduğunu anlayabilmek için Türkiye’de hangi konuların gündem teşkil ettiğini belirlemek yeterli olacaktır.

Nedir gündemimizdeki konular?

Kuşkusuz ki, en öncelikli konu koalisyon…

Başka?

Bölgemizde, Türkiye dışındaki her yerin adeta bir ateş topunu andırırcasına alev alev yandığı gerçeği…

Yani mesaj şu:

Türkiye üzerinde hesabı olan güçler, 7 Haziran seçiminde bin bir meşakkatle husule getirdikleri siyasal tablonun bir erken seçim marifetiyle değişmesine razı değiller ve bölge ile ilgili Türkiye’nin politikasından rahatsızlar!

Mesele budur.

Zaten DEAŞ/IŞİD denen ne idüğü belirsiz vahşi terör örgütünü, sırf bu yüzden yani bölgenin geleceğini tanzim maksadıyla üretmemiş miydiler?

İşte bu şer odağı, menfur Suruç katliamında, ‘Gezi’nin bileşenlerine ek olarak HDP/PKK’yı da sahaya sürdü ve Türkiye’nin, önüne konan bu tabloya rıza göstermesini istedi.

“Teslim ol Türkiye!” anlamına gelen bu saldırının görünür tarafında ister DEAŞ ister başka örgütler olsun fark etmez, hepsi anılan maksada hizmetle vazifeli taşeron yapılardır!

Aslında mesajın üç ana nirengi noktası vardı.

Yukarıda zikrettiğim koalisyon ve bölgedeki gelişmeler hususu, 2. ve 3. maddelerdi.

Birinci ve en önemli maddeyi bir sonraki yazıda ve teferruatlı ele almak isterim.

Bu vesile ile Suruç katliamını tüm öfkemle ve lanetle kınıyor ve “Hayrul Makirin” olan Allah’tan imdat diliyorum.